Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

19 Şubat '09

 
Kategori
Kitap
 

Ülsever’den Hisarüstü Kurgusu

Ülsever’den Hisarüstü Kurgusu
 

xÜlkemizde liberalizmi özüyle, gerçek tadıyla, sıcak nefesiyle, sınırları belirsiz özgürlüğüyle kavradığına ve bu görüşe uygun yazılarıyla okuyucuya seslendiğine inandığım ender yazarlardan biri olan Cüneyt ÜLSEVER’in Mart-2008 döneminde birinci baskısı yapılan son polisiye romanı “Hisarüstü Cinayetleri”ni geçen günlerde okudum.

Siyaset ve düşünce alanındaki eserlerinin yanısıra, eski Cumhurbaşkanı Turgul ÖZAL ve onun ölümünün etrafında dolanan bir kurguyu bizlerle buluşturan romanı “Topal Devrimci Cinayeti”ni önceki tarihlerde okumuştum. ÜLSEVER, “Hisarüstü Cinayeteri”nde de bence daha karmaşık bir kurguyla, mantık ve matematik üzerinden akıcı ve heyecanlı bir dille okuyucuyu olayların içine çekiyor. Romanda beni en çok cezbeden üç taraf var. Bunları romanı okuyacaklar için detaylandırmak istemiyor ve üstün körü geçmeyi tercih ediyorum.

Kitapta beni kendisine çeken birinci husus, karakterlerin 1940’lardan 2000’lerin başına kadar uzanan dönemde hayatlarını, etraflarındaki ikinci ve üçüncü derecede ağırlığı bulunan kişilerin yaşadıklarını anlatırken apayrı dünyaları leziz bir dille ve çok faklı bir anlayışla ifade etmesi. Mesela roman kahramanlarından biri olan Keto’nun doğumu, onun babası ve annesinin karakterleri ve yaşananlar, kendisinin hayat tecrübeleri o kadar akıcı bir dille anlatılıyor ki insanı hemen kendisine çekiyor. Zaten yaşananların kendisi dahi hayatın tam kendisi ve gerçeği. Aynı noktalar romanın tüm kahramanları ve yaşadıkları için geçerli. Çok ama çok farklı öyküler. ÜLSEVER’in hayata ilişkin gözlem gücünün derinliğini anlıyorsunuz.

Kitapta hoşlandığım ikinci husus ise, romana adını veren Hisarüstü’ne dayanan ve farklı illerde aynı gün, aynı saatte işlenen üç cinayetin kurgusu. Romanın son bölümlerine kadar sürekli bir şüphe ve neden sorusu uyanıyor okuyucunun zihninde. ÜLSEVER kurgu, mantık ve matematik gücünü gösteriyor gerçekten.

Üçüncü nokta ise, romandaki ana karakterlerin hepsinin belli dönemler itibariyle bazı yasadışı işlere bulaşmış olmalarına karşın sürekli bir sıcak, anlaşılabilir ve samimi yönleri var. Yani hepsini de sevebiliyorsunuz. Romanı okuyan her kişinin cinayetlerin yönlendiricisi ve maktulleri hakkında çok farklı kanaat edinmeleri mümkün. Benim açımdan son derece önemli olan yönlerden birisi bu. Yani romanın baştan, yazarı tarafından belirlenen kesin iyileri ve kötülerinin olmaması. Her karakterin iyi ve kötü yönleri, hüzünleri, ezilmişlikleri, kaybedişleri ve zalimlikleri var. Yargı ise tamamen okuyucuya bırakılmış.

Kitabın arka kapağında, önceki yapıtlarında kendi siyasal ve toplumsal düşüncelerini roman üzerinden aktaran yazarın, “Hisarüstü Cinayetleri”nde ise fikirlerini belirtmek için kurguyu kullanmadığını ifade eden notlar var. Bu söze ağırlıklı olarak katılmakla birlikte karakterlerin mükemmel anlatılan hayatlarını okurken zaten içine girdiğiniz toplumsal hayata ilişkin fikirler ediniyorsunuz kaçınılmaz olarak.

Roman ve özelde polisiye roman okurlarının kesinlikle okuması gereken bir yapıt.

 
Toplam blog
: 28
: 1654
Kayıt tarihi
: 22.08.06
 
 

İstanbul'dan tarih, ekonomi, siyaset ve kültüre ilgi duyan, güzel bir dille ifade edilen, edebi v..