Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ağustos '16

 
Kategori
Felsefe
 

Varlıkların hayaletleri

Varlıkların hayaletleri
 

hayalet


Kendi dışımızda yer alan dünyadaki her şey zihnimizde temsili olarak bulunur. Nasıl ki; meclisteki milletvekilleri bizi temsil ediyorsa, zihnimizde bulunan görüntüler de dışımızdaki dünyayı temsil eder. Zihnimizdeki yansımalar canlı cansız tüm varlıkların adeta birer hayaletidir. Görüntüleri vardır ancak kendileri yoktur. Bizim için, bunun gerçeğiyle temsilini ayırt etmek neredeyse imkânsızdır. Varlığın kendisi için hissedilen tüm duygular temsilin kendisi için de hissedilir. Bir kişinin kendisine karşı nasıl ki aşk veya nefret hissediyorsak hayaletine de aynı şekilde duygular hissederiz. Tepkilerimizi bu bağlamda vücuda getiririz. Dışımızdakine fiziksel olarak tepki verir hayaletine de başka bir hayaletle tepki üretiriz. Bu durum insanla hayvanı birbirinden ayıran en temel farktır. Hayvanlar sadece somut varlıklara tepkiler verebilir. Ancak bizler hayvanlardan farklı olarak somut varlıkların hayaletlerine de tepki verme kabiliyetine sahibiz. Olayı sadece yaşanılan an değil daha sonra da zihnimizde soyut olarak yaşarız. Yunus Emre’nin dediği gibi “Bir ben var benden içeri”.

Kendi hayaletimiz, zihnimizde inşa ettiğimiz bu temsiller içerisinde yaşar. Bunlara karşı ilişkiler ve bağlantılar geliştirir. Örneğin bir limon kavramı ile ilgili oluşturulan tasarım ona karşı verilen tepkileri de barındırır. Kavramın hayaletiyle fiziksel tepkiyi eşleştirir ve böylelikle limonun hayaleti ile ağzımızın sulanması tetiklenir. Burada limonun kendisini kendi gözlerimizle değil, hayaletimizin gözleriyle görürüz. Görüntüler, kafamızın içindeki o karanlıkta bulunan beynimizin bir o kadar karanlık hücrelerinde elektriksel olarak oluşur. Vücudumuzu kullanmadan tüm fiziksel tepkilerimizi taklit edebiliriz. Zihnimizdeki limonu görür, tutar, dokusunu hisseder, kokusunu alır ve kesilirken çıkardığı sesleri duyarız.

Hep kafamda takılı duran bir problem vardır. Şöyle ki: biz yaşadığımız gerçek dünyada fiziksel kanunlara tabiyiz. Ancak kafamızdaki, hayalet dünyanın bedenimizin de içerisinde bulunduğu dışımızdaki dünyanın fiziksel özelliklerine tabi olması mümkün değildir. Çünkü zihin dünyamız elektriksel olarak oluşmuştur. Bundan dolayı ışık hızına yakın bir hızda çalışması gerekir. Örneğin Abaküs ile yaptığımız bir hesaplama için elimizle oradaki boncukları dış dünyanın kuralları çerçevesinde hareket ettirir ve sonuca ulaşırız. Fakat zihnimizde aynı abaküsün hayaleti üzerinde yaptığımız aynı işlemi milisaniyeler içerisinde gerçekleştirebilmeliyiz. Çünkü hayaletler için zaman ve mekan kavramı asla söz konusu bile olamaz. Ancak ne yazık ki böyle bir beceriye sahip değiliz. Bu, böyle bir becerimizin olmadığı anlamına gelmiyor. Tek sorun zihnimizin bunu başarmamızı sağlayabilecek bir eğitime tabi tutulmamış olmasından ileri gelmektedir.

Rüyalarımızda da mutlaka aynı sorunla karşılaştığımız olmuştur. Bir yerden başka bir yere gitmek için ya bir taşıt kullanırız ya da bu işlemi yürüyerek yapar ve gerektiğinden fazla zaman harcarız. Kısacası, hayali olarak var olan bir dünyada fiziksel bir dünyanın zamanını işletiriz. Bunların sebebi zihinsel dünyamızın fiziksel dünyanın kurallarını taklit etmesinden kaynaklanmaktadır. Aslında insan olarak kendi potansiyelimizin yakınında bile bulunmuyoruz.

 
Toplam blog
: 10
: 756
Kayıt tarihi
: 17.08.16
 
 

Bahçeşehir Üniversitesinde Reklamcılık ve Marka İletişimi (Pazarlama ve PR ile birlikte) alanında..