Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Şubat '07

 
Kategori
Siyaset
 

Uluslaşmak mı? Ötekileşmek mi?

Uluslaşmak mı? Ötekileşmek mi?
 

İçimizi sızlatan gerçekler

Son yıllarda her kesimden birileri en büyük bayrağı yapma yarışı içindeler. Kimileri bilmem kaç metre bayrakla yürüyor, kimileri bilmem kaç metre kare bayrak göndere asıyor. Bu yarışın altında yatan ne ola ki; hiç düşündünüz mü? İnsan kendi ülkesi içinde devasa bayraklarla yürüyor ya da beldenin orta yerine kos-koca bayrak dikip sonra da taa. . ! Nerelerden gözüküyor diye caka satmanın manası ne ola? Hani sınır kasabası olsa bilirsiniz ki; komşu ülkeye “bakın biz bu kadar güçlüyüz, ya da biz buradayız ona göre haa. . ! “yollu göz dağı vermiş olasınız. Gelin görün ki bunların hiç biri değil.

Çağının gereklerine uzak duran Feodal –Dini devlet olan Osmanlı; uluslaşmayı engellemiş, (bu engellemesi zaten kendisinin de çöküşünün ve dağılışının nedeni olmuştur ) uluslaşma sürecini yaşamayan Türk halkı diğer halklarla birlikte kurduğu yeni ve çağdaş Türkiye Cumhuriyetiyle ve onun önderi Mustafa Kemal Atatürk aracılığıyla hızlı bir ULUSLAŞMA sürecine girmişti. Genç Türkiye Cumhuriyeti bir yandan savaşın yaralarını sararken diğer yandan da; padişahlık ve şeriatın özlemini duyan kesimlerin ayak bağı olma çabalarıyla uğraşmak durumundaydı. En kötüsü de kendisine musallat olan sağlık sorunu onu bu ”Uluslaşma sürecinin” devamında etkin olmasını engelledi. Halbuki; yapılan devrimlerle (harf ve alfabe, kılık kıyafet, hilafetin kaldırılması . . vb)yeni bir toplum yaratma çabaları, ”Güneş Dil Teorisiyle” dili sadeleştirme çabaları, Köy esntütüleriyle sıradan köylü çocuklarının okutup bir yerlere gelmesi sağlandı. İşte tam da bu sırada “Ne Mutlu Türküm Diyene” sloganıyla yola çıkılmıştı.

Fakat ne gariptir ki; ölümünden önce gizli-gizli devam eden, karşı çabalar, ölümünden sonra hız kazandı. 46-50 arası hatta 60 ‘a kadar büyük bir ivmeyle bu uluslaşma süreci üç yönlü bir şekilde yok edilmeye çalışıldı .

Bunlardan birincisi Atatürk döneminde ciddi bir şekilde bastırılıp yok olmaya yüz tutmuş “Tarikatlar” tekrar hortlatılarak uluslaşma sürecini kemirtilmeye başlanmıştır . Öğle ki o dönemde başbakan olan merhum Adnan Menderes bir konuşmasında “Siz isterseniz şeriatı bile getirirsiniz” diyebilecek kadar tarikatçıları cüretkarlığa sevk edebilmiştir. Daha sonraki süreçte, seçim dönemlerinde şeyhlerle görüşen birçok parti lideri ve siyasetçi olmadı mı ?

İkinci olarak uluslaşma sürecine darbe vuranlar Türk ırkçılarıdır. Irkçı –Turancı kesim bu ülkede uluslaşma sürecinin baltalamak için ellerinden geleni yapmıştır. 1940-50 yılları arasında ellerinden gelen her türlü provakatif eylem gerçekleştirilmiştir. (6-7Eylül olayları gibi)Ve yine 1960 –70-80’li yıllarda gelişen olaylar da yine aynı kesimin ülkedeki uluslaşma sürecinin tahrip edilmesine katkı sağlamıştır.

Üçüncü grup ise devletin içine çöreklenmiş Osmanlı döneminden kalma hep ayrıcalıklı olmanın avantajlarını elinde tutmaya çalışan “Devşirilmiş grup”hiçbir zaman bu imtiyazlı durumdan vazgeçmemek için uluslaşma sürecini içten provake ederek hatta ülkedeki darbelerin hazırlanmasından tutun, bir çok faili meçhullere varana kadar bir yığın ülkeye zarar veren etkinlikleri de yaparak ülkedeki Uluslaşma sürecini baltalamışlardır.

Evet. . Evet dönüp geriye bakın şimdi saydıklarımın fotoğraflarını çok net göreceksiniz. Ve ne yazık ki şimdi de yine bu üç kesim ısrarla “Devasa bayraklarla ya yürüyüş yapıyorlar ya bu bayrakları bir yerlere diktiriyorlar, ya da toplumda gerginlik yaratmak için “Milliyetçiliği” özellikle kullanıyor olmaları çok ilginçtir.

Geçmişte “Mozaik değil mermer “diyenler bugün, mermerden vazgeçip “Çimento” yapmanın peşinde olsalar da artık ülkemizde ne yazık ki hep “ötekine düşman” olma ideolojisiyle büyüyen gençliğimiz “kardeşlik ve barış “ yerine “Öldüren ve daha fazla öldürmeyi özendiren” bir yapıda ortaya çıkmış olması insanın içini sızlatıyor.

Hep küfredilen 80’ öncesinde hiç olmazsa sadece ötekileşecek “sağ ve sol” vardı. Şimdi o kadar çok öteki yarattık ki; Cinsel öteki, Dinsel öteki, Mezhepsel öteki, Etnik öteki, Ulusal öteki. . . bu ötekilerin sayısı arttıkça biri birimizi boğazlama da artacaktır. Bakınız dünyada ABD bunu ne kadar güzel kullanıyor. İşte Afganistan, Irak Somali. . . vb. Kardeş olmanın kime zararı var.

Pir sultanın dediği gibi

“Gelin Canlar Bir Olalım

Münkire Kılıç çalalım.

 
Toplam blog
: 45
: 1344
Kayıt tarihi
: 04.11.06
 
 

Düşünmeyi ve yazmayı çok severim. Yaşama ilişkin çelişkileri görmekte ısrarlıyımdır. Muhalif olmaya ..