Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Ekim '14

 
Kategori
Futbol
 

Ünal Aysal, nasıl uğurlanmak istiyor?

Ünal Aysal, nasıl uğurlanmak istiyor?
 

Gelen, kendine gelince, “iade-i ziyaret” turlarına başlar; giden ise, “veda” turlarına...

Ünal Aysal da, başkan olarak, son günlerini geçirdiği Galatasaray’da, “veda turu”na futbolculardan başladı. Fenerbahçe maçı öncesi, çarşamba günü, Florya’ya gitti, özellikle Melo’yla ilgilendi. Futbolculardan son bir isteği vardı.

“Son istek”, “vasiyet”ten sayılır.

Ünal Aysal’ın “vasiyet”ten sayılacak isteği neydi?

“Bana hiçbir zaman unutamayacağım anlamlı zaferler yaşattınız. Şimdi görev değişimi zamanı. Fenerbahçe derbisi, Galatasaray başkanı olarak izleyeceğim son karşılaşma olacak. Sizden bana Fenerbahçe galibiyeti ile veda etmenizi istiyorum. Böylesine güzel bir dönemin kapanışı da derbi zaferi ile olsun.”

Ünal Aysal, kendi dönemi için “güzel bir dönem” diyor. Haklı da, çünkü kendisine “3 yıl içinde 2 şampiyonluk, 2 Süper Kupa galibiyeti” yaşatıldı.

Ünal Aysal, “derbi zaferi”yle uğurlanmak istiyor.

Bunu yerine getirmek futbolcuların elinde olduğuna göre, futbolcuların gücü, bu “vasiyet”i yerine getirmeye yeter mi?

Bilemeyiz!.

Bilenler, bildiğini sananlar, “uzman”dan sayılanlar, iki olasılıklı bu soruyu hemen yanıtlarlar: “Yeter”, “Yetmez”.

Her iki deyişte de “niyet” öne çıkar. Kimileri, kendilerine göre sonuç belirleyenlere “kötü niyetli” diyebilirler.

*****

Ünal Aysal, futbolcularına güvendiği kadar, hakem Cüneyt Çakır'a da bir o kadar güvenmiyor. “Veda konuşması”ndan sayılacak son televizyon konuşmasında bunu açıkça ortaya koydu:

“Cüneyt Çakır, Galatasaray maçlarında şaibeli bir hakemdir.”

Bunun Türkçe “meali” şu:

“Cüneyt Çakır yüzünden Fenerbahçe’yi yenemeyeceğiz.”

Genel kanı ne?

Ünal Aysal, Cüneyt Çakır’ı baskı altına almak istiyor.

Cüneyt Çakır, dendiği gibi “şaibeli” mi?

Bu, gerçekten ağır bir suçlama. Cüneyt Çakır, dışarıda beğeniliyor, ödüllendiriliyor. Ama içeride Cüneyt Çakır’a bir “haller” oluyor. Yurdumun suyu yaramıyor, havası çarpıyor!.

*****

Ünal Aysal, Cüneyt Çakır’a “şaibeli” demekle hem taraftarına hem de kimi futbolculara, özellikle Melo’ya, giderayak “gaz vermiş” oluyor.

Taraftar da, Cüneyt Çakır’ı baskı altına almak isteyecektir. Bu, belli sınırlar içinde kaldığı sürece çok doğal.

Taraftar, ya “kantarın topuzunu” kaçırırsa?

("Statta taşkınlık yapan, sahaya yabancı madde atan, (...) centilmenlik dışı hareketlerde bulunan seyirciler (...) olursa, kanunların bize verdiği yetkileri sonuna kadar kullanmaya kararlıyız. Şunu iyi bilelim; (...) kişilerin zarar görmesine yol açabilecek hareketlerde bulunan, yabancı maddeyi atanların, statlarımızda ve sporumuzda yeri yoktur. Bunun artık 'ama'sı, 'veya'sı yok. 'Şöyleydi', 'Şundan dolayıydı', bunları bırakmamız lazım. Tek şey, spor müsabakalarımızda, spor alanlarımızda, ne şiddete ne de herhangi bir şekilde olumsuz sözlere, küfre yer yoktur.” Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç)

Ya da futbolcuların “kartlık” hareketleri “uyarı”yla geçiştirilir, görmezlikten gelinirse... Bir de “aynı hareket”, farklı değerlendirilirse...

Seyreyleyin gümbürtüyü!..

Diyelim, Galatasaray kazandı, “şaibeli” olmak, söylenmemiş mi olacak?

Diyelim ki, Fenerbahçe kazandı; ben demedim mi olacak?

*****

Giden, kendi isteğiyle de gitse; gitmek “zorunlu” da olsa, bir burukluk duyar. Bunu yadsıyan, kendisini yadsımış olur. Ünal Aysal da “bir giden” olduğu için, “ses getirerek” gitmek istiyor. Gitmesinin, TT Arena'daki "derbi”ye gelmesi, durumu daha bir renklendiriyor.

Ünal Aysal, kendi açısından haklı; “derbi zaferi”yle gitmek istiyor.

Ya “zafer”in karşıtıyla giderse?

Kaderde ne varsa o olur; istediğin ya da istemediğin!.

Son söz:

Gelen, eninde sonunda bir gün, şöyle ya da böyle gidecektir; önemli olan, gidenin yarınlarda nasıl anılacağıdır.

 

 
Toplam blog
: 2458
: 2418
Kayıt tarihi
: 10.11.08
 
 

24 Kasım 1944'te İspir'de doğdum. Ankara Kurtuluş Lisesi'ni, Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Tü..