Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Mayıs '10

 
Kategori
Siyaset
 

Vay be! Ataklı anchormen, Uzan başbakan oluyor da; albay darbeci, Dalan başbakan olamıyor!!!

Vay be! Ataklı anchormen, Uzan başbakan oluyor da; albay darbeci, Dalan başbakan olamıyor!!!
 

Hafızayı beşer nisyan ile malüldür derler, bu söz gerçekten de doğru bir sözdür. Geçen yıllar yaşanan olayları unutturur, ama aynı geçen yıllar, geçmişte yaşanan olayların perde arkası sebeplerini açıklayan yeni belgelerin ve bilgilerin ortaya çıkmasına vesile olurlar ve bize geçmişi hatırlatmakla kalmazlar, aynı zamanda geçmişi doğru bilmediğimizi de öğretirler.

Cem Uzan'ın medya ve siyaset girişimlerini ve bunun medya yansımalarını bundan önceki "Cem Uzan'ın mahkümiyeti ışığında Türk medyasında samimiyet yansımaları ve medyanın yumrukçuları" başlıklı yazımda irdelemiştim...

Meslekte 40 yılını dolduran Uğur Dündar'ın ilginç hayat hikayesini kaleme alan gazeteci Nedim Şener'in, "İşte Hayatım" adlı kitabı piyasaya çıktı. Bu kitap ekranlarda tanıtılıyor ve içeriğinden örnekler veriliyor. Bir örnek: Uğur Dündar ve Arena ekibi Cem Uzan'a ait Star tv. ile anlaşmışlar ve orada program yapmaktadırlar. Bir gün Cem Uzan, Uğur Dündar'ı yanına çağırttırır ve ona 'Doğan grubuna savaş açtıklarını ve kendisinin de bu savaşa iştirak etmesi gerektiğini' söyler. Aydın Doğan, Dündar'ın eski patronudur. Dündar, Uzan'ın teklifini reddeder. Arena ekibiyle beraber işsiz kalan Dündar bir dairesini satmak zorunda kalır.

İşte geçen yıllar ve işte Dündar'ın eski Star tv.den ayrılmasıyla ilgili birinci elden bir açıklama. Bu açıklama benim bir önceki yazımı teyit etmekle kalmıyor, aynı zamanda basınımızda geçmişte yaşanan olaylara, medya meydan savaşlarına, astronomik köşe yazarı transferlerine de ışık tutmaktadır.

Tabii ki bir insan olarak her gazetecinin de bir ideolojisi, dünya görüşü vardır. Haber yorumlarında, köşe yazılarında kendisinin bu görüşlerini özgürce ifade etmesi kadar doğal bir şey olamaz. Bir yazarın, patronun ya da başka bir gücün talimatıyla, ısmarlama yazı yazmasının veya astronomik rakamlarla patronu değiştiğinde eski görüşlerinin de 180 derece değişmesinin profesyönel yazarlıkla bir ilgisi yoktur. Bu, tamamen farklı bir şeydir ve kalemin araç olarak kullanılması söz konusudur.

Uğur Dündar, Cem Uzan'ın teklifini kişiliğine ve basın ilkelerine aykırı bulduğundan, kabul etmemiş. Uzan herhalde bu teklifi sadece Dündar'a yapmamıştı; ya kabul edenler!

Ayrıca Uzan siyasete de soyunmuştur. Yani hedefte başbakan olmak da vardır. Yazarlarından kalemlerini Doğan grubu aleyhine kullanmalarını isteyen başbakan adayı Uzan'ın, onlardan başbakanlığını da destekleyen yazılar beklemesinden daha doğal bir şey olamaz herhalde. Üstelik, eşyanın tabiatı gereği, bunu söylemeye bile gerek yoktur. Zaten başbakan olması halinde Doğan grubunu ezmek daha da kolaylaşacaktır.

O zamanki Star tv.nin anchormeni Can Ataklı'dır. Yukarıdaki amaçlar doğrultusunda her akşam onu Star haberde izliyorduk. Bu uğurda bütün gazetecilik yeteneklerini ortaya koyuyordu. Her yeni günde Türkiye'yi sarsacak yeni bir iddiayla ortaya çıkıyor ve milleti soğuk savaş döneminden kalma bir propaganda bombardımanına maruz bırakıyordu; kah Aydın Doğan'la ilgili yeni bir iddia, kah Tayyip Erdoğan hakkında yeni bir karalama!

Ve yine geçen yılların ortaya çıkardığı bir Ergenekon davası var. Bu davada Cem Uzan'ın devrin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'u darbe yapmaları konusunda teşvik ettiği iddia edilmektedir. Yine aynı davada Şener Eruygur'un gazeteci Mustafa Balbay'a, "Bu medyayla mı yola çıkacağız" dediği iddia edilmektedir. (Bu medyadan kasıt edilen, büyük bir ihtimalle, amiral gemisine de sahip olan Doğan medya grubudur. H.B.Ö.)

İddia edilen darbe girişimleri tabii ki 2003- 2004 yıllarını kapsamaktadır. Bir de bunun Kasım 2002 genel seçimleri öncesi vardır. Şubat 2001 kriziyle, krizin müsebbipleri olan koalisyon hükümetinin partileri DSP, MHP, ANAP çökmüşlerdir. Solda yönelim CHP'yedir, ama esas yönelim sağda yeni kurulan Ak Parti'yedir. Ak Parti'nin mutlaka durdurulması gerekmektedir.

İşte tam da bu dönemde Cem Uzan siyasete soyunmuş ve Genç Parti'nin başına geçmiştir. Birinci amacın başbakanlık, olmadı ikinci amacın CHP ile kurulacak bir koalisyon hükümetinde başbakan yardımcılığı olduğu çok açıktır.

Bu amacı gerçekleştirmede en büyük araç olarak Star tv. kullanılmaktadır. Bir psikolojik harekat taktiği içerisinde, kişilik haklarını hiçe sayan çoğu asılsız iddialara dayanan, bazıları da esrarengiz kaynaklı bir istihbarat başarısı içeren haberlerle Cem Uzan iktidara taşınmak istenmektedir. Basın yasası ve basın ilkeleri hiçe sayılmaktadır. RTÜK rekor cezalar vermekten usanmıştır. Yani iktidarı ele geçirmek için son çare olarak her şey göze alınmıştır...

Başrollerde de Can Ataklı vardır. Ne de olsa geçmişte yaşanan medya savaşlarına katılmış, 1995 yılındaki savaşta Sabah grubunun kalemi olarak Doğan grubu aleyhine yazılar yazmıştır ve bu konudaki becerisini ispatlamış ve tecrübe kazanmıştır.

Ve Can Ataklı Albay Dursun Çiçek'in de sanık olduğu son Ergenekon iddianamesiyle ilgili "Vay be; albay darbe yapacak, Dalan da başbakan olacakmış" başlıklı bir yazı yazmış Vatan'daki köşesinde...

Bir albayın darbe yapmasının imkansız olduğunu ima etmektedir Ataklı. Aynı mantığı Baykal da ileri sürmüştü daha önce. Ergenekon Soruşturması kapsamında emekli generaller Eruygur ve Tolon paşalar gözaltına alındıklarında da Baykal "İki emekli paşa mı darbe yapacakmış!" diye sormuş ve aklınca kafaları karıştırmaya çalışmıştı! Soruşturma derinleşip müvazzaf paşalara da sirayet edince, aynı Baykal bu defa da "orduda general kalmadı" diye feveran etmişti!

Ergenekon iddianamelerini Cumhuriyet savcıları hazırlıyorlar ve hakimler kabul ediyorlar. Bir savcıdan ya da bir hakimden bahsetmiyoruz. Yine takdir etmek gerekir ki; bu davalar çok geniş, ve çok kompleks davalardır. Ve bir ilktir. İlk defa bir darbe girişimine dava açılıyor. Bizler darbeler geleneğinden geliyoruz. 27 Mayıs'ı albaylar ve daha alt rütbelilerin yaptıklarını gördük. 9 Mart'a, 12 Mart'a, 12 Eylül'e, 28 Şubat'a ve 27 Nisan'a şahit olduk, ama hiçbirine hesap soramadık. Bu ülkede bir "Genç Subaylar" söylemi gelişti.

Tabii ki bir albay spontane olarak darbe yapamaz. İddianamede albayın bağlantılarının henüz saptanamadığı ve bağlantıların faaliyetlerinin engellenemediği ve halen sürmekte olduğu iddia edilmekte, bu amaç doğrultusunda Erzincan'da eyleme geçildiği, bu eylemin amacının da Ergenekon Davası'nı kuşkulu hale getirip etkisizleştirmek olduğu belirtilmektedir.

Şu anda bunlar bir iddiadır. Ama yaşadığımız geçmiş örneklerden bugünkü iddiaların da imkansız olamayacağı açıktır. Sabırla bekleyip mahkeminin kararını görmek varken, içeriğini tam olarak bilmeden demogojik ifadelerle daha başlangıçta iddianameyi kuşkulu hale getirmenin anlamı ve amacı ne olabilir?

Ataklı yazısında "Burası Türkiye, demokrasi var. Hukuk var" diyerek aklınca ironi yapmaktadır. Ne de olsa tecrübesini konuşturmakta Ataklı! Ve kendince mantıksız bu iddialar için amiyane bir tabirle "yersen" diyor!

Bu iddianameyi bilmiyorum ama; sizin anchormenliğinizi bu milletin yemediği tarihi bir gerçektir. Bu millet sağduyusuyla sizin doğru söylemediğinizi sezdi, size inanmadı, itibar etmedi ve Cem Uzan'ı başbakan yapmadı.

Yazısının sonunda Ataklı, İddianameyi kastederek, "Her gece ekranlarda ballandıra ballandıra anlatıyor. Bir kesim de kuzu kuzu dinliyor" diyor!

Demek ki bu milletin kuzu olmadığını hala anlayamamış Ataklı:

Ataklı anchormen, Uzan başbakan oluyor da; albay darbeci, Dalan başbakan neden olmasın?

Not: Ben 2004 yılında Uzan medya grubuna TMSF tarafından el konulduğunda, güvenini kaybeden bazı gazetecilerin temelli işsiz kalacaklarını sanmıştım, yanılmışım.

 
Toplam blog
: 337
: 4184
Kayıt tarihi
: 03.08.07
 
 

Hukukçuyum... Hukukun üstünlüğünün ve hukukçunun saygınlığının ülkemde gelişmesini ve kalıcı olma..