Uludere’nin Şifreleri

Uludere olayının çok su götüreceğini yazmış, tartışmıştık. Bu konu hala çok sıcak. Hala olay yerinin dumanı sönmedi… Hala, bu olay üzerinden fırtınalar estiriliyor… Önceki yazılarımızda da belirttiğimiz gibi, başta Pkk ve Bdp bu olaydan nemalanmaya çalışıyor. Nemalanıyor da… Acıların dinmemesi, yaraların sarılmaması isteniyor… Bunu isterken de, her türlü karalama kampanyasını başarı ile yürütüyorlar.. Buna devam da edeceklerdir..

 Ne mi yapıyorlar ?

Sivil halkı örgütlüyorlar. Meclise, grup toplantılarına sokuyorlar. Üstüne üstlük ellerine birer pkk’nın renklerini simgeleyen bez parçası vererek protesto etmeleri isteniyor.. Bunun haricinde, gençleri örgütleyip, sokakları, caddeleri birbirine katıyorlar. Örgütün şehir yapılandırmaları, polisi hedef alıyor. Hükümetten, askerden hesap soruyor. Hele bugün kantarın topuzunu iyiden iyice kaçırdılar. Bdp genel başkanı Genel Kurmay Başkanı için "Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır. Bunu böyle bil. Bizim nazarımızda ha bir onbaşı konuşmuş ha Genelkurmay başkanı. Bizim nazarımızda zerre kadar değerin, kıymetin yok yanımızda"diye konuşuyor. Tabi, alkışlar, sloganlar… Falan filan..

 Alt tarafı Genel Kurmay Başkanı “Kürtçe eğitime gerek yoktur” demiş. Bu ülkede askerleri sevenelr kadar sevmeyenler de var. Hem de oldukça fazla.. Bu dışarıdan da destekli. Zira, askerin toplum nezdinde küçük düşmesi ve önemini yitirmesi isteniyor… Bakın tutuklananlara… Bakın tutuklanan asker (üstelik üst rütbeli) sayısına… Bakın en son kimin tutuklandığına… Bu paşalar içeri atılırken, kimler ellerini ovuşturdu ? Kimler sevindi, hatta zılgıt çekti… Kimler gülümsedi ! Kimler ohh çekti… Bu tutuklama depreminin artçılarını seyreyleyin…

Her neyse, konumuz asker değil. Uludere.. Ama maalesef bu Uludere konusunda da asker zor durumdadır… Zira ihale onların üstüne bırakılmak istenmektedir. Uludere konusunda, Bdp askeri yerden yere vurmakta. Belli ki bir ‘öç’ peşindedirler..  İstihbarat raporları, havadan alınan görüntüler inceleniyor mu bilmiyorum. Ancak, istihbarat teşkilatı, ölenlerin örgüt üyesi olduğunu savunurken, başta muhalefet ve sivil örgütler, ölenlerin sivil köylüler olduğunu söylüyor. Genel kanı da bu doğrultuda. Ancak işin ilginç tarafı, Chp bile durumu bu doğrultuda değerlendirirken, hükümetin özür dilemesi ve ölenlere tazminat ödenmesini istiyor olması ve ölenlerin ailelerine 64 bin liraya varan tazminatların ödenecek olması. Tazminatın miktarının artabileceğini bile ifade ediliyor.

Dedik ya bu konu daha çok su kaldırır.. Bu konuyu bu yazıyı fazla uzatmadan bir kaç soruyla bitirmek istiyorum..

• İstihbarat teşkilatları bağımsız değil midir ?
• İHA’ların aldığı istihbarat başka yerlere mi gitmektedir..
• Hükümet bu tazminatları öderken kesin olarak olayı kabullenmiş demem midir?
• Bu tazminatlar ödenince, yararlar sarılmış olacak mıdır?
• Ölenler gerçekten örgüt üyesi midir ? Yada örgütle bir bağlantısı var mıdır ? (yukarıdaki rsim çok şey ifade ediyor… )
• Ölenlere yüksek miktarlı tazminatla ödenirken, şehitlerimize de tazminat ödenmekte midir ?

İyi hafta sonları dilerim…

../..