- Kategori
- Haber
Vakit'ten yine bir kışkırtma ve Cem Mansur'un çığlığı!
İdil Biret konserinde şeriatçı kalkışmanın 'Alperenler'i (!)
Sivas katliamında başroldeydiler!..
2. "Sivas Katliamı" denemeleri, İdil Biret Konseri kışkırtmasında da aynı!
Şimdi 3.yü denemek niyetindeler!..
Devlet Sanatçısı Ayla Erduran'ın 18 Ağustos 2009 tarihinde Topkapı Sarayı avlusunda vereceği konseri provake etmeye çalışıyorlar...
Başrolde, Vakit adlı varakparenin küfürbazı Hasan Karakaya var yine;
"“Tahrik ve tahkir” etmemek lâzım!.. Hem tahrik, hem tahkir edersen, işte o zaman ipi germiş, yani “gerilim”e yol açmış olursun!.. “Uyuyan bir dev”i tekmeleyip uyandıran, elbette neticelerine de katlanır!.." diyor.
-Peki, neden tahrik oluyorsunuz ya da ne 'akla hizmet' tahkir algılıyorsunuz?
-Uyuyan dev kimdir, ya da neden tekme olarak algılamak ve anlatmak zorunda hissediyorsun kendini? "Uyuyan dev"den kastın bu ülke halkıysa, o müziği yapanı ve dinleyenleri, halkın bir parçası saymıyor musun?
"...Üstelik de; Brahms ve Çaykovski gibi müzisyenler, herkesin bildiği gibi, “kilise müziği” yaparlar!.. “Beste”lerinin çoğu, “kilise ilâhisi”dir!.. Düşünebiliyor musunuz; İstanbul’u alıp, “kilise hakimiyeti”ne son veren atalarımızın mekânında, şimdi “kilise müziği” icra ediliyor!.." demiş "Topkapı Sarayı’nda konser... İnadına ve özellikle!" başlıklı bu yazısında.
"...“Çağdaş Türkiye”nin göstergesi sayılan 9. Senfoni neydi?.. Elbette “kilise müziği”ydi!.. Yani, Süleyman Demirel, “çağdaş müzik” olarak “kilise müziği”ni kabul ediyor ve toplumun da böyle olmasını istiyordu!.." şeklinde engin bilgisini sunuyordu küfürbaz.
Yaman bir mantıkla öne sürüyor;
"“28 Şubat darbecileri” ve onlara çanak tutan Demirel’in görmek istediği çağdaş(!) Türkiye’de “Kur’an sesi”ne yer yok ama “kilise müziği” baştacıdır!.."
Yanıtı değerli sanatçı Cem Mansur aşağıdaki ifadelerle vermiş, benim bir ek yapmama gerek kalmadı.
İlginçtir bu kışkırtma yazısında küfür kullanmamış. Uzun zamandır okumuyordum bu küfürbaz kalemşörü, benim şu ana kadar okuduğum en 'nazik(!)' yazısıydı üstelik. Bunu belirtmeliyim.
***
Ayla Erduran’ın solist olarak katılacağı konserde Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası’nı yönetecek olan şef Cem Mansur dostlarına yolladığı bir e-postada, Hasan Karakaya imzasıyla (dünkü) Vakit gazetesinde yayımlanan köşe yazısıyla ilgili düşüncelerini aktardı. Mansur’un konuyla ilgili düşünceleri özetle şöyle:
“...Vakit gazetesi, 18 Ağustos’ta Topkapı Sarayı’nda vereceğimiz konseri hedef gösteren ve sabote etmeye çalışan uzun bir yazı yayımladı. Söz konusu yazıda Beethoven’in Dokuzuncu Senfoni’sinin dini müzik olduğu, Çaykovski ve Brahms’ın eserlerinin çoğunlukla Hıristiyan ilâhilerinden oluştuğu gibi ‘bilgiler’ yer alıyor."
"Görüldüğü gibi, bu kez hedef tahtasında olan ne ‘şarap’ ne başka bir şey, ‘müziğin kendisidir’. Yazıda ‘Hıristiyan müziği’ aracılığıyla bölücülük yaptığımıza kadar varan düşündürücü ifadeler var. Derin ve ürkütücü bir bilgisizlikle yazılmış bir yazı olduğu ortadadır. Bu yayın marifetiyle insanların konsere gelmek istemeyecek kadar tedirgin edilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz. Bu yayınlardan ürken dinleyicilerimizin konsere ilgi göstermemesi ve konserin bu nedenle başarısız geçmesi, Türkiye’de neyin yapılıp neyin yapılmayacağına aklın, uygarlığın ve hukukun değil, yazı ve eylem biçiminde ‘şiddet’ kullananların karar verdiği ve vereceği anlamına gelmektedir. Aydın sanatseverler olarak bu duruma izin verecek olmamız, bizi, sonunu düşünmek bile istemeyeceğimiz bir noktaya götürebilir. Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası, “uygarlığın sesi” müzik yoluyla toplumun ahenk içinde birlikte yaşamasının bir sembolüdür. Bu renkli ve dinamik orkestranın sanatını kitlelerle paylaşmasına, bir avuç evrensel sanat karşıtı insanın engel olmasına izin vermeyeceğiniz inancıyla, sadece bilet geliriyle yapılan bu konseri ‘bizzat orada bulunarak’ desteklemenizi rica ediyorum.”
Umarım güvenlik güçleri olası bir gerici saldırıya gereken önlemleri alacaktır.
Programı ileteyim;
Ayla Erduran (keman), Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası / Cem Mansur
Saint-Saens: Bakanal
Borodin: Orta Asya Steplerinde
Albeniz: Tango
Sarasate: Endülüs Romansı
Massenet: Meditasyon
Brahms: 3 Macar Dansı
Ravel: Alborada del gracioso
Çaykovski: Francesca da Rimini
Konuya yakın olanlar programı görünce zaten 'el insaf!' diyecekler ama bunu provokatöre nasıl anlatacaklar bilmiyorum.
***
Kaynak: http://www.andante.com.tr/index.php?p=news&title=Vakitten-Provokasyona-Devam&newsid=240&area=1
Haber konusu: http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=16482
Ayla Erduran hakkında: http://www.aylaerduran.com/scripts/bio/
Yazıda adı geçen bir sözcüğün üç kaynaktan tanımını örnek olarak yazıyorum:
Konçerto:
*TDK : Bir çalgının teknik özelliklerini ön plana çıkarmak amacıyla yazılmış, orkestra eşliğinde seslendirilen, sonat formundaki müzik eseri:
*Dinleyicinin Kitabı, Üner Birkan : Sonat biçiminde, bir solo çalgı ve orkestra eşliği için yazılmış eser.
*Zaman İçinde Müzik, Evin İlyasoğlu : Solist ve ona eşlik eden orkestra için üç veya dört bölümlü konser parçası.
2. "Sivas Katliamı" denemeleri, İdil Biret Konseri kışkırtmasında da aynı!
Şimdi 3.yü denemek niyetindeler!..
Devlet Sanatçısı Ayla Erduran'ın 18 Ağustos 2009 tarihinde Topkapı Sarayı avlusunda vereceği konseri provake etmeye çalışıyorlar...
Başrolde, Vakit adlı varakparenin küfürbazı Hasan Karakaya var yine;
"“Tahrik ve tahkir” etmemek lâzım!.. Hem tahrik, hem tahkir edersen, işte o zaman ipi germiş, yani “gerilim”e yol açmış olursun!.. “Uyuyan bir dev”i tekmeleyip uyandıran, elbette neticelerine de katlanır!.." diyor.
-Peki, neden tahrik oluyorsunuz ya da ne 'akla hizmet' tahkir algılıyorsunuz?
-Uyuyan dev kimdir, ya da neden tekme olarak algılamak ve anlatmak zorunda hissediyorsun kendini? "Uyuyan dev"den kastın bu ülke halkıysa, o müziği yapanı ve dinleyenleri, halkın bir parçası saymıyor musun?
"...Üstelik de; Brahms ve Çaykovski gibi müzisyenler, herkesin bildiği gibi, “kilise müziği” yaparlar!.. “Beste”lerinin çoğu, “kilise ilâhisi”dir!.. Düşünebiliyor musunuz; İstanbul’u alıp, “kilise hakimiyeti”ne son veren atalarımızın mekânında, şimdi “kilise müziği” icra ediliyor!.." demiş "Topkapı Sarayı’nda konser... İnadına ve özellikle!" başlıklı bu yazısında.
"...“Çağdaş Türkiye”nin göstergesi sayılan 9. Senfoni neydi?.. Elbette “kilise müziği”ydi!.. Yani, Süleyman Demirel, “çağdaş müzik” olarak “kilise müziği”ni kabul ediyor ve toplumun da böyle olmasını istiyordu!.." şeklinde engin bilgisini sunuyordu küfürbaz.
Yaman bir mantıkla öne sürüyor;
"“28 Şubat darbecileri” ve onlara çanak tutan Demirel’in görmek istediği çağdaş(!) Türkiye’de “Kur’an sesi”ne yer yok ama “kilise müziği” baştacıdır!.."
Yanıtı değerli sanatçı Cem Mansur aşağıdaki ifadelerle vermiş, benim bir ek yapmama gerek kalmadı.
İlginçtir bu kışkırtma yazısında küfür kullanmamış. Uzun zamandır okumuyordum bu küfürbaz kalemşörü, benim şu ana kadar okuduğum en 'nazik(!)' yazısıydı üstelik. Bunu belirtmeliyim.
***
Ayla Erduran’ın solist olarak katılacağı konserde Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası’nı yönetecek olan şef Cem Mansur dostlarına yolladığı bir e-postada, Hasan Karakaya imzasıyla (dünkü) Vakit gazetesinde yayımlanan köşe yazısıyla ilgili düşüncelerini aktardı. Mansur’un konuyla ilgili düşünceleri özetle şöyle:
“...Vakit gazetesi, 18 Ağustos’ta Topkapı Sarayı’nda vereceğimiz konseri hedef gösteren ve sabote etmeye çalışan uzun bir yazı yayımladı. Söz konusu yazıda Beethoven’in Dokuzuncu Senfoni’sinin dini müzik olduğu, Çaykovski ve Brahms’ın eserlerinin çoğunlukla Hıristiyan ilâhilerinden oluştuğu gibi ‘bilgiler’ yer alıyor."
"Görüldüğü gibi, bu kez hedef tahtasında olan ne ‘şarap’ ne başka bir şey, ‘müziğin kendisidir’. Yazıda ‘Hıristiyan müziği’ aracılığıyla bölücülük yaptığımıza kadar varan düşündürücü ifadeler var. Derin ve ürkütücü bir bilgisizlikle yazılmış bir yazı olduğu ortadadır. Bu yayın marifetiyle insanların konsere gelmek istemeyecek kadar tedirgin edilmeye çalışıldığını söyleyebiliriz. Bu yayınlardan ürken dinleyicilerimizin konsere ilgi göstermemesi ve konserin bu nedenle başarısız geçmesi, Türkiye’de neyin yapılıp neyin yapılmayacağına aklın, uygarlığın ve hukukun değil, yazı ve eylem biçiminde ‘şiddet’ kullananların karar verdiği ve vereceği anlamına gelmektedir. Aydın sanatseverler olarak bu duruma izin verecek olmamız, bizi, sonunu düşünmek bile istemeyeceğimiz bir noktaya götürebilir. Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası, “uygarlığın sesi” müzik yoluyla toplumun ahenk içinde birlikte yaşamasının bir sembolüdür. Bu renkli ve dinamik orkestranın sanatını kitlelerle paylaşmasına, bir avuç evrensel sanat karşıtı insanın engel olmasına izin vermeyeceğiniz inancıyla, sadece bilet geliriyle yapılan bu konseri ‘bizzat orada bulunarak’ desteklemenizi rica ediyorum.”
Umarım güvenlik güçleri olası bir gerici saldırıya gereken önlemleri alacaktır.
Programı ileteyim;
Ayla Erduran (keman), Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası / Cem Mansur
Saint-Saens: Bakanal
Borodin: Orta Asya Steplerinde
Albeniz: Tango
Sarasate: Endülüs Romansı
Massenet: Meditasyon
Brahms: 3 Macar Dansı
Ravel: Alborada del gracioso
Çaykovski: Francesca da Rimini
| Ekleyen | : | andante |
| Şehir | : | İstanbul |
| Mekan | : | Topkapı Sarayı |
| Tarih | : | 18-8-2009 |
| Saat | : | 20:00 - 22:30 |
Konuya yakın olanlar programı görünce zaten 'el insaf!' diyecekler ama bunu provokatöre nasıl anlatacaklar bilmiyorum.
***
Kaynak: http://www.andante.com.tr/index.php?p=news&title=Vakitten-Provokasyona-Devam&newsid=240&area=1
Haber konusu: http://www.habervaktim.com/yazaroku.php?id=16482
Ayla Erduran hakkında: http://www.aylaerduran.com/scripts/bio/
Yazıda adı geçen bir sözcüğün üç kaynaktan tanımını örnek olarak yazıyorum:
Konçerto:
*TDK : Bir çalgının teknik özelliklerini ön plana çıkarmak amacıyla yazılmış, orkestra eşliğinde seslendirilen, sonat formundaki müzik eseri:
*Dinleyicinin Kitabı, Üner Birkan : Sonat biçiminde, bir solo çalgı ve orkestra eşliği için yazılmış eser.
*Zaman İçinde Müzik, Evin İlyasoğlu : Solist ve ona eşlik eden orkestra için üç veya dört bölümlü konser parçası.
- Toplam blog
- : 355
- : 1099
- Kayıt tarihi
- : 16.05.07
1960 Ankara doğumlu bir Çankırılıyım. İşimin burada olması nedeniyle, Antalya'da yaşamaktayım. Ti..