Vatandaşı 20 lira vergiyi ödemek için 10 km uzaktaki vergi dairesine götüren düzene yazıklar olsun!

“Memur Selahattin’den ürperten rapor”

Biz yazsak bile kimin umurunda! Yazılarımızı okuyan mı var ki! Kırk parçaya bölünmüş vergi. Damga vergisi, zart vergisi, zurt vergisi…Tek kalem yap şunu be adam; insanlar ne ödediğini bilsin! Hem niye kırk kere vergi dairesine gelsin. Yazık değil mi insanlara!

İnsanlarda kabahat, ödeme anasını satıyım; onca memur çalıştırıyor, gelsin alsın! Her ay beyanname veriyorum; 20 lira damga vergisi çıkıyor. Bu 20 lirayı ödemek için her ay 20 lira da yol parası verip kalkacağım 10 km ötedeki vergi dairesine gideceğim. Git gel, vergi dairesinde kuyruklar, yarım günün gidiyor, işinden gücünden oluyorsun. 20 lira damga vergisi için ya! Ödemesen gecikme zammı, hadi vazgeçtik banka hesabına bloke, arabana haciz, uğraş dur işin yoksa. Muhasebeciye versen adam ödemiyor, atıyor cebine. İnternetten ödermişim; bilgisayar mühendisiyim sanki ben. Okumam yazmam bile yok, doğru dürüs.

5. katta asansörsüz vergi daireleri, merdivenlerde bayılanlar, kalp krizi geçirenler, 10 lira vergi borcu için 100 bin liralık arabaya haciz koymalar, miktarına bakmaksızın banka hesaplarını donduranlar, dul yetim aylığına bile haciz koymalar… Şimdi bir de nasılsa işlemler internetten yapılıyor diye vergi daireleri derebeyi şatosu gibi kentin uzak muhkem yerlerine kompleks şeklinde yapılıyor. Sen Pendik’te oturabilirsin; vergi dairen Kadıköy’de hahahahahaha! Nasılsa gitmeyecekmişsin, ya gitmen gerekirse…

Okudun mu Kerim Korkut’un vergi modelini? Adam vatandaşa, mükellefe en küçük bir külfet yüklüyor mu? Parasını alıyor o kadar. 20 lira damga vergisini ödemek için her ay 10 km uzaktaki vergi dairesine gidilir mi ya! Hay insafınız kurusun sizin!