Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Mart '17

 
Kategori
Felsefe
 

Xin Zhai

Xin Zhai
 

Son Samuray filminden talim sahnesi


İlk bakışta bir anlamı yokmuş gibi görünen harflerin dizilerek Çince’de oluşturdukları bu söz evrensel bilgeliğin bizlerini kapıyı açmaktadır.

Kadim Çin bilgeliği Taoizm’de geçen bu sözcük, Japon Zen sanatında ise Mushin yani HİÇ DÜŞÜNCE olarak geçmektedir.

Yin Yang sembolü ile anlatıldığı gibi hayatta her şey iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin diye biz insanlar tarafından algılıyoruz. Hayat, yani var oluşun kendisi, NÖTR’ dür; ancak nötr var oluşu bu şekilde algılayan öğrenilmiş kalıplarla düşünen insan zihninden başkası değildir. Hayatta her şey sadece olur.

Ancak Yin Yang sembolünün ifade ettiği gibi bu varoluş anot-katot diye tabir edeceğimiz zıtlıkların dansından ve ahenginden dolayı meydana gelir. Bu zıtlıklara anot-katot dememin sebebi iyi-kötü vs gibi sıfatlarla tanımlama yaparak nötr var oluşu etiketlemekten kaçınmamdır.

Beşer varlıklarız ve hayat oyununda hadiselerle sınanırız. Bu hadiseleri yine duygularımızla anlamlandırarak iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, haklı-haksız, faydalı-faydasız diye yorumlar, etiketleriz. Hatta, bu yorumları kafamıza takar, hayatı kendimize ve başkalarına zehir edebiliriz.

Karşımıza çıkan bir olaya genel olarak tepki vermeyi seçer hayatın rüzgarı ile rasgele yaşayan insan. Bu şekilde yaşayan insan özgür iradesini kullanamaz. Hayata karşılık vermek yerine tepki verir. Vereceği karşılık ise hadiselerin kendisinde yarattığı güçlü duyguları tatmin etmek ve ya telafi etmek amacıyla yapılır. Yani, insanlar egosunun etkisiyle hareket eder.

Karşımıza çıkan olaylara iyi-kötü, doğru-yanlış, güzel-çirkin, haklı-haksız, faydalı-faydasız şeklinde yorum katarak yaklaştığımız zaman olayları kendi kısıtlı zihin haritamıza hapsederiz.

Hayat insandan daha büyük olduğuna göre ve insanın tek başına her tür ihtimali göremeyeceğine göre, o zaman kendi kısıtlı kabımız kadar algılarız bu fani ve değişken dünyayı ve varoluşu.

Bu tür bir yaklaşım ise bizi hareket eden yaşam sarkacının tek bir kutbunda çapalar ve esnekliğimizi elimizden alır.

Düşünün bir kere; hiç bir olaya veya kişiye karşı hiçbir etiketleyici, yargılayıcı, yorumlayıcı, suçlayıcı fikriniz olmasaydı. Dünya nasıl olurdu?

Fikirsiz ve ya düşünme melekesi eksik olmaktan bahsetmiyorum. Hayatı etiketlemeden olduğu gibi algılayabilecek güçlü bir zihnin ürünü olan olanı olduğu gibi kabul ederek yargılamayan bir zihinden bahsediyorum.

Son Samuray filmini hatırlarsınız. O filmde Tom Cruise samuraylık eğitimi alırken talim sırasında hep kıtlık düşüncesiyle ve zihni belli ihtimallerin çözümlerine takılı kalarak karşısındaki çok deneyimli samuray ile mücadele ediyordu. Bu şekilde kendini kısıtlayarak hep yeniliyordu. Ancak bir noktada kendini düşüncelerinden bırakarak, hiç bir şey düşünmediği bir hale geçtiğinde rakibi ile denk mücadele etmiş ve berabere kalabilmişti. Çünkü o zaman rakibi ile arasındaki en büyük engel olan kendisini kaldırmıştı aradan.

Egomuzun hakimiyetinde olayları ve fikirleri yorumlayan, yargılayan zihnimiz bizleri bildiğimiz kısıtlı şartlar altında hareket etmeye zorlar. Korkularımız, endişelerimiz ve kaygılarımızın ışığında bildiğimiz gibi hareket etmeye zorlar.

Bilinmezlik ve belirsizlik altında farklı hareket ederek zorluklar karşısında dik durabilmek ve başarıyla ayağa kalabilmek, ancak ve ancak farklı ve yenilikçi düşünerek olabilir.

HİÇ DÜŞÜNCE hali hiçbir şeyi yargılamayan, her şeye açık bir haldir.

Bruce  Lee’den bir anekdot ile anlatmak istiyorum.

Bir dövüş sanatları ustası, Bruce Lee’den dövüş sanatlarıyla ilgili bildiği her şeyi kendisine öğretmesini ister. Bruce Lee iki fincan alıp ikisini de ağzına kadar doldurur.

“Bu fincan” der “dövüş sanatlarıyla ilgili senin bildiklerini temsil ediyor.” Ve devam eder “diğeri de benim bildiklerimi. Fincanını benim bildiklerimle doldurmak istersen önce kendi bildiklerini boşaltman gerekir.”

Boş zihin hali bildiklerini bir kenara bırakıp yeniliklere açık olmaktır. Bu tür bir zihin hali ile hareket edebilen insan, her türlü durum ile uyumlanarak zorlukların üstesinden gelebilir.

Evrensel enerji veya Tao ile uyumlanmak için kendi kabını boşaltmak demektir bu. Kendi kabını boşaltan insan ise kendi egosunun sınırlamalarını aşmış ve egosunu terbiye etmiş insandır ki, bu durumda HİÇ DÜŞÜNCE hali herkese nasip olmaz. Yoga, nefes çalışması gibi tekniklerle kısa süreliğine bu hale varmak mümkün olsa bile uzun süre sürdürebilmek yılların birikimi ile elde edilen bir hayat bilgeliği gerektirir.

"Su gibi akmak" diye bir tabir vardır Taoizm’de. Taocu bilgeler su metaforunu kullanarak su gibi doğal olarak hayatla uyumlanmaya çalışır onun için de nefslerini, egolarını terbiye ederlerdi.

Xin Zhai ya da Mushin veyahut HİÇ DÜŞÜNCE. Öğrenilmiş düşünce kalıpları ve kısıtlayıcı inançlar ile doldurulmuş zihin kalıbımızı boşaltarak, hakikati olduğu gibi kabul edebilecek bir zihin haline varmamızı hepimize nasip olur inşallah.

Yargılama, suçlama, eleştirme, kınama, etiketleme, yorumlama, kıyaslama olmayınca Dünya o zaman cennet olur. Çünkü, o zaman herkes kendine özgü farklılıklarıyla kendisi gibi olabilir. O zaman farklılıklar bir tehdit olmaktan çıkar, bizlere sonsuz öğrenim fırsatı veren zenginliklere dönüşürler.

Sevgiler,

Kenan

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..