Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '09

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Yanlış rehine

Yanlış rehine
 

YANLIŞ REHİNE - JOHN T. PARKER


Bir öyküyü, anlatılmaya değer kılan nedir? Bir kötülüğü, hukuki karşılığı suç olan bir edimi üzerinde düşünecek, kurgulayacak ve sayfalar, sayfalar boyu anlatacak kadar kıymetli kılan nedir? Peki ya tüm bu kötülüğü, acımasızlığı, ahlaksızlığı, güzellikten ve incelikten yoksun insanların dünyasını seyretmeye, okumaya, üstüne üstlük bir de anlamaya çalışmaya değer kılan nedir? Korku mu, sadece korkmak mı? Yoksa başkalarının acılarından zevk almak dürtüsü mü? John T. Parker takma adlı Fransız yazarın sorgulamaya çalıştığı dünyadan çok uzakta olmayan bu sorulara, yazarın özene bezene verdiği, içten bir yanıt var: Yaşamdaki değişiklik ve hareket isteği. İnsanlar bıkmış tekdüze yaşamlarından.


***

Rosalie, yaşamının tamamını, ev içinde, önemsiz kabul edilecek işler yapıp kocasına hizmet ederek geçirmiş ama yaşamındaki en hareketli günü daha yaşamamış bir “masum” kadın olarak karşımıza ilk kez çıktığında, onun karamsarlığına, yalnızlığına, çaresizliğine bir an için üzülüyor ve nasıl bir yaşam geçirdiğini az çok biliyor gibi duruyoruz. Başarısı nedeniyle ödüllendirilmekte olan kocası David ise, aksine yaşamını dolu dolu yaşamış ve emekliye ayrılan, bencil, karmaşık bir koca olarak duruyor karşımızda. Gözlerimiz ve zihnimiz insanlığın o karmaşasına takıldıkça, kendimizi Rosalie’den yana hissediyoruz. Çünkü bize, ev kadınlarına acımak öğretiliyor hep. Oysa Rosalie, tüm bu kanıyı değiştirme gücüne sahip olduğunu göstermeye çoktan hazırdır.

Aslında öykü basit ve zekice kurgulanmış küçük ayrıntılardan yoksun ama zaten yazarı da, bizi küçük tuzaklara düşürüp yanıltmak gibi bir derde sahip olmadığını daha baştan gösteriyor. Yazarın, Amerikan toplumunun galeyana gelmek konusundaki aceleciliğine bir eleştirisi var. Basının eli çabukluğuna ve yönlendirmesine ne kadar da hızlı kapılıverdiklerini göstermek istiyor bir yerde. Sanırım bunu beceriyor da.


***


Günümüz dünyası, yansıtma, çarpıtma ve aldatmalarla dolu. Küçücük bir kıvılcımı, kocaman bir yangına dönüştürmek medyanın elinde ve bu oyunu da severek oynuyorlar. İnsanları televizyonun başına çekmek, gazete satın almaya itmek ve her şeyden prim sağlamak konusunda uzmanları ver. Hele de işin ucunda reytinge göre reklam geliri elde etmek varken, bunu da en iyi şekilde başarıyorlar.

Pekiyi, bizler neden bu kadar kolay şekilde “gaza” geliyoruz?

Bu sorunun yanıtı da, sanırım yine günlük yaşantımızda saklı. Bizler de hareket istiyoruz yaşamımızda. Gerçeklerin yaşamımızı renklendirmesini istiyor ve elimize geçen her fırsatı değerlendiriyoruz. Toplumsal olarak bir sürü gibi davranıyoruz ve iyi bir çobanın ardından ölüme bile gitsek, yönlendirilebiliyoruz. Yaşam tarzımızın bir yansıması, bir tersine yansıma gibi duruyor bu edimimiz.

Gerçekler bizim burnumuzun dibinde dursa da, bazen etkili olan gerçeğin çarpıtılmış hali olabiliyor. Yanlış Rehine de, tam bu felsefeyle kurgulanmış bir kitap. Yeniden ve yeniden aldanmak üzerine…


***


Elimiz gerçeğe uzandığında, içimizde bir kırılma meydana gelir çoklukla. Her şeyi kontrol altına almak gibi bir isteğe kapılır ve sendeleriz. Ama bazen bir mucize olur ve gerçekten de ne istiyorsak önümüze seriliverir.

Yaşamdan istediği hareketliliği son anda yakalayan Rosalie de bize kendisinin masumiyetini tanımlamaya çalışıyor. Sistemin ve toplumun suçlarını birer birer yüzlerine vuruyor. Aslında çokça bir sıradanlık çökmüş değil ama yine de bildik bazı duyguların fazla yinelenmesinin dışında, epik bir etkiyle anlatılmış öykünün kesin mesajı bir anda zihninizi tutuklaştırıyor. Bu kadar aptal olup kolayca aldanmayacağınızı düşünüyorsunuz; gözlemleriniz bir takım tutarsızlıklara işaret ediyor ama yine de bulamıyorsunuz bir kusur.

 
Toplam blog
: 15
: 584
Kayıt tarihi
: 24.01.09
 
 

1983 İstanbul doğumluyum. Maltepe Kadir Has Anadolu Lisesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mü..