Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Temmuz '10

 
Kategori
Deneme
 

Yağmur

Yağmur
 

Yağmur, İstiklal’in sokaklarını bir önceki geceden kalan pisliklerden temizlemeye çalışırcasına yağarken, koşa koşa içeriye giren genç, yağmurdan korumak için montunun içinde sakladığı kitabı ile birlikte boş bulduğu ilk masaya oturdu. Yağmurdan sırılsıklam olan kıyafetlerinden önce montunun içinden çıkardığı kitabının ıslanıp ıslanmadığını kontrol ettiğini gördüğümde bu sahnenin bana hiçte yabancı gelmediğini anımsayıp gülümsedim.

Hayatımdaki en önemli varlıklarımdan olan kitaplarımı düşünüp içimi kaplayan mutluluk duygusu ile kahvemi yudumlamaya devam ettim. Yağmurdan özenle korunan kitap, masanın üzerinde tekrardan sayfaları arasında kendini kaybedecek olan sahibinin ellerine alınmayı beklerken gencin üzerinden akan sularla, oturduğu sandalyenin çevresinde küçük bir su birikintisi çoktan oluşmaya başlamıştı. Garcia Lorca’nın Kanlı Düğün’ünün satırları arasında dolaşırken, gözüm artık kurumaya yüz tutmuş montunu sandalyeye asmış olan gence takıldı yeniden. Elleri arasında okşanan ve sayfaları yeni bir gelinin duvağının açılması gibi narince çevrilen kitap, Ütopya idi. Raphael’in ağzından Ütopya’yı dinleyen Morus’un dikkatinin, hikayeyi okuyan bu genç adamda olmadığını farkedince elimdeki kitabı bırakıp onu izlemeye başladığım. Onu izlemeye başladıktan sonra, dikkatini Raphael’in sözleri yerine kapıya verdiğini farketmem uzun sürmedi.

Kapının kiriş ile birleştiği noktaya takılmış olan zil, kapının her açılışında çıngırdarken, çıkan sesin bu genç adamın tüm dikkatini dağıttığını ve gözlerini kapıya dikmesine sebep olduğunu gördüğümde; onun da, kapıdan içeriye girdiğinde vücudundaki tüm ıslaklığı unutturacak olan bir kişiyi beklediğini anladım. Kapıdaki zilin çıkardığı her seste ütopyadan uyanıp kapıya odaklanan zihninde, önce kapıdan giren umut beliriyordu. Umudun ardında beliren fiziksel varlık ise umutsuzluğu derinleştirmekten başka bir görevi olmayan bulanık bir imgeydi sadece onun zihninde. O gün tam oniki kez açıldı kapı, oniki kez bölündü Raphael’in ütopyası, oniki umut girdi içeriye ardında taşıdığı oniki umutsuzlukla. Beklenen, kapıdan giren umudun ardında sürüklemediği kimdi, ne zamandır bekleniyordu bilmiyorum. İçimden geçen tek şey, beklenenin Lorca’nın gelini gibi “karanlık bir ırmağı azıcık bir su”ya tercih etmeyecek birisi olmasıydı. 300310
 
Toplam blog
: 17
: 724
Kayıt tarihi
: 16.04.07
 
 

Gazi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü 2005 mezunuyum. Şu anda Isparta'da yaşamaktayım..