Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Aralık '19

 
Kategori
Edebiyat
 

VEDA

Geceye çoktan bir efsane bırakıp sükuta dalmıştım. Bu sükut belki bir hayale yahut tarifsiz vazgeçişlerin bir parçası olmalıydı. Geceyi terk ettiğim vakit, buhranı da terk etmiştim. Kepenk kapatmış dükkanlar, sokak lambaları, yere düşmüş güze nazır yapraklar, köşe başındaki bankta yatan evsizler, bir de günün matemini taşıyan yıldızlar … Şimdi yürüyordum derin ve mazur halli yuvama doğru. Artık gecenin ertesini geçirebileceğim zamanların başlangıcına yakındım. Ellerim soğukla raks edecek kadar deli bir hal almıştı. Nefesim boşlukta buğulanmış biçimde halkalar çizerek benden ayrılıp boşluğa doğru yelken açıyordu. Köşeyi döndüğümde sokak köpeklerinin hırıltıları ile olduğu yerde donakalmış küçük bir çocuğa ilişti gözüm. Elime yerden bulduğum kuru bir dal parçasını aldım. Köpeklerin üstüne doğru yürüdüm. Köpekler nasıl olduysa birden başka bir tarafa doğru koşturmaya başladı. Gülümseyerek küçük çocuğa baktım. Tüm korkusuna rağmen korkuya mağlup olmamış bir yüz ifadesi belirdi suratında.

-“İyi misin çocuk?”

-“İyiyim ya ne sandın?3-5 tane itin beni korkutacağını mı sandın?”

-“Az önce yerinden kımıldayamıyordun ama?

-“Onları ısırmamak için kendimi zor tutuyordum da ondan. Hem sen ne bileceksin ki bu kılığınla itle,çakalla uğraşmayı!”

Çocuk bu sözleri söyledikten sonra koşarak yanımdan uzaklaştı. Arkasından uzun süre bakakaldım. Bu küçük adamın bu büyük sözlerinin tesiri bende büyük bir yer kapladı vakit. Sahi bu korkularını bahaneleriyle örtme çabası mıydı? Yoksa gerçek bir başkaldırı mı? Düşünceler zihnimde el ele tutuşmuş halay çekiyordu. Bu halay bazen hızlı bir hal alıyordu. Bazen de halayı bitirecek kadar yavaş bir tempo ile devam ediyordu. Ama bitmiyordu şimdi.

Aklıma geceyi terk ettiğimdeki vedam geldi. Sonra bu küçük çocuğun tüm korkusuna rağmen kendini ezdirmemek adına korkmuyordum deyişleri. Veda ettiğim şeylerin uğruna o şeylere haklı bir savunma getirmek beni ben yapar mıydı? Benim terk ettiğim gecenin içinde; gereksiz bir şatafat vardı. Sahte bir yüz vardı. O yüz devamlı olarak popülist bir söylemle hayatımı rehin almıştı. Bense artık buna dur demiştim. Yaşadığım sahteliğe bir kılıf bulmadan onu terk edip yuvama dönüyordum. En azından şu küçük çocuk kadar gururum kalmamıştı.

 

Şimdi inceden bir kar başlamıştı. Elimde tuttuğum kahve paketini masanın üzerine koydum. Şimdilik onun hatrı biraz bekleyebilirdi. Pencerenin kenarına yaklaştım. Zifiri karanlıkta deri değiştiren yılanların şehirde ne işi olduğuna pek kafa yormadan onların bu değişimlerini izlemeye koyuldum.

 
Toplam blog
: 11
: 137
Kayıt tarihi
: 07.03.19
 
 

1992 yılında İzmir'de doğdum. İstanbul'da öğretmen olarak yaşamımı sürdürmekteyim.  ..