Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Haziran '21

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Yaptığımız Sözleşmeler

Yaşamımızda öyle olaylar, travmalar yaşarız ki bunların sonucu olarak kırılır, üzülür ve acı çekeriz. Ve sonrasında kendi kendimize deriz ki: “Bir daha bu şekilde kimsenin beni üzmesine, yaralamasına, kırmasına, sömürmesine… İzin vermeyeceğim.”
 
İşte burada kendi kendimize söz vermiş ve kendimizle bir anlaşma, sözleşme yapmış oluruz. Unutmayın en güçlü ve sihirli şey sözlerdir. Kendimizle birebir yapmış olduğumuz bu anlaşmaları bilincimiz hemen unutur. Bilinçaltımız ise bunları saklar. Unutmayın ki Bilinçaltının görevi sizleri korumaktır. Bilinçaltı; neden, niye, niçin diye sorgulamaz. İşte tam da bundan dolayı bilinçaltı işbaşındadır. Bu kararlara, anlaşmalara, sözlere ters düşmeyecek durumlara, olaylara izin verir. Bunlara ters düştüğünü düşündüğü olaylar her ne kadar kimi zaman bizim faydamıza olsa da sorgulama yapmadığı için izin vermez. Çünkü bilinçaltımız yapmış olduğumuz bu anlaşmaları, vermiş olduğumuz bu sözleri kendimizi korumak için yapılmış olduğunu sanır ve saklar. Oysa kendimize verdiğimiz çoğu söz ve yapmış olduğumuz anlaşmalar genellikle o an içinde bulunduğumuz ruh halimizle bağlantılıdır. Çoğunlukla çok kızdığımız, öfkelendiğimiz ve kırıldığımız anlarda yapmışızdır.
 
Ancak belli bir olgunluğa eriştiğimizde yapmış olduğumuz bu anlaşmalar, korunmalar bizleri sıkmaya, engellemeye başlar. İşte bu aşamada bunları silmemiz, temizlememiz gerekir.
 
Bu çalışma Bilinçaltına inilerek yapılır. Bilinçaltı Hipnoz, Bilinçaltı Regresyon, Bilinçaltı Temizleme, Bilinçaltı Programları...Tamamı aslında aynı çalışmaya hizmet eder. Tabii ki başka şekilde çalışmalar da mevcuttur. Sürekli sorulan soru "Bu çalışmayı yaptığımızda silinecek ve hatırlamayacak mıyız?" Hayır. Bizim yaptığımız; duyguya yüklenmiş olan negatif enerjiyi boşaltmak ve yerine pozitif enerjiyi yüklemektir. Herşey hatırlanır ancak bir bakarsınız hatırladığınız halde artık size acı vermiyor. Acı vermediğinde; öfkelenmez, kinlenmez, nefret etmezsiniz. Ve negatif alandan çıkmış olursunuz. 
 
Ve soruyorum şimdi sizlere: Sırtınıza, hayatınıza, ilişkilerinize yük olan bu anlaşmalardan kurtulma zamanınız gelmedi mi?
 
Bu anlaşmalar ve kendimize verdiğimiz sözler dışında bizim hayatımızı etkileyen diğer anlaşmalar ise jenerasyonlar boyunca bize kadar gelen atalarımızın yaptığı anlaşmalar, sözleşmeler ve akitlerdir.
 
Bunlar bizi nasıl etkiler? Şeklinde soruyor olabilirsiniz. Hepimizin sahip olduğu çeşitli inançlar ve kalıplar vardır. İnançlar; yaşamış olduğumuz duyguların çeşitli zamanlarda tekrar tekrar yaşanmasıyla bizlerin inancına dönüşür. Dolayısıyla atalarımızın yapmış oldukları sözleşmeler, anlaşmalar yaşamları boyunca onların inancına dönüşmüştür. En etkili hipnozda sözler ile yapılan telkinlerdir. İşte atalarımız bu inançlarını kendi sözsel kalıpları ile bir sonraki nesile o nesil bir sonrakine derken jenerasyonlar boyunca bize kadar gelmiş olur. Ve bizlerde kabul ettiğimizde o sözsel hipnoza girmiş olur ve onların yapmış olduğu sözleşmeleri, anlaşmaları, akitleri kabul etmiş ve hayatımıza almış oluruz. Sözler çok önemlidir. Sözlerimizi özenle seçip kullanmalıyız. Çünkü kendi kendimize kullandığımız sözler ile sözleşmeler yapıyor karmalar oluşturuyoruz.
 
Çevremizde gördüğümüz en yaygın olan para ile yapılan anlaşmalar ve sözleşmelerdir. Evet yanlış okumadınız biz veya atalarımızın para ile yaptığı anlaşmalar, sözleşmeler nedeni ile bir takım kısır döngüler, olumsuzluklar yaşıyoruz. Para-ya yüklenen negatif enerjiler, bizde var olan para hakkındaki olumsuz düşünce ve kalıplarımız hatta inançlarımız sonucu bolluğu, bereketi, zenginliği, parayı kendimize çekemiyoruz.
 
Gelin hadi hep beraber Para ile Olan Kalıplarımıza bakalım. (Öncelikle şunu belirtmek isterim ki, çok savaşlar atlatmış, sıkıntılar çekmiş toplumlarda kıtlık bilinci, kıtlık inancı gelişmiştir.)
 
Para Kirlidir
Çok para bizi bozar
Para kolay kazanılmaz
Azıcık aşım kaygısız başım
Nohut oda, bakla sofa
Azla yetinmeyen çoğu bulamaz
Çok mal haramsız, çok laf yalansız olmaz
Babadan zengin değilsen imkânsız
Çalıp çırpmadan zengin olunmaz
Evet bunlar daha böyle uzar gider. Bu kalıplar bizde olduğu sürece para gelir mi hiç? Kendimizi kodlamışız bir kere. Zengin olacağımıza namuslu, gururlu olalım diye. Zenginlik bize hep öcü gibi gösterilmiş. Biz atalarımızdan miras kalan kalıplar üzerine ilaveler yapmışız. Ve çalışırken bir bakıyoruz ki; zam istiyoruz alamıyoruz, hak ettiğimiz hayatın çok altında bir hayat sürüyoruz. Terfi alamıyoruz, yükselemiyoruz. “Neden? Niye?” gibi sorular içinde boğuluyoruz. Bunu fark edip düzeltmek istemez misiniz?
 
Bugün oturup tek tek PARA ile ilgili olan kalıplarınızı, inançlarınızı, düşüncelerinizi bir kenara yazın. Para size ne hissettiriyor? Öfkeleniyor musunuz? Hırslanıyor musunuz? Bir bakın derim ben. Tek tek kalıplarınızı, inançlarınızı, düşüncelerinizi iptal edin ve onların yerine güzel kalıplar yerleştirin. Sorun kendinize “Siz Para olsaydınız, size gelir miydiniz?” Cevabınız Evet mi? Hayır mı?
 
İnançlar, duygular kısa sizi ifade kişiliğinizi oluşturan herşey. Bunlar size mi ait? Hiç düşündünüz mü? Evet ne yazık ki bunların %89'unu satın alıyor ve hayatımıza, kişiliğimize kopyalayıp mühürlüyoruz. Bir bakın bu siz misiniz? Konuşurken, gülerken, kızarken, eğlenirken? Kimi görüyorsunuz? "Kendini Keşfetmeye Var mısın?" adlı tamamen bana ait yaptığım atölye çalışmasına katılanlar gördüklerinde evet dönüştürmeye başladılar. Verdikleri tepkiler "Ya olamaz bu anneme/babama/arkadaşıma/...... ait. Evet ben onun gibi davranıyorum. Peki nasıl değiştireceğim?" Dediklerini çok sık duyuyorum. Duyuyorum diyorum çünkü 6 aylık bir çalışmaydı. Henüz 3. ayındayız. Evet sizler isteyin yeter ki, dönüşüm gelecektir.
 
Sevgiyle Sevgide Kalın,
 
Su EREM
 
https://sueremm.wordpress.com
 
 
Toplam blog
: 23
: 104
Kayıt tarihi
: 26.02.16
 
 

   02/08/1973 Füssen / Almanya'da doğmuşum. Yaklaşık 30 seneye yakın çeşitli firmalarda muhasebec..