Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Temmuz '10

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yalnız Sen

Yalnız Sen
 

Yalnız Sen


Evren birilerinden onay almaya çalışan insanlarla dolu. Kendi öz varlığını, kendi olmayı reddeden, sırf birilerinden onay almak için hareket eden, sırf onaylanırsam güvende olurum stratejisi ile oyalanan insanlarla.

Kim bu insanlar, neredeler diye soracaksınız belki. Cevap her yerde, belki de içinizde saklı.

Doğduğumuz andan itibaren bize güvende olmamız için başkalarının istediği formatta yaşamamız gerektiği öğretildi.

“Oğlum düzgün otur.”

“Kızım anneni seviyor musun o zaman yemeğini ye.”

“Komşu teyzene hoş geldin de.”

“Çok ayıp, hadi hanım kızım git eteğini topla.”

“Erkek gibi davran ağlama bakayım, erkekler ağlamaz”, vs. vs.

Hayatı kodladılar bize eskilerimiz. İyi ve kötü kavramını öğrettiler, yani keskin uçları. “Ya iyi vardır ya da kötü.” Şartlandırdılar.

Sonra bizim iyi dediğimiz şeyler... Onlarca yıldır atalarımız karar vermiş, biz de sorgulamadan inandık.

“Öyleyse doğru olan başkalarının dediğidir ve sen onları iyi olarak benimseyip uygulamak zorundasın” öğretisine inandık.

Atalarımız kötü kavramının da ne olduğuna karar verdiler.

“Onları da öğren ve hayatında asla uygulama. Uygularsan sevilmez, onaylanmazsın.” dediler.

Buradan da anlaşıldığı üzere onaylanmamız şart. Ayrıca kendi fikrimizle kendi istediğimizi yapmaktan da uzak durmalıyız yani. Ne yaman bir çelişki, değil mi?

Peki o zaman yüce Allah niye bu kadar uğraşıp dünya üzerindeki herkese ayrı bir ruh üfledi, ayrı bir şekil ve hamur verdi? Merak ediyorum da, hepimizi aynı biçimde yaratmayı düşünemedi mi? Daha kolay olan yolu acaba niye seçmedi?

Niye herkes birilerini kendi gibi yapmak için, kendine benzetmek için bu kadar uğraşıyor? Niye herkes kendini en mükemmel görüyor da, diğerini beğenmiyor.

Bu günlerde herkes doğaya uyumlu yaşama çalışmaları üzerinde duruyor. Organik tarım, organik yaşam, vs., vs.. Peki ya organik düşünce nerede?

Doğayı incelersek ve önce doğal olanı öğrenmeye çalışırsak ne oluyor biliyor musunuz? Bakın kurt kuzuya yaranmaya ya da kuzu kurttan onay almaya çalışmıyor. Penguen yılan olmaya, yılan da penguen gibi davranmaya çalışmıyor.

Olduğu gibi her halleriyle evrene yararlılar ve her halleriyle mutlular. Kendi yaşam yollarında ilerliyorlar. Kendi doğal süreçlerini direnmeden yaşıyorlar.

Türkiye’de çocuklara olması gerekenden çok erken dönemde tuvalet eğitimi vermeye çalışıyoruz mesela.

Ama sonuç nedir?

Bilinçaltında yaratılmış kocaman bir travma. Milyarlarca örnek sıralamak mümkün bu konu üzerine.

Yaradan insanoğlunu dünyaya getirirken ondan tek istediği şuydu:

Sadece sen ve ben tam ve bütün bir birey olmaya yeterliyiz. Yaradan bunu söylerken biz niye başkaları gibi olmak zorundayız o zaman?

Bir de başka bir hassas konu; Yaradan’ın bizden istediği şey:

Gelişim, gelişmek, yenilenmek yani tekamül.

Kelime ne?

“Gelişim”

Bu kelimenin içinden hiç gerilemek ya da sadece bizden öncekilerin yaptıklarının aynısı yapıp onay almak zorunda olmak çıkabilir mi sizce?

Herkesin kendine özel bir ruhu varsa, herkesin kendine özel bir gelişim süreci vardır. Herkesin kendine özel yaşaması gereken deneyimler vardır.

Bizim toplumumuzda birçok insanın içinde ukte kalmış meslekler vardır mesela. Doğru diye adlandırılmış meslekleri seçmiş fakat mutsuz olan pırıl pırıl gençler vardır. Sırf toplumun istediği veya aileye uygun kişilerle evlenmek zorunda kalan ve sonunda mutsuz olan, çoluk çocuğa karıştı diye bu sefer çocuğundan onay almak adına kıpırdayamayan bir dolu insan vardır.

“Topluma uymam, onay alamam” diye istediği elbiseyi veya istediği saç modelini hayal bile edemeyen bir dolu hüzünlü göz vardır.

Vakit ayırıp da hiç düşündünüz mü bizi hayata yoğun şekilde bağlayan nedir diye?

Yaptıklarımız mı, yapamadıklarımız mı acaba?

Tabii ki yapamadıklarımız; diğer tabiriyle hedef ve hayallerimiz.

Her yeni güne olmuş olanla değil, olmasını istediğimizle uyanıyoruz.

Yaşlı insanlara dikkat edin; hep yapamadıklarına üzülürler ve onları anlatıp “Keşke” derler.

Canım babaannemi yadediyorum buradan.

Ölmeden önce bana “Ben bu cana çok eziyet ettim. Hiç istediklerimi yapmadım. Kendime bakmadım. Siz istediklerinizi yapın biran önce” demişti. Haklısın babaanneciğim.

Şimdi herkese dua ediyorum. Onay alma isteği duymadan sadece kendileri olmalarına veya kendi istediklerini ivedilikle gerçekleştirmeleri için.

 
Toplam blog
: 10
: 1185
Kayıt tarihi
: 29.07.10
 
 

1977 yılında Edirne'de doğmuştur. Üniversite eğitimini tamamladıktan sonra, kişisel gelişim üzerine ..