Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Aralık '10

 
Kategori
Futbol
 

Vedalar hüzünlü olur!

Vedalar hüzünlü olur!
 

hurriyet.com.tr


Bu akşam bir veda maçında yaşanabileceğinden çok daha fazla hüzün vardı. Bu maçın Ali Sami Yen Stadındaki son lig maçı olması, bu son maçta yenilmiş olmak... Hepsi bir yana, asıl hüzün veren, belki de Galatasaray'ın bugüne kadar yaşamadığı ölçüde çaresizliğiydi. Hüzün ve acı...

Geçen hafta Kasımpaşa maçından sonra başlık atmıştık: "Galatasaray düzlükte değil, Kasımpaşalı yanıltmasın!" diye. Yazıya da "Maçın 3-0 bitmiş olmasına aldırmıyorum o kadar. Kasımpaşa, pek Kasımpaşalı gibi değildi bu akşam." diye başlamıştık. Korktuğumuz başımıza çabuk geldi.

Gençlerbirliği maça fırtına gibi başladı. Maçlarda genelde başlangıç vuruşuyla ilk toplar geriye doğru, sonra da ileriye doğru uzun top olarak gönderilirdi. Gençlerbirliği ise çok adamla Galatasaray kalesine doğru pas ve pres yaparak yüklendi ve 36. saniyede atılan golle maç adeta 1-0 başladı.

Golden sonra 15 dakika kadar burnundan solurcasına "saldırmaya çalışan" bilinçsiz bir Galatasaray vardı. O kadar..

Galatasaray'da haftalardır değişen hiç bir şey yok: Oyunu rakip alana taşıyan ancak gol pozisyonu yaratamayan "dişleri olmayan aslan" görüntüsü.

Maç boyunca cezaalanı içinde Galatasaray'ın hiçbir etkinliği yoktu. Aslında bu haftalardır böyle. Galatasaray'ın hava toplarına hakim (bu "uzun" demek değil) ve hızlı bir santrafora çok ihtiyacı var. Mehmet Batdal'dan hala umudu olanlara şaşıyorum, inanamıyorum. Avrupa hedefleri olması gereken Galatasaray'ın golcüsüne bak! Bu ağır çekim adam en fazla Bank Asya Birinci Ligde oynar.

Ufuk'un ilk golde büyük hatası vardı. Daha ısınamadan kaygan zemin ve havanın da etkisiyle elinin altından kaçırdı topu. Hemen 3 dakika sonra harika bir top çıkardı ama neye yarar. Bu adamı ilk günden bu yana destekleyen bir teknik adam, bir yönetici çıkmadı. Ufuk'u önceki iki kalecinin başarısızlığından sonra oluşan "Galatasaray kalecisi olabilme baskısı" bitiriyor.

İkinci gol ise Neill'ın hatasıydı. O tecrübede bir adamın orada tek başına durup "açık ara" ofsaytı bozması hiç yakışmadı.

Bu maçta da Aydın'ı beğendim. Kaleye giden tek adamdı, yalnız kaldı. Barış ve Cana gayretliydi. Çağlar ise mutlaka kadroda tutulmalı..

Ben Galatasaraylı futbolcuların ruhsuz oynadığına katılmıyorum, ellerinden geleni yapıyorlar.

Sorun şu: Galatasaray'ın gücü yok... Sezon başlamadan yazdık; bu transferlerin çoğu Galatasaray'da oynayamaz diye, bol bol hakaret duyduk. Biz genelde transferleri severiz, hepsinin Pele olduğuna inanırız.

Galatasaray komada, maçın yorumunu yapsak ne olur.

Demem o ki; sözün bittiği noktadayız...

Bazı yorumcular ve taraftarlar "Galatasaray bu seneyi bırakmalı, seneye bakmalı" diyorlar. Emin misiniz?!

Siz hala Galatasaray'ın liderle arasındaki puan farkını mı konuşuyorsunuz? Galatasaray'ın düşme hattındaki takımlarla arasındaki puan farkını konuşmanın zamanı gelmedi mi?

 
Toplam blog
: 293
: 1063
Kayıt tarihi
: 07.11.08
 
 

Sporun bir kavgadan çok; ahlak, mücadele, eğitim, zeka ve dürüstlük olduğuna inanıyorum. Doğaya, ..