Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

kevser şekercioğlu akın

http://blog.milliyet.com.tr/kevser

10 Eylül '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Uykudan bakış

Uykudan bakış
 

resim internetten alınmadır


Bir havuz başı toplantısı, herkes birbirinden şık ve güzel görünüyor. Havai fişeklerinin görüntülerinde çocuklaşmış büyükler. Ellerimde siyah-beyaz resimlerden kalan kırık-dökük manzaralar. Sonra sonra renklenen ve şekilleri netleşmiş.

Şifon bir elbisenin uçuşan eteklerinde kırık-dökük unutulmaya yüz tutmuş melodiler. Bestecilerini bilmiyorum yoksa benim miydiler? Siyah-beyaz bir filmin esas kadını ben miyim acaba? Bir elimde köpüklü şampanya bir elim karnımda öylesine katılmışım insanların arasına. Fişek görüntülerinde fişek gibi bakışlar. Fişeklerden birinin ateşi düştü omzuma canım mı yandı yoksa yine mi acıyı uyduruyor ruhum acı bir oyunla? Gerçekle yalanın arasına sıkışmış doğrular…

Sen kimsin diye soruyorlar acımasızca. Statümde kaybolmuş ünvanlar, neyle tanıtsam kendimi? Şunun karısı, bunların anneleri, şunların evlatları, şunların da kardeşleri, ….Bir garip Orhan Veli desem umursamazca. Veliliğime mi yoksa deliliğime mi yorarlar acaba? Şerefine kaldırsam elimdeki kadehi “Bu toplantıyı ne için düzenlediğimi unutmamın şerefine” gülerler mi neden unuttuğuma? Benim için toplanmamışlar demek ki!

Blues parçalar çalıyor orkestra, ayaklarım tempo tutturmuş usulca, elbisemin şifonu ne renk bilmiyorum bu siyah-beyazlıkta. Bir el omzuma dokunuyor sıkıca. Bir adama ancak bu kadar yakışır takım elbise. Gözlerinde dans edelim mi bakışları, gözlerim evet demek istiyor, ayaklarım çoktan düzülmüş yollara.

Aramızda birkaç tane sivri diken var, yanaştıkça yakıyor canımızı, öyle batıyorlar ki ne çıkarabiliyoruz ne de dans edebiliyoruz acısızca. Gözlerim saate takılı kalmış, on ikiyi bir hayli geçmiş, ayaklarımda hala duruyor ayakkabılarım, arabam da kabağa dönüşmemiş. Bir yerlerden bir zil sesi geliyor. Ellerimden tutmuş “Kaçalım” diyor “Kaçalım uzaklara” diyorum zil sesi artıyor ve artmaya devam. Kocaman bir yazıyla FIN yazısı çıkıyor karşımıza. İtalyan bir kadını canlandırıyorum besbelli. Saati ertelemeye alıp tekrar kapatıyorum gözlerimi.

Sezen Aksu’nun evinde ona kendi kelimelerimi okuyorum kendi sesimle;

Anladım!

Canım yandı, korktum

Anladığım içinse rahatım.

Pis, bulanık sular içindeyiz

Durulmaz gibi görünüyor, durdurmuyorlar.

Ne ben sizle biz

Ne de sen…

Olmuyor, olamıyoruz

Ah bu boşa kürek çekmeler

Oldurma çabaları…

Guguk kuşları özlemleri taşıyor

Uzaklarda benden yarımlar var

Yetemedim, tamamlanamadı

Yasyarım, yarım yamalak kalakaldılar

Ne ben sizle biz

Ne den sen…

Olmuyor, oldurmuyorlar

Bizse oldurmaya uğraşıyoruz

Ziller çalıyor kafamın içinde. Yorgun muyum? Saati kapatıp sahuru kahvaltısını hazırlamaya koyuluyorum siyah-beyaz olmayan bir hayat aralığında. Rüyaymış, keşke Sezen Aksu da bizimle kahvaltı etseydi diyorum gülümseyerek

 
Toplam blog
: 374
: 869
Kayıt tarihi
: 15.01.07
 
 

1965 Akçakoca doğumluyum. Evli ve dört kız annesiyim, küçük bir kızın  anneannesiyim. A.Ü. Halkla..