Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

AYFER AYTAÇ GAZETECİ YAZAR

http://blog.milliyet.com.tr/ayferaytac

01 Kasım '18

 
Kategori
Güncel
 

Un ve Dolar

Un ve Dolar
 

Una da Zam, Zamada Zam.


Un ve dolar, ne âlâka? Un ile dolar arasında bağlantı kurabilir misiniz? Ben kuramadığımdan bilenlere danışmak istedim. 
 
Şöyle bir düşünmeye gayret edeyim ve aralarındaki bağlantıyı kurmaya çalışayım. 
Un, bereketli topraklarımızda yetişen buğdaylardan öğütülen en ucuz gıda maddesidir. (Değil midir?) 
 
Dolar, pek çoğumuzun erişemeyeceği, bazılarının onsuz olamayacağı bir materyaldir. 
Dolar hayatımıza gireli, nice hanelerin ekonomisini mahvetti. Bazılarını da  ihya etti. 
Bir çıktı mı, inmekte zorlanan dolar, meğer milletin ucuz ununu da kıskaca almış. İşte âlâkası buradan geliyor, nasıl olduğu alt satırlarda gözler önüne seriliyor.
 
Bizim mahallenin yufkacısı tâ Afyon ilinden kalkıp gelmiş. Gelirini undan kazanır olmuş. Eskiden kendi yöresinde ne iş yaptığını bilmem, şimdi tüm müşterilerince Afyonlu yufkacı diye biliniyor. Her sabah sekizde açar dükkanını. İşe gidenler, sac üzerinde tütsülenmiş taze yufka kokusunu burunlarının bütün gücüyle midelerine kadar çekerler. Karınlarını kokuyla doldururlar.
Ben de kokusunu rüzgarın getirisiyle aldığım günlerde, hiç üşenmem evimin önündeki iki caddeyi aşar, dükkana ulaşırım. Arı gibi çalışan, elleri oklavalı, dilleri bal şerbeti güzel hanımlardan günlük yufka isterim. Her seferimde en yeni açılan yufkalardan sararlar. Parasını tam olarak verir çıkarım. 
 
Son bir kaç haftadır elimde götürdüğüm para yetmiyor, yufkacıya mahcup oluyorum. 10 lira götürsem, borcun 13 lira diyorlar. 13 lira götürsem 15 lira istiyorlar. 15 lirayla gidiyorum 17 lira istiyorlar. Aman, anlamadım gitti. 
"Durmadan fark isteyen, asıl onlar mı mahcup olmalı ki," diye düşünmeden de edemiyorum.
Neden derseniz, geçtiğimiz yaz ayları boyunca yufkanın kilosu 4.5 liraydı. Ağustos sonları 5 lira olmuştu. Kuruşsuz, düz hesap deyip, fiyatı yadırgamıyordum. Sonbahar gireli yufkacı depresyona girmiş gibi bir hoş oldu sanki. Ruhsal çökkünlüğünü cüzdanımıza yansıtır gibi, her hafta yufkanın kilo fiyatına zam yapıyor.
Eylül ayı süresince her gidişimde yufkanın kilosu 6.5 liraydı. Eylül öncesi 10 lirayla yufka almaya gittiğimde 2 kilo yufka alıp çıkıyordum. Sonra 2 kiloya 13 lira öder oldum. Yapılışı aşamasında kokusu cazip geliyor; ikiyi, üçü aramadan alım yapıyordum. 
Ama Ekim ayı gireliden bu yana, cüzdanımdaki 13 lira bana iki kilo yufka aldırmadı.  
Ben yine 13 liralık aldım, torbama parama göre eksik sayıda yufka sarılıp kondu. 
Sonraki hafta tedarikli gittim. 15 lira para aldım yanıma. Bu defa da yetmedi param, çünkü yufkanın kilo fiyatı 8 lira olmuş. Bir lira borçlandım. Bir daha ki alışımda vereyim dedim. Fakat bir dahasında yufkanın kilo fiyatının 8.5 lira olduğunu öğrenince, isyan bayrağımı çektim. 
-"Ama yeter artık, her seferinde fazla parayla geliyorum. Lakin yanımdaki para sizin zam hızınıza yetişemiyor!" dedim.
Çalışan kadınlar bana cevap veremedi. Tam elimdeki param kadar yufkayı ak kağıda  sardırıyordum ki, yufka satış yerinin arka taraflarından orta yaşlı, sert görünümlü bir adam geldi. Tezgaha yaklaştı ve bana şöyle süzercesine baktı. 
Sonra: -"Sizin piyasa şartlarından haberiniz yok galiba" dedi.
Ben: "Aman nerden olsun, ben habire ekran karşısında yufka tıkınarak dizi izleyen biriyim." dedim.
 
Bu adam yufka yapılıp satılan yerin sahibiymiş. Kendisinin Afyon'dan gelip bizim ile yerleştiğini ve yufkacılık yaptığını duymuştum, ama suretini hiç görmemiştim. Hep çalışanlarıyla muhatap oluyordum. 
İş yeri sahibi adam söylediklerimi ciddiye almış olacak, ukala bir tavırla:
-"Bakın şimdi ben sizi bilmedikleriniz konusunda aydınlatayım. Şu gördüğün yerde 7 eleman çalışıyor. Bunların aylığı, dükkan kirası, elektrik, su ne kadar biliyon mu sen?" Diyerek bir soru yöneltti bana. 
Soruya cevap vermemi beklemeden bahane beyan edip duruyordu. Sanki bir süredir birilerine öfkeliymiş, hırsını benden çıkarır gibiydi. Sataşmasına fırsat vermemek adına, yine bir şeyden anlamaz ayağına yattım.
Soruyla aydınlatılıyor olmam, tansiyonumu tetiklemişti. Hastanelik olmak istemiyordum. Esnafın müşteriye yaklaşım şeklinden rahatsızlık duymuştum. Bir an evvel o ortamdan kaçıp kurtulmak istiyordum. Lakin adam kurulmuş saat gibi, durmadan imkânlarından şikâyetçi oluyordu. 
Biraz kendimi yatıştırmak adına: 
-"Aman nereden bileyim ben hayat şartlarının ağırlığını, dizilerde hep zengin yaşantılar görüyorum. Maaşlı çalışana rastlamadım ki hiç" diyorum.
Adam beni hala ciddiye alıyor. Söylediklerime kinayeli bir dille karşılık olarak:
-"Belli, belli. Siz hazır getirilene alışmışsınız, para nasıl kazanılır bilmiyorsunuz" diyerek hakkımda ahkâm kesiyor. 
Adamın haline tavrına dayanamıyorum. Bende ona gerekli cevabı veriyorum. 
-"Kaç zamandır kendin mi açıyordun yufkaları, yine aynı personel vardı. Dükkanında bu mahalleye geldin geleli hep aynı. Dükkan sahibi kiranı artırdıysa bunu benim üstüme saramazsın" diyorum.  
 
Adam şaşkın vaziyette ne diyeceğini düşünürken, yufka açan kadınlardan biri geliyor yanıma. Kadın devamlı müşteri olduğumu bildiğinden, tatlı dil ile benim yükselen sesimi kısmaya çabalıyor.
-"Abla televizyon haberlerinden duymuşsundur. Dolar fırladı, her bir şeye zam geldi ya, ondan unda pahalı oluyor" diyor. Sözlerinin yanı sıra gülümsemesiyle beni iknaya çalışıyor.
-"Eeee, doların unla ne âlâkası var?" Diyorum.
-"İşte unun çuvalına da dolar sebebiylen her hafta zam geliyor." Diyor.
-"Deme yahu, dolar az biraz düşüşe geçti, ama sizin fırsatçılığınız geçmemiş anlaşılan. 
Hem gerçekten unla doların ne âlâkası var? 
Un Amerika'dan mı geliyor, Trump Amca'dan mı alıyorsunuz un çuvallarını" diye soruyorum.
-"Biz bilmeyiz abla, onu toptancılara sor" diyor yufka açıcısı kadın. 
 
Una ne kadar zam geldiğini soruyorum. Bir buçuk ay içinde her hafta çuval başına 30, 40, 50 lira zam gelmiş. Esnaf da mağdurmuş. İnişler hiç olmuyormuş, hep çıkışlar olmaktaymış. Daha da zamlar olacakmış.
 
Vay ki ne vay! Hadi ben yufka almam, zaten dokunuyor derim, unlu bir şey yemem olur biter. Ama un ağırlıklı beslenenler, çorbayı katık ederek yufka - ekmek yiyerek öğün geçirenler ne yapsınlar? 
 
Bizim ülkemizde arpa, buğday, çavdar yetişmiyor mu artık? Unu da mı ithal ediyoruz? 
Ne yufka açıcı kadın, ne de yufkacı dükkan sahibi bu sorularıma cevap veremedi. 
Ben de şaştım bu işe, aklım ermiyor her taraftan dolarlı hızlı gidişe. 
 
Ayfer AYTAÇ - ayferaytac.com
 
Toplam blog
: 622
: 205
Kayıt tarihi
: 08.12.14
 
 

Gazeteci-yazar ..