Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Eylül '12

 
Kategori
Bilim
 

Umudumu yitirdiğimin resmidir

Antalya'nın sıcağından kaçmak için yayla konumundaki yakın ilçelere kaçanlar kervanına biz de katıldık; nohut oda, bakla sofa ufacık bir ev aldık. Oturduğumuz yere en kısa mesafede olan Korkuteli'yi seçtik Antalya'nın yaylalarından. Yazın büyük bir bölümünü orada geçirdik. İnternete , biraz da kafamızı dinlemek adına, bağlanmadık... Bu nedenle ayrı kaldım Milliyet blog'dan, uzunca bir süre... İnternete girme olanağı bulduğum zamanlarda da; ülkenin içinde bulunduğu durum, ardarda gelen  şehit haberleri, içimde hep korumaya çalıştığım umudumu   yavaş yavaş   tükettiği için de , yazmak hatta okumak  hatta televizyon izlemek -özellikle  haberleri- içimden  gelmedi .

Son on şehit haberi ile umut kırıntılarımın büyük bir bölümünü daha yitirdim. Tümünü ise eşimle birlikte katıldığımız Antalya şehidi Erdoğan Sönmez'in cenaze töreninde tükettiğimi sanıyorum.Sanıyorum diyorum zira olayın henüz etkisinde olduğum için böyle düşünüyor olabilirim.Ekranda Van'lı babanın söyledikleri o kadar çok etkiledi ki beni, " törenden önce gidelim, bu baba ile tanışalım " dedim eşime ama kısmet olmadı. Medya; ağlayan, acılarını canlarının taputlarına sarılıp dile getiren şehit yakınlarını uzun uzun gösterip artık kanıksanmaya başlanmasına neden olacağına, bu tür konuşmaları sık sık getirmeli ekrana... Şehidin annesi "Bu Kürt-Türk savaşı değil" diye bağırıyordu.Baba ise, bayrağımızı kastederek"Ben de Kürt'üm,Erciş'liyim, bu bayrak benim de bayrağım, bunlar bizim hakkımızı savunmuyor"diyordu. Oğlunun taputunun başında gözyaşı döken askerin gözyaşlarını, terini siliyordu aynı baba...

"Mecliste PKK'lı istemiyoruz" "Vatan canım sana feda" Türk-Kürt kardeş,PKK kalleş " gibi sloganlar Türk bayrakları eşliğinde yankılandı durdu. Bir ara büyük Türk bayrağını tutan, geneli bayan olan topluluktan bir ses yükseldi : ( Namaz için erkekler bayanlara bırakıp gitmişti, onlar olsaydı belki olay büyürdü) "AKP'ye oy veren eller kırılsın"... Hani bir söz vardır toplumumuzda"Buyrun cenaze namazına" diye... Hiç uygun olmayan durumlarda söylenen sözler için kullanılır. Tabii korktuğum oldu... Başı eşarplı(türban değil) bir bayan, bağıran genç bayana "Sen ne diyorsun be, o ne biçim söz" şeklinde müdahale etti. Karşılıklı atışma başladı,neyse başka bir kadın o genç bayanın yanına giderek daha yumuşak, ikna edici bir tarzda konuştu.Ben de neredeyse müdahil olacaktım."İkisinin yaptığı da, yanlış" dedim yanımdakilere. Akıllı ! bir bayan beni uyardı. "Hiç karışmayın,provokatör olabilir" dedi. Ortamın verdiği üzüntü kadar bu gerginlik beni ziyadesi ile üzdü. Fikir ayrılığına, farklı görüşe tahammül edemiyoruz, hiç olmazsa şehit cenazelerinde bir parça sabırlı olabilsek, bu saygıyı gösterebilsek. Meclistekileri niye kınıyoruz ki,birbiri ile yumruklaşan küfürlü konuşanları... İşte, biz nasılsak onlar da öyle... Kurtuluş Savaşı'nda, her türlü etnik yapıdaki insan, en uç noktalardaki fikirler bir araya gelip, tek yumruk olmayı başarmış . Biz o yumruğu oluşturmayı başaramayacağız, dolayısıyla birilerinin yumrukları tepemizden eksik olmayacak bu gidişle ... Umudum kayboldu, sanırım...

 
Toplam blog
: 307
: 1382
Kayıt tarihi
: 08.08.07
 
 

Emekli Türkçe öğretmeniyim.Şimdi Marmara Üniversitesi bünyesinde bulunan, Atatürk Eğitim Enstitüsü ..