Ya Didem'e, ya Volkan'a..

Verin üç yaşındaki Didem'e, Ebru'ya, Okan'a, Volkan'a ülke'nin yönetimini ellerine, inanın ülke sorunlarını daha iyi çözerler..

Ülke'nin sorunlarını sözümona çözmeye çalışan bugünün tüm siyasileri, tiyatral nitelikli tavırlarla sorunları çözüyor gözükmekten başka somut bir verilerin olduğunu söyleyebilen var mı?

Ülke'nin sosyal ve ekonomik dengesizliğin sebebi 1946 yılında başlayan IMF'ye bağımlı yaşamımızın yansımaları olduğunu gözardı ederek adeta "kapalı devre" ekonomi'ye bağlamak yanlış olur..

Demokrasi ile yönetmek ve yönetilmek elbette piyasa ekonomisi koşullarının desteği ile mümkündür..

Zira ekonominin işlevi sürecinde kredili çalışma, ekonominin doğası gereği olduğunu da unutmamak gerekir..

Ama, alınan kredilerin doğru yerde kullanılmaması durumunda ekonomiyi çıkmaza sokar..

Tıpkı bugün ülkenin yaşamış olduğu durum gibi..

Cumhuriyet'in çok partili sisteme geçişinden sonra gelmiş geçmiş hükümetlerin IMF'den almış oldukları kredileri üretime dayalı yerlerde kullanmış olsalardı, bugün sadece faizleri ödemek için tekrar-tekrar borç alma gereksinimi doğmazdı..

IMF'den alınan krediler'in 1980 yılına kadar -amiyane tabiriyle- hovardaca kullanılması ve '84 yılından sonra, Washington'un bire-bir kendi ürünü olan "pkk terör örgütü" savunması için kullanılan askeri harcamalarımızdan doğan borçlar olduğu göz ardı edilmemesi gerekir..

Ekonomi çıkmazını çözüyor görünmek yerine, ülke yönetimini Didem'e, Okan'a vermek daha doğru değil midir?