ÜNLEM!!!

Kutluyorum Sayın Başbakanımızı!!!

Geçek bir deha Sayın Başbakanımız!

Gördünüz mü bir taşla kaç kuş vuruyor? Perdecilikte de üzerine yok doğrusu. Önemli bir sorun mu var, birilerinin canı mı yanacak yakında, anında indiriyor en kalınından ve çok sesli bir perde. Atıyor kuyuya bir taş, bizler onu çıkartalım mı, orada mı kalsın diye tartışırken, o bıyık altından halimize gülerek, ulaşıyor ereğine.

Görüldü ki türban geçemeyecek iğneden iplik geçirir rahatlıkla, uzadıkça da uzuyor, e bir yandan da harekât diye tutturanlar var, her iki tarafın da gönlü olsun diye, aynı ana denk getirdi. Sonra günah almayayım, bakarsınız yanılıyoruzdur, ordu geri çekildi, emekliliği de ne sihirdir ne keramet el çabukluğu marifet tabirince sihirbazların, kolaylıkla kaldıramayacak ortadan, kıdem tazminatlarına el koyamayacak, zaten aç, zaten kirasını, elektrik, suyunu ödeyemeyen emeklinin elindeki üç kuruşluk maaşına da öyle hoop diye el koyamayacak. Üstelik bir zamanlar zorla adeta gasp edilmiş konut edindirme fonunda biriken paralarımızı bile söz verdiği halde ödememişken.

Şimdi de üç çocuk önerisiyle çıktı karşımıza. Biz üç çocuk doğrumu, nasıl bakılır tek çocuğa bile bakamazken, hayır iki yeter, hayır hayır tek çocuk bile mümkün değil diye tartışıp, kuyudaki bu taşı çıkartmakla uğraşırken, ya bir sabah o habere uyanacağız, ya da bir son dakika haberinde duyacağız.

Emekliler maaşlarını yarıya, üçte bire inmiş bulacaklar. Emekli olan çok işe yaramasa da denize katık kıdem tazminatıyla yapabilecekleriyle ilgili hayallerine veda etmek zorunda kalacak. Benzinini koymada zorlandığı, alırken zaten, her sene de ayrıca vergisini verdiği arabasına bir de park ücreti ödeyecek, sokak aydınlatmalarının ücretini kendi karşılayacak, üstelik gün ortasında bile yakılan sorumsuzluk bedeliyle.

Sonra hayallere dalacak; eskiden kıdem tazminatıyla ev alınırdı, araba alınırdı diye. Geçtim diyecek, şimdiki emekli maaşıyla geçinilmez zaten, bir de asgari ücret seviyesine düşecek, bari kıdem tazminatı vereydi bitene kadar oradan idare ederdik, o da yok, ikinci işe de izin yok. Onca yıl çalıştım, birkaç gün huzur içinde yaşayacağım hastalıklar el verir ya da gelmezse ölüm erkenden, onu bile çok gördüler diyecek. Devam etsem, ömrüm vefa etmeyecek belki, etmesem tazminat yok, maaş yok adam gibi diyecek, düşünecek, düşünecek ve delirecek…

E deli kuvveti derler ya, Allah muhafaza, gözü dönmeye görsün insanın, açlığın adama yaptırmayacağı da yok. En iyisi üç çocuk diye bir laf atayım ortaya oyalanadursunlar bu muhabbetle. Hem bakarsın tutuverir, bir çocukla bir paket makarna, kömüre muhtaç olan üç çocukla nelere rıza göstermez, muhtaç sayısının artması benim oyumun artması, eğitimsizin, bilgisiz bilinçsizinki de öyle. İşte bir taşla iki kuş diye de buna derim ben.

Kutluyorum Sayın Başbakanım.

Yalnız bir şeyi unutuyorsunuz korkarım.

Bu millet o kadar da aptal değil.

Ve maymun gözünü açtı…

….

Gelecek seçimde görüşmek üzere!!!