Atatürk hangi takımı tutuyordu? (1)

Atatürk'ün hangi takımı tuttuğu konusunda yıllardır yapılan tartışmaları izleriz. Bazıları neredeyse Atatürk'le birebir maç muhabbeti yapmışcasına hararetli ve emin konuşurlar. O'nun yaptığı bir ziyaret veya olayın kıyısından köşesinden de olsa bir sözünden yola çıkarak kesin hükümlerini verirler. Sanki Atatürk o takımı tutuyor olsa diğer takımların olmasının bir anlamı yokmuş gibi.

Bu konuları bir de kaynaklara dayanarak inceleyelim istedik. Atatürk'ün on iki yıl boyunca bilfiil yanı başında en sevdiği yardımcılarından biri olmuş, dil ve tarih çalışmalarında aktif görevlerde bulunmuş, tüm yurt gezilerinde, tatbikatlarda, manevralarda ona eşlik etmiş, Çankaya Köşkü Kütüphanecisi Nuri Ulusu hatıralarında bu konudan şöyle bahsediyor:

"Atatürk'ün hangi futbol takımını tuttuğu hep merak edilmiştir. Belki biz öldükten sonra da hep tartışılacaktır. Neden? Çünkü futbol çok popüler bir spor. Her kulüp yönetimi taraftarlarına şirin gözükmek için "Atatük bizim takımı tutardı" diyerek, O'nun o büyük adı ile prim yapmak istemektedirler. Atatürk'ün ağzından Fenerbahçe, Beşiktaş veya Galatasaray'dan herhangi biri hakkında "ben şu takımı tutarım" diye tek bir kelime duymadım. Duydum diyenler, onun bu kulüplere yaptığı bazı ziyaretlerinden, bazı taltiflerinden ve de bazı nakdi yardımlarından esinlenerek kendi kulüplerini tuttuğunu konuşmuşlar ve kamuoyuna açıklamışlardır.

Şayet Atatürk bu takımları tutmuş olsaydı, neden sağken açıklamadılar da, öldükten sonra "bizim kulübü tutuyor" diye açıklamalar yapıyorlar? Bunları söyleyen ve açıklayanlar külliyen yanlış beyanda bulunmaktadırlar. On iki yıl gece gündüz hep yakınında olacağım ve ben duymayacağım, bu mümkün mü?

Atatürk futbolu hiç sevmediğinden seyretmeyi de hiç sevmez ve kesinlikle maçlara gitmezdi. Hatta birkaç kere ben çok koyu bir Beşiktaşlı olduğum için, Beşiktaş'ın çok önemli maçına gitmeyi teklif ettiğimde "Sen git Beşiktaş'ını seyret" diyerek beni yollamıştı. Futbolun yanında sevmediği bir spor da bokstu. İlgilendiğini hiç görmedim. Ne seyreder ne de sorardı.

Hatta çok önemli "derbi" denilen maçların neticelerini dahi merak edip sormazdı. Sadece milli maçlarla çok ilgilenir, galip gelirsek sevinir, yenildiğimiz zaman da üzüntülerini belli ederdi. Gazete okurken de maç ve futbolla ilgili yazıları hiç okumaz ve hiç ilgilenmezdi. Hatta yakın dostları zaman zaman sofrada veya başka bir yerde maç sohbetine başladığı zamanda müdahale eder ve maç mevzuunu derhal kapattırırdı.

İstanbul, İzmir, Ankara veya başka illere seyahat ettikleri zaman spor kulüplerine ziyarete gider, defterlerine hatıra yazılar yazar, kahvesini içer, sohbetlerini yapar ve sonra da ayrılırdık. Zaman zaman da bu kulüplere saha ve tesisleri veya başarılı sporcularını taltif etmek için nakdi yardımda da bulunurdu.

Fenerbahçe Kulübü'ne, Galatasaray Lisesi ve Galatasaray Kulübü'ne, Beşiktaş'ın Akaretler'deki Kulübü'ne, İzmir'de Göztepe, Altay ve Karşıyaka'ya, İstanbul'da Moda Deniz Kulübü'ne, Ankara'da Gençlerbirliği'ne, Adana'da, Mersin'de, Trabzon'da ve diğer şehir ziyaretlerinde o ilin spor kulüplerine de ziyaret anlamında mutlaka giderdik. Bu seyahatlerin ve kulüp ziyaretlerinin hemen hemen hepsinde ben de bulundum. Her gittiğimiz kulüpte futbolla ilgili pek soru sormazdı. Sadece adını bildiği bir kaç milli takım futbolcusunu sorardı, bilgi alırdı veya kendisi oradaysa onlarla sohbet ederdi, şakalaşırdı ve de iltifatlarda bulunurdu, o kadar.

Bence bu kulüpler ahlaklı, zeki, çevik genç futbolcular yetiştirmek için birbirleriyle yarışmalıdır. Atatürk bizim takımı tutardı gibi aslı astarı olmayan beyanlarla insanları asla yanlış bilgilendirmemelidir."

.............

Atatürk'ü bir kulübün taraftarı yapmaktansa, O'nu "sporun taraftarı" olarak anlamanın çok daha isabetli olduğu düşüncesindeyim.

Devam edecek...