Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Şubat '11

 
Kategori
Güncel
 

Yamuk Prenses ve yedi düvel

Yamuk Prenses ve yedi düvel
 

Tatlı dilli biri sırıtmaya görsün! Hemen inanıyoruz!... Sonrada kazık anestezi altında bize giriyor.


İşi gücü kötülük olanların en başında cadılar gelir. Tamamen hayal mahsulü oldukları söylense de çevremiz büyük bir cadı sürüsü (Sürü lafını insan için kullanmam. Ama bunlar insan olmadıkları için rahatça “sürü” ile ifade edilebilir.) tarafından sarılmış. Cadıların en meşhuru Pamuk Prensesin kötü kalpli cadısıdır. Hikayede; güzellik konusundaki en büyük rakibinden kurtulmaya çalışan cadı, Pamuk Prensese zehirli elmayı yedirmek için sevimli bir ihtiyar kılığına girer. Pamuk Prenses, kendisine sırıtarak elma ikram eden yaşlı kadının ikramını hiç düşünmeden mideye indirir. Bu düşüncesizliğinin bedelini az daha canıyla ödeyecekti! 

İnsanlık tarihi; ilk yıllarından beri tatlı dilli, güler yüzlü, sırıtan birilerinin canını aldığı, başını derde soktuğu yada kaderini değiştirdiği kurbanların hikayeleri ile doludur. Bir tatlı ‘sırıtış’, karşı konulamaz bir güven ve iyi niyet ifadesidir. Size doğru sırıtan birini görünce bu hareketin kötü niyet de taşıyabileceğini -nedense- hiç düşünmeyiz. 

Gülen ve güzel bir yüzün değerini en iyi bilenlerin başında reklamcılar gelir. 80’li yılların ortalarıydı, ünlü bir süper star, -o dönem- kendisi kadar ünlü bir deterjanın reklamlarını yapıyordu. Reklam filminin çekilmesi için Trakya’nın doğal dokuya sahip çok özel noktalarından biri olan Kastro seçilmişti. Süper star, benzerlerini Güneydoğu Asya yada Amazon belgesellerinde gördüğümüz, ağaçlar dallarının suya kadar sarktığı Kastro Deresinin birkaç yüz metre içlerinde bulunan kayalık bir noktayı kendisine reklam filmi için konser sahnesine dönüştürmüştü. Şarkılar, türküler eşliğinde deterjanının reklamını yapıyordu… Buraya kadar her şey yolunda. Asıl olay, reklamda saklı! Televizyonda reklamı seyrederken, sevgili ‘dış ses’ (Fonda konuşan sunucu) aynen şöyle söylüyor!: 

- “Artık deterjanlarımız DBD’siz! LAB kullanan yeni ürünümüz tamamen zararsız!”” 

Bunu duyan vatandaşlar, hemen mutlu oluveriyorlar!… İçlerinden de ‘ne güzel artık zararsız deterjan kullanacağız…” Diyerek -kendisini Hansel ve Gratel senaryosunda bulmuş Polyanna gibi pastadan yapılmış- koltuklarında kek gibi oturuyorlardı! 

Bir Allah’ın kulu çıkıp da: “Ya! Bu LAB denilen meret kullanılana kadar üretilen deterjanlar zararlı ise bunun hesabını kim verecek?” Diye sormadı. 

Aslında LAB da zararlı bir katkı maddesi. Ama ne yapacaksın, sanayi devlerinin eski teknolojileri kakaladığı bir ülkede yaşıyoruz. Kalitesiz siyasetçiler, göreve geldiklerinde kendi paylarına düşen kurumların yönetimine de dünyadan bihaber teknokratlar otur(tul)uyor! Böyle olunca; o koltuklarda ‘iş gören’ birileri olması gerekirken ‘iş bilen’ birileri (Buna ‘işini bilen’, ‘yo bulan’, ‘yolunu bulan’ … Ya, lafı dolamaya da gerek yok: “çakallar” desem herkes anlayacak.) tercih ediliyor. Koltuklar, piyangodan seçilen ve; ‘görevin’, amirine tam biat anlamına geldiğini bilen, -düşünen-; sorgulama uzuvları hadım edilmiş birilerine teslim edilebiliyor. 

İşler öylesine çetrefilli bir hal almış ki, artık kendi cürümleri, teşkilatlarının cürümleri ile birbirine karışmış. Bal tutanın, bal kavanozuna tepe taklak düştüğü üzerine üşüşen sineklerin çokluğundan belli. 

İşte 25 yıl öncesinden aklımda kalan, süper starlı reklamlarda pis-pis sırıtan; aslında tam bir akıl sızıntısıydı! Kıt zekaların, arka planında neleri ağızlarından kaçırdığını bilmeyen, anlamayan beyinleri sayesinde bu gün; 25 yıl önce kullanımdan kalkan DBD adlı deterjan katkı maddesinin çok zehirli ve kanserojen etkilerinin olduğunu biliyoruz, bilebiliyoruz! (Ama: “Buna da şükür” demiyoruz!) 

Aradan geçen çeyrek asır, acaba bunların çocuklarında bir evrimleşmeye sebep oldu mu? Hayır! Aynı şekilde reklam filmlerini seyrettiğinizde biraz dikkatli takip ederseniz benzeri ‘pislikleri’ sırıtarak ifşa eden birilerini yakalayabilirsiniz! 

Mesela inci gibi dişlerini göstermek için koca kafasını televizyonunuzdan çıkacakmış gibi sırıtan oyuncunun: “ARTIK DİŞ MACUNLARINIZ FULORİDSİZ! YENİ ÜRÜNLERİMİZ TAMAMEN ZARARSIZ!…” Dediğini şu günlerde duyabilirsiniz… 

Yani diyor ki:
Diş macunlarında kullanılan Fulorid adlı madde zararlıdır. Ve bizim yeni ürünlerimizde yok!
Hemen gidip evdeki bütün diş macunlarını atmayı düşünüyorsanız: Boşuna yorulmayın. Çocukluktan beri her yemekten sonra hiç aksatmadan ağzınıza doldurduğunuz fulorid sizi öldürmediyse bundan sonra lavabonuzda durmasında hiçbir sakınca olmaz. 

Tanrım! Gülmek istiyorum, ağlanacak halimize! 

Hep sevi ile kalın. 

Murat SEVGİ
msevgi@mental.com.tr 

Murat SEVGİ Yaz Görselleri Galerisi:
http://www.facebook.com/album.php?aid=134790&id=679942416&l=33305e6cda 

 
Toplam blog
: 370
: 1092
Kayıt tarihi
: 10.07.08
 
 

1969 doğumlu. Tasarımcı, endüstriyel otomasyon sistemleri için yazılım geliştiriyor. Yüksek öğren..