Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ekim '11

 
Kategori
Ekonomi - Finans
 

Yanlış anlamayın “Zam” değilmiş, “Düzenleme” imiş…

Yanlış anlamayın “Zam” değilmiş, “Düzenleme” imiş…
 

Yanlış anlamayın “Zam” değilmiş, “Düzenleme” imiş…


Ben geldim yetmiş yaşına, arabam geldi 11 yaşına… E tabi her gün eskimiş ceket gibi bir tarafımız sökülüyor. Gerçi benim sözüm var (Yazılarımı takip edenler bilir) 100 yaşından önce “Öl”esim yok ya, olsun yine de bazı arızalar ortada görünüyor.


Mesela… 17 sene oldu “By-pas” ameliyatı olalı, 5 sene önce iki de stend taktırmıştım, bu sene bir daha ekledim. Doktor “Yüreğin demiryoluna döndü” diyor.


Bu arada daha da kötüsü, bir misafir geliyor, adamla sohbet edeceğiz, hadi ikide bir “Küçük suya” koştur. Bu “Küçük su” semt değil tabi, anladınız ya…


Elbette “Arabamda” da ufak tefek “Sökülmeler” başladı. Her ne kadar kulağıma “Ben seni daha on sene daha götürürüm” diye seslense de… O da “Sahibine” çekmiş galiba, uzun yaşamak istiyor!... Hani “at sahibine göre kişner” derler ya.


Fakat ben kulağıma fısıldanana bakmadım, yenilenme yoluna gitmeye başladım…


O mu olsun, şu mu olsun, peşin mi olsun, taksit mi olsun, taksiti ne kadar olsun, peşin vermesek olur mu?
 

Derken efendim, bir türlü karar veremiyordum ki…


Hükümet kapıyı açtı…


Diyeceksiniz ki “Hükümet kapıyı açtı” ne demek.


Bakın anlatayım. Ben “fotoğraf çekme” meraklısıyım. Kendi çektiğim yaklaşık 5-6 bin kare fotoğrafım var. Bir dönem de siyah-beyaz merakı başlamıştı. Çünkü; filmin yıkanmasını, tab edilmesini filan kendim yapıyordum. Hem de evin banyosunda…


Yine bir gün böyle “Fotoğraf banyosu” yapmaya giriyordum evin banyosuna. Girerken hanıma tembih ettim, “Sakın ha kapıyı açma” diye, malum banyoyu “Karanlık oda” olarak kullanıyorum ya… İşe koyuldum. Önce filmin banyosunu bitirdim. Arkasından agrandizörde karta pozlandırmasını da. Artık kartların banyosuna sıra gelmişti. Tam o işe başlayacağım ki “Taaaak…” kapı açıldı ve “Daha ne yapıyorsun ya… Üç saat oldu, bitmedi mi işin” demez mi?...


“Bitti” dedim “Bitti” ve ben de bittim tabi… Üç saatlik emeklerin hepsi bi kapı açılmasıyla bitti…


Bugün sabah da aynısı oldu…


Biz “O mu olsun, şu mu olsun, peşin mi olsun, taksit mi olsun, taksiti ne kadar olsun, peşin vermesek olur mu” derken hükümet “Vergi güncellemesi” yaptı, olsun mu olmasın mı, nasıl olsun dememize, düşünmemize gerek bırakmadı.


Allah razı olsun hükümetimizden, “Kapıyı açtı” bütün planlar bitti. Ne kendimizi “Yenileyecek” halimiz kaldı, ne de arabamızı… Bundan sonra artık “Sökükleri” dikip idare edeceğiz.


İşin çok daha “Faydalı” tarafı ise daha başka… Hükümet “İşimizi” bitirirken, aynı zamanda “Terapi” de yapıyor psikolojimiz bozulmasın diye.


Nasıl mı?


Sayın Maliye Bakanımız,  bu durumu şöyle açıklıyor: “Bunu vergi artışı, zam olarak görmemek lazım. Maktu vergilerin güncellemesi olarak görmek lazım.”
 

Bizler de “Devlet büyüğümüz ne demişse doğru der” deyip kabullenmek zorundayız. Zaten kabullenmezseniz, gideceğiniz yer, içine düşeceğiniz durum belli, son “Marko Paşa”da biter…


Size bir de hikaye anlatayım da rahatlayın biraz…


Yaşlı bir adamın üç çocuğu varmış. Padişah “Keferelere” savaş açmış, çocuklarından birini vermiş. Çocuk gitmiş, gelmemiş. Aradan bir zaman daha geçmiş, yine bir sefer açmış padişah, ikinci çocuk da sefere gitmiş, o da geri gelmemiş. Derken Padişah üçüncü seferi açmış. Asker toplayanlar adamın kapısını çalmış ve “Üçüncü” çocuğu da almaya geldiklerini bildirmişler.


Adam “Yaşlı” ya, bu çocuk da gitse, belli ki gelemeyecek… Gelenlere “Bakın, varın padişaha selam eylen, benim ‘ŞEYİME (Anlayın artık) güvenip de ikide bir sefer düzenlemesin, bu çocuğumu vermiyorum” demiş…


Benden de hükümete selam. Yaşım “Yetmiş” oldu, bana güvenip de “Bütçe” hesabı yapmasın artık Ha… Size de önerim, yanlış anlayıp da “Vergi zammı” olarak algılamayın, rahat edebilmek için “Düzenleme” deyin gitsin…


Son cümle…


AKP iktidarından Allah razı olsun. Oyları yüzde ellilerin de üstüne çıkarsa “Güncellemeler” ile daha rahat edeceğiz.


14 EKİM 2011
İBRAHİM PEKBAY
 

 
Toplam blog
: 1104
: 918
Kayıt tarihi
: 28.01.07
 
 

Emekliyim ama “Tekaüt” değilim. 1961 yılından beri değişik “Anadolu” gazetelerinde yazdım. 1984-8..