Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '10

 
Kategori
Deneme
 

Yaralı yürekler sahil kasabası

Yaralı yürekler sahil kasabası
 

netten


Bir kasaba minibüse binsem de alsam gitsem başımı. Çakıl taşı yollarda tıngır mıngır ilerlesem bir bilinmezliğime doğru. Yalansız, dolansız olsam. Kimsesiz, sadece ben ve yaralı yüreğimle düşsem yollara.

Yollar mıydı sevgiye mesafeleri koyan, yoksa aşıklar mıydı mesafeyi yaratan? Bir minibüse binsem, maziyi bir toz bulutu gibi geride bırakarak çok uzaklara gitsem. Hemde çok uzaklara...

Mesafelerdi bizi ayıran desek sonra. Öyle ya mesafeler. Oysa ne suçu varsa yolların? Gözden ırak, gönülden ırak olurmuş derler. Varsın desinler desem bende. Binsem bir minibüse ve gitsem beni kimsenin tanımadığı küçük bir sahil kasabasına. Bir kaç parça giysi ve bir iki tane her an yırtılmaya hazır resmin olsa en siyah beyazından. Hepsini yıpranmış küçük bir valizin içine koysam. Yaralı yüreğime, ne kadar da çok yakıştı eski yıpranmış valiz. Yıpranmış bir kalp ve eski bir valiz. Arkadaş olsak, yarenlik etsek yol boyu birbirimize.

Binsem bir minibüse ve gitsem yeni bir başlangıca doğru. Teker üstü olsa oturduğum koltuk ve her teker zıplamasında gelse aklım başıma. Bir daha düşünsem gitmekle, kalmak arasındaki farkı. Mesafeler girse aşkımla arama. Sonra yine aynı nakaratı söylese dilim. Mesafeler miydi aşka mola verdiren, yoksa aşıklar mıydı yollardan medet umarak kaçıp giden?

Binsem bir kasaba minibüsüne. Hüzünlü bir türkü çalsa teypte. Ben sallanırken tıngır mıngır, yarama tuz bassa fonda çalan türkü. Yalnızlıktan, kimsesizlikten bahsetse. Başlasa sonra gözümden yaşlar süzülmeye, yıkasa göz yaşlarım kirli camları. Ben ağladıkça, temizlense birinci sınıf, teker üstü koltuk köşkümün camları.

Bıraksam tüm pişmanlıklarımı ve gitsem bilinmez bir hayata doğru. Mutluluğu düşünmeden, sadece benle kalsam. Hayal kursam, uzun ay çekirdekli yollardan geçerken. Yüzlerini bana çevirseler, selam dursak birbirimize. Onları öyle dimdik ayakta görünce, hüznüm dönse sevince. İmrensem başlarının dik duruşuna ve bende dik durabilsem onlar gibi. Hoşcakalın ayçiçekleri selam olsun size... Gelincik tarlalarını görsem sonra. Minibüs dursa keşke şu tarla kenarında. Kısa bir ihtiyaç molası verirken herkes, ben yol kenarındaki gelinciklerin içine dalsam. Güzelliklerini kıskansam, dokunsam onlara belki banada güzellikleri bulaşır umuduyla, okşasam tıpkı sevgiliye dokunur gibi.

Binsem bir kasaba minibüsüne. Deniz kokulu kasaba özlemiyle çıksam yola. Geride kalını düşünmeden. Bilet kesme zamanı gelse sonra gözlerim dalmışken sana ama senden uzaklara. Abla dese mavin abla bilet parası diye tekrarlasa .Bir bilet kesse ve sonra saklasam ben o bileti. Sonra, tarihinide yazsam mazi diye bir yere. Cam kenarından izlesem gökyüzünü. Göç eden kuşlara baksam. Sorsam alırlar mı beni yanlarına? Kanat olsalar kollarıma, uçursalar beni başka bir diyara, belki de bir sahil kasabasına. Sonra el sallasam onlara özgürlüklerini dilediğince yaşayabildikleri için, eğilsem önlerinde selam dursam kanat çırpanlara. Ne dersiniz kuşlar bari size güvensem? Bir mektup yazsam, bir daha ki göç mevsiminde götürürler mi acaba eski yara?

Binsem bir kasaba minibüsüne. Derelerin aktığı eski köprülerden geçsek. Omuz omuza gelsek koltuk arkadaşımla. Gülümsesem kucağındaki ufaklığa. Gözlerimiz buluşsa, tutsam minnacık ellerini. Anlatsam ona aşkı anlar mı acaba beni? Bende küçüktüm bir zamanlar desem, koklasam onun tüm saflığını. İçime çeksem bulaşır mıydı acaba bana saflığı? Derelerin buluşma noktasıysa deniz, bende aksam dere misali denize. Kaybolsam engin denizin içinde, sudan çıkmış balık gibi tatlı su ile tuzlu suyun karışımında baksam aşkın tadına. Şaşkının şimdi bende sudan çıkmış balık gibi. Yutmadan büyük balık beni daha ne kadar gezerim ki?

Bindim bir kasaba minibüsüne, yaşamak için küçük bir sahil kasabasında. Aşksız son yolculuğum da yapayalnızım şimdi. Az sonra olmayacak yanımda, bir lokma ekmeğini benimle paylaşan teyze. Yüzüne baksam teyzenin, anlatsam gözlerimle minnettarlığımı, koysam başımı omuzuna anlar mı acaba bendeki sevgi eksikliğini? Nasırlı ellerini öpsem önce koklasam gelir mi burnuma memleket kokusu? Sen kokan memleket kokusunu son kez çekerken içime, yolculuğumun sonundayım işte.

Minibüsten inme zamanı geldi şimdi. İleride kırık dökük bir tabelada yazıyor işte. Yaralı yürekler sahil kasabası. Nüfus sayısı yazmıyor nedense. Ben 1 yazıyorum tabelanın üstüne. Sonradan gelen yaralı yürekler, yalnız olmadıklarını bilsinler diye. Çünkü, dayanmaz yalnızlığa hiç bir yaralı yürek.

Ay çiçeğinin gücünü, gelinciğin güzelliğini aldım. Laf aramızda kıskandım her ikisinide. Özgürlüğüne uçan kuşlarında cesaretini alarak, dereden denize ulaşıp, yanlızlığa doğru kulaç atmaya çalışan şaşkın, küçük bir balığım sadece. Son nefesimi vermeden ulaşır mıyım acaba yaralı yürekler sahil kasabasına?

Sevgilerimle...

 
Toplam blog
: 164
: 4548
Kayıt tarihi
: 26.03.08
 
 

Hayatı sevmek ve düzgün yaşamak isterken bulurum kendimi. Yaşamın bana verdikleriyle yetinmeye çalış..