Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '19

 
Kategori
İnançlar
 

Vahdet

Teklik yaşantısı içinde olduğumuzu  düşündüğümüzde bazı kabuller de birlikte gelir. Bunlar pozitif yaklaşımlar olabileceği gibi tamamıyla beşeri-kalıtsal özelliklerimizden kaynaklı duygusallık kokan yorumlar da olabilir! Dolayısıyla meseleyi daha derin ele almak gerekiyor. Şunu bilmeliyiz ki şuur, bilinç ve idrak gibi kavramların kullanılmasını arttırmamız, insan adına hiçbir yararı olmayan gelenek/görenek gibi nosyonları hayatımızdan çıkarmalıyız. Bahsi geçenler ve benzeri yaklaşımlar duyguların bir tetiklemesidir diyebiliriz. Şunu kabul etmek gerekir ki ‘vahdet’i’ yaşamak istiyorum diyenin başka bir önceliği olamaz. Bunu kabullenip idrak etmeliyiz. Zira çok değişik farkındalık yaratacak bir alana geçmek üzereyiz. Bunu talep ediyoruz. Bakın Kur’an'da şöyle bir hitap var: Ya Musa; "Kesinlikle ben, ben Rabbinim! Hemen iki nalınını (beden ve bilinç bağlarını terk et; şuur olarak kal) çıkar, gerçekten sen mukaddes vadin Tuva`dasın!" (Tâhâ,12). Burada metaforik bir yaklaşımla arınmanın gerekli olduğu vurgulanıyor. Aslında yaşamın beni yönlendiren, bendeki gözlemcinin, dilediğini yapması ile gerçekleştiğini peşinen idrak etmeliyiz.

Şunu bilin ki bostancı bostanını ne zaman sulayacağını iyi bilir. Yağmur yağarken toprak sulanmaz. Toprak kuruyup çatlayacak ki ancak o zaman suyu kabul etsin. Toprağın çatlama devresi yaşamı hazmetme süreci olarak tanımlanır. Sonuç ne olursa olsun kabullenip hazmedilmeden Teklik Şuuru açığa çıkmaz deniliyor. Zira Vahdet duygularla yaşanmaz. Duyguların yönlendirdiği bir ortamda doğru dürüst tespit yapmak imkansızlaşır. Duygusal anlamda her şeyden arınmanız için işte şimdi doğru bir zaman!

Evren, bilginin dilemesiyle oluşuyor ve suretleniyor. İnsan kendini bilmez/örtülü bir şekilde insansı adı ile yaşarken kendini bilir halde açığa çıkış gerçekleştiğinde insan olarak tanımlanıyor. Bu aşamada Veli adı altında zahir oluyor ya da ‘Veli Allah’tır’ deniyor. Yasin Suresi'nde şöyle anlatılır: İnsan hakikatin ta kendisi; o insan, hakikatin şuuruyla hareket eden bir varlık. Buradan yola çıkarak şuursal olarak o varlığı her noktada görebiliriz. İnsan şuurun eseridir ve her şeyi yerli yerince görür, yorum yapmadan yaşamına devam eder. Şuur, akıl yoluyla bir takım özelliklerini, hünerlerini ortaya koyar. Bu aşamadan önce yukarıda bahsi geçen gelişim ve değişimlerin oluşması şart. Yani ‘fena’ insansının İNSAN olması için geçirdiği sürecin adıdır. Abdülkadir Geylani Hzleri de eserlerinde bu hususa değinmiş ve helak olmadan öze varmanın mümkün olmadığını anlatmıştır. Sadece manevi değil, bedensel anlamda da bir helak olmak gerekecektir. Bu sözümü bu işi iyi bilen ve yaşayanların dışında kimsenin anlayacağını düşünmüyorum. Şimdi biz; süt içmeyelim, şeker kullanmayalım, sağlıklı beslenelim şeklinde uğraşlar içine giriyoruz. Bu çok doğru bir yaklaşım, ancak nereye kadar? Sonuç olarak bedene, bu anlayışa takılıp kalıyoruz. Amaç suretten kurtulmak ise ne yaptığımız konusunda bir açıklamada bulunmamız şart. Amaç bilgiyi yerli yerince kullanırken, bilgide de aşırıya kaçmamaktır. Mesela şunu yiyemem, vücudum buna reaksiyon gösteriyor ya da bunu okursam şu alanda bir sıçrama yapabilirim gibi örnekler var. Bunlar hep bilgide kalır. Unutmayın; Allah vasıtayla bir yere gelmez ve açığa çıkmaz. Bu idrak, inanç ve iman olmadıktan sonra vahdet hali bir yana Allah'a gerçek manada iman dahi olmaz. Hülasa kafandaki bir tanrıya iman ediyorsun anlamına gelir ki vahdet yaşamında iman da yerini YAKİNe terk eder. İşin asıl yönü de budur. Bilindiği gibi vahdet, kesret yaşamında bireyin toplum çelişkileriyle karşılaşmasını ve bu karşılaşmadan önce bütünlüğün esas alındığını, kesretin ve bireyin hiçbir zaman varolmadığını açıklar. Algılanan veya algılanamayan tüm suretler HU ya aittir. Hasılı diyalektik bir olgunlaşma süreci dahi konu edilir hale gelemez.

Ahmed F. Yüksel

28/06/2019 Bodrum

 facebook.com/ahmedfevzi.yuksel
instagram.com/sufafy
twitter.com/sufafy

 

 
Toplam blog
: 636
: 9957
Kayıt tarihi
: 14.12.11
 
 

Araştırmacı Yazar.. ..