Yakıştı mı?

Futbolun nerede doğduğunu tam olarak anlatan bir tek veri yoktur ancak

Futbolun tüm dünya da kabul edilen bir tanımı vardır;

“Seyir zevki ve heyecanı veren görsel bir şölen ve oyundur.”

Bir tiyatro bir film gösterisi gibi bizim için insanlık için “temaşa sanatı”

Kabullenin artık savaş değil görsel bir şölen.

Bugün duyduğum ve okuduğum iki habere son derece üzüldüm.

…

Maçtan çıkan Fenerbahçe taraftarları,

Galatasaraylı bir iş adamına ait bir işyerini ateşe vermişler,

Can kaybının olmaması sevindirici ama olacak iş değil.

Bu takımın tarihinde çok takıma nasip olmayacak ölçülerde büyük başarılar var,

Futbol da yenmek de var yenilmekte, en az hata yapan en şanslı olan kazanır

Aslında bu da ölçü değil zira

Hiç hata yapmadığımız rakipten çok daha iyi futbol oynadığımız

Her dakika her pozisyonda ezdiğimiz çok maçı kaybettik biz.

Dün akşam da teknik ve taktik açısından tutun,

Oyuncu seçimine takıma kazanma azmi ve ekip ruhunun verilmemesine

Kadar çok sayıda yanlış yaptık ve kaybettik…

Bu ne ilk ne de son olacak. Futbol da böyle bir şey zaten…

Fenerbahçe taraftarının en önemli özelliği;

“Bükemediği bileği kırması yakması değil öpmesidir”

Dün çıktık yenmek isterdik ama yenemedik üzüldük, yazık bize dedik,

Ve yazdık rakibimizi de dostlarımız da kutladık.

Ne oldu el öpmekle ağız kirlenmez der atalarımız kötü mü yaptık?

…

Gökhan Gönül bu takımda büyük özveri ve ruhla oynayan ender oyunculardan biridir.

Futbol oynayanlar bilir, yaşamı boyunca gerek Milli Takımda gerekse liglerdeki oynadığı

Takımlar da birçok teknik adamla tanışırlar kaynaşırlar.

Dünyanın en büyük futbolcularının sporcularının başında da bir teknik adam mutlaka vardır. Oyuncunun kalitesi bu insanlarla uyum içerisinde olması ve ekibe emeğe ve formaya olan saygısıyla değerlendirilir.

Bildiğim kadarıyla Fatih Terim Gökhan’ı ilk kez Milli Takıma alan teknik adamdır. Başarısında Fenerbahçe’ye gelişinde onun büyük payı olduğunu biliyorum.

Kaldı ki demin yukarıda bahsettiğim iş ahlakı da sadece Gökhan’ın değil tüm sporcuların teknik adamlara saygı duymasını gerektirir.

Fatih Terim’le kucaklaşmış, ne yapsaydı gidip yumruklasaydı “kahraman mı” ilan edecektiniz ki kucaklaştığı için “hain” ilan ediyorsunuz.

Ben de defalarca birlikte çalıştığımız teknik adamla kucaklaştım hatta omuzuna

Yaslanıp ağladım, saygımdan dolayı o kadar…

Onun Fenerbahçeli olduğundan hiç kimsenin kuşku duymaması gerekir, gösterdiği performans ve özveriye dikkatlice bakın Fenerbahçe tarihinde çok az kişi de görülen bir özelliktir. Zaten kökten Fenerbahçeli ruhuna sahip olanları bir bir elimizden kaçırıyoruz, yapmayın kaçmak zorunda bırakmayın ne olur. Zaten teknik adamımız birçok futbolcumuzu doğduğuna pişman etti.

Yazık değil mi bu muhteşem ve güzide kulübe?

Kazım Kazım gibi “yemek yediği tabağa pisleyen” bir adam geçti bu takımdan sakın unutmayın…

Üzüntüm tavan yapmışken başıma ağrılar çökmüşken açtım televizyonları inanamadım.

Başta bizim gazetemizin ve tüm gazetelerin spor sayfalarını çevirdim, şok oldum.

Hem Fenerbahçe sitelerinde hem de gazetelerin haber yorumlarında inanılmaz ağır bir şekilde

Gökhan Gönül’e saldırıldığını gördüm ve dikkatle okudum.

Bana göre bu iki duruma sebep olanlar kesinlikle Fenerbahçe taraftarı falan değildir,

İnsan olduğunu iddia eden azıcık vicdan sahibi olanlar bunları yapamaz…

Beğenirsiniz beğenmezsiniz ama ne ailesine ne kendisine sövemezsiniz hakaret edemez

Hatta anlayın artık asla tehdit edemezsiniz.

Ezeli rakibinizdir ama bu hiç kimsenin malına canına zarar verme hakkını size vermez…

Hiç kimse, hatta siz bile kimsenin kölesi değildir, değilsiniz.

Şimdi ben size soruyorum yukarıda yazdıklarım yazmak zorunda kaldıklarım;

Öncelikle FENERBAHÇE ruhuna

Sonra da birçok ülkenin gıpta ile baktığı,

Fenerbahçe taraftarlığına

“YAKIŞTI MI?”

…

İyi haftalar…

Erdoğan Özgenç