Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ağustos '06

 
Kategori
Dil Eğitimi
 

Yabancı dil mi? yoksa dil emperyalizmi mi?

Merhaba, Oktay Sinanoğlu bir kitabında, Roma döneminde var olmuş "KELTLER" hakkında bir gerçeği ortaya koymuştu. National G. dergisi de geçen ayki sayısında Keltlerin Torunları'ından bahsetmişti. Dergiyi okuyup, belgeseli de seyredince Oktay Sinanoğlu'na bir kez daha hak verdim. Burada bir kez daha tekrar etmek istiyorum.

Roma döneminde, imparatorluk hızla genişlemekte, bir tek Asteriksin Galyası gibi, Keltleri dizginleyememişlerdi. Senatoda senatörler birbirinden değişik askeri fikirler sürerlerken, yaşlı bir senatör söz almış ve "Değerli senato üyeleri, Keltleri dizginlemek için önce, dillerine saldıralım. Latinceyi öğrenmek zorunda hissetsinler kendilerini. İçlerine ajan gönderelim ve Latincenin dünya dili olduğunu, her keltin bu dili öğrenmesi gerektiğini ve öğrenmeyenlerin çok büyük kayıpta olacaklarını fikrini aşılayalım onlara. Keltceyi ikinci dil haline getirip Latinceyi ön plana çıkaralım."

İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, Japonca, Rusca vs... ihtiyacımız olan her dili öğrenmek tabiki çok güzel. Ancak bu öğrendiğimiz dilleri kendi dilimiz yerine koymak bir o kadarda tehlikeli. Şimdi diyebilirsiniz, kim yapıyor bunu. Eğer farkettiyseniz zaten günlük kullanmış Türkçede bir çok yabancı kelime Türkçesinin yerini almıştır. Gençlerimiz, bunu çok uyguluyor. Hatta okula giden çocuklarımız toplu bir yerde kendi aralırnda okulda öğrenmiş oldukları dille konuşuyorlar. Bunu tabi öğrenmiş oldukları dili geliştiriyoruz amacıyla yapıyorlar diyebiliriz ama maalesef onlar etraflarına bunu hava atma farklılığını gösterme güdüsüyle yapıyorlar. Yani İngilizce Almanca konuşmak "in"! Türkçe konuşmak "out"!.

Hiçbir zaman yabancı dil, ana dilin yerini almamalı. Almaması içinde dil dersleri haricindeki derslerin Tükçe verilmesi gerekir.

Bu yabancı dil konuşma merakı, ihtiyacın haricinde bir nevi alçaklık kompleksi ile de alakalı sanıyorum. Gençliği öyle bir hale getirdilerki, gençlerimiz bir ingilizin, bir almanın başka bir deyişle bir avrupalının yanında kendini ikinci sınıf olarak görüyor. Enteresandır,bir rusun, bir japonun, bir azerinin, bir arabın yanında ise böyle bir kompleks yok. Bunu nerden mi biliyorum? Bugüne kadar toplam 832 kişiyle konuşmuşum 3 yılda. İşin başka enterasan bir yanı, bende de var bu huy. Bir Amerikalı, bir ingiliz, bir almanla konuşurken daha çok ikinci sınıf vatandaş gibi değilde, ama yinede farklı yaklaşıyorum. Yaklaşmamam gerek ama yaklaşıyorum. Yani bir turistle konuşurken veya işle ilgili olarak, baştan onun milliyetiyle ilgili olarak önyargılı yaklaşıyorum.

Kişisel bir inceleme halini alıcak bu yazı ama, Almanya'da çalışmış olduğumuz firmanın yetkilisi tatil için Mısır'a gidiyordu. Dikkatli olun dedim. Bomba patlayınca da, arayıp hemen nasıl olduklarını sordum... Öte yandan Lübnan'daki yetkili arkadaşıda 3 günde bir hala arar bir ihtiyaçları var mı diye sorarım, topu topu iki kez çalışmışızdır ama yinede sorarım.

Sonuç olarak konuyu fazla dağılmadan toplamak gerekirse, dilimize, kültürümüze, Japonlar gibi (diyeceğim ama onlarında gençliğinde sapmalar var ) sahip çıkmalıyız. Çünkü gerek palystation oyunu aldığımda, gerek başka bir elektronik eşya aldığımda kullanma kılavuzlarında Türkçeyi'de görmek istiyorum. Bazı firmalar, Afrika dillerini bile koymuşlar ama kullanım kılavuzunda Türkçe yok. Türkler nasıl olsa ingilizceden, almancadan çözerler işi diye Türkçeyi koymuyorlarmı dır nedir? Bu çok üzücü geliyor bana.

Bu arada kim kimin sömürgesi haline geliyorsa, o ülkenin dilinin dünya dili olarak algılarmış. Cezayirlilerin Fransızca'yı dünyada en çok kullanılan dil olduğunu sanması gibi, bizde ingilizceyi mi öyle sanıyoruz acaba?

 
Toplam blog
: 116
: 735
Kayıt tarihi
: 27.07.06
 
 

1994 Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. İktisat bölümü mezunuyum. Aynı üniversitede Genel İktisat Polit..