Yaratılış Konusunda Tekvin ve Alak Surelerinin Benzerliği

Yaratılış bir mitoloji değil bir destandır. Bu destan Tevratta Tekvin suresi ile Kuran'da ise Alak başta olmak üzere bir çok surede vardır.

Tevrat ve Kuran yaratılış konusunda aynı başlangıçla başlarlar. Tekvin (yaratılış) suresi Tevrat'ın başında bulunur ve Allah'ın evreni nasıl yarattığına atıfta bulunur. 

Kuran aynı şekilde Alak suresi ile insanın nasıl yaratılmaya başlandığına atıfta bulunur. Tevrat ne kadar muharref olsada içinde muharref olmayan TEVHİD'in izlerini görmekte mümkündür. 

Yaratılış'ta Allah Kuran'da dünyanın nasıl var olduğu konusunda çok güzel bilimsel açıklamalarda bulunmaktadır.

Yaratılış dediğimizde bir başlangıç bir son, yenilenmeyi kendi içinde barındırmaktadır. Doğumlar ve ölümler bir döngüzellik içinde yenilenmedir. Kuşakların yenilenmesi, dilin, kültürün, bakış açılarının, sosyal yaşamaın yenilenmesi gerekmektedir. Bu yenilenmeler bir anlamda eskiye ait olanın yerini yeniye bırakması ve değişimin kaçınılmaz olmasıdır.

Bunda değişim varken Kuran neden aynı kalmalıdır?

Yaşam bir döngüsellik içinde sürekli bir yenilenme ise Vahiy kendini neden yenilemiyor?

Kuran ve içindeki ilkelerin yenilenmeye ihtiyacı yoktur. Zira Kuran içindeki kavramlar evrensel ve kanıtlanmış doğruları baz alarak hayata bakar ve ilkeleri belirler. 

Anneye ve babaya saygılı olmak, ahlaklı ve adil olmak, affedici olmak, merhametli davranmak, cömert olmak, yalan söylememek, faşist ayrımcı olmamak, düşünmek gibi emirlerin üzerinde bina edilen KURAN'ın şimdiye kadarki richter ölçeğine göre 10 şiddetinde sosyal depremlere dayanmasının ve kendisine yapılan tüm saldırılardan sapa sağlam ayağa kalkabilmesinin yolu değişmez adalet, ahlak ve vicdan kuralları oluşturmasından dolayıdır.

Bilim için Ahlak, adalet ve vicdan yoktur. 

Bilim ölçülebilir, deney yapılabilir, gözle görülüp elle tutulabilir somut konular üzerinden bize bilgi verir.

Bilim, üçgenin iç açıları toplamının 180 yapması, pi sayısının 3,14 olması gibi bir çok konulmuş ilahi bilimsel yasaları keşfetmesi başka bişey ama bunun haricinde bir çok kuram ve varsayımla hareket ederek yıllarca kitleleri peşinden koşturup boşluğa düşürmesi ayrı bişey. 

Kuran, nasları kanıtlanmış bilimsel gerçekliklerin içerisinden insanın düşünerek düşüncenin varlıklardan önce var olduğunu bize anlatarak şimdiye kadar Komünistlerden başka kimsenin sormadığı bir soruyada düşünce maddeden önce vardı der. Bilim 1985'li yıllarda bunu kanıtladı. Neyle?

Elbette Big Bang ile. Çünkü yıllarca Komünist felsefe madde zaten vardı derken aslında zaten var olanın düşünce olduğunu göremedi.

Maddenin zaten var olmadığını Big Bang kanıtlanınca anladık. Bu bizi YARATILIŞ DESTANINA götürdü. Bu bizi Tekvin'i ve Alak'ı iyi okumaya götürdü.

Yaratılış gerçekleşmesinde var olan döngüzellikte bir başlangıç ve bir bitiş olduğunu sansakta aslında bunun bir döngüsel hareket olduğunu görmekteyiz. Döngüzel hareket sirkülasyon sonuçta koca bir sıfırı gündeme getirmekte.

İnsan o koca döngüsel sıfırı bazen mevlevi olup dönerken, bazen haccın etrafında dönerken, bazen gözleri fıldır fıldır paranın, cinselliğin etraında dönerken, siyasal ve partisel çıkarların etrafında dönerken, hayatın içinde bu döngülere şahit olmaktadır. 

İnsan dönüp durduğu hayatının merkezine aldığı şeylerden hesap verecek. Herkez yaratılış içinde elektrondur ve merkezine aldığı proton ve nötron'un nevine göre sorgulanacaktır.

Bu döngüselliği anlamlı kılan nedir?

Bu döngüselliği anlamlı kılan şey Kuran'ın en uzun ve en kısa suresinin tavsiye ettiği şeyi yapmaktır.

BAKARA'yı yani hayatınızın merkezine aldığınız ve sermaye sandığınız şeyi O NA KURBAN EDİN. Adamak ve adanmak bu döngüselliği lineal kılar.

Kuran döngüyü kendini merkeze alarak anlamlı kılar.

Kurban sa fasit daireleri kırar.

Kuran halkası ve yetimlere iyilik etmek bu iki unsuru da karşılar.

Bunun için Dar'ül Erkam kurmak ve içinde bulunmak çok ama çok önemli bir misyondur. En büyük Allah rızası ve peygamber sünnetidir.