Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Temmuz '08

 
Kategori
Güncel
 

Yargı reformu şart

Yargı reformu şart
 

Adalet Hepimiz İçin


Son günlerde yaşadığımız gelişmeler Türkiye’nin çok ciddi bir eşikte olduğunu göstermektedir.

Türkiye ya gerçekleştireceği bir Anayasa/hukuk Reformu ile demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti noktasında önündeki sorunlara evrensel standartlarda çözümler üretecek ya dalgalar halinde karşılaştığı artık rutin hale gelen darbe/rejim sorunları ile birlikte yaşam mücadelesi veren bir devlet olarak varlığını sürdürmeye çalışacaktır.

Ülke gündemimizi yoğun bir şekilde meşgul eden olaylar köklü bir hukuk reformuna olan ihtiyacı ortaya koymuştur.

Türkiye’nin hukuk reformu ihtiyacı ile birlikte toplumumuzda “hukuk devleti bilinci” ve “hukuk kültürü” eksikliği hukuk adına yapılanlara ve bunlara verilen tepkilere bakıldığında buradaki sorunun ciddiyeti son derece açık bir biçimde ortaya çıkmaktadır.

Son bir yıldır gündemimizi en üst seviyede işgal eden bazı davalar ve Mahkeme kararları ile ilgili tartışmalardaki üslup ve çeşitli kesimlerin bu kararlara verdikleri tepkiler, yaptıkları yorumlar hukuka duyulan “güven”, hukuk kültürü ve hukuk devleti bilincinin oluşmadığının göstergesidir.

Bu nedenle bu tartışma, tepki ve yorumlardan ders alarak “hukuka güven”i tesis edecek reformları bir an önce gerçekleştirmek zorundayız.

Siyasi Partiler hakkında yoğun biçimde açılan kapatma davaları, meşru yollardan iktidara gelen hükümetleri engelleme girişimleri, iktidarların muhalefeti sindirme için çaba içine girmesi, yargılamaların uzun bir sürece yayılması, yargının siyasallaştığı yönündeki izlenimler, değişik kesimlerin yargıyı aralarındaki siyasi güç kavgalarında “araç” olarak kullanma girişimleri, siyasi güç mücadelelerinin merkezine çeşitli Mahkemelerin konulması ve tartışmaların yargı üzerinden yapılması hukuka olan güveni büyük oranda aşındırmıştır.

Türkiye’nin özellikle son bir yıldır büyük bir hoşgörüsüzlük içinde yaşadığı dava/yargı merkezli bir kutuplaşmanın ülkemize hiçbir faydası yoktur. Türkiye’nin dinamik bir ülke olarak gücünü bu sorunlarla boğuşurken harcaması hepimizin zararınadır.

Hepimizin yargıyı adeta bir taraf olarak görme ve kendi isteğimize uygun karar çıkartma arayışından vazgeçmemiz gerekir. Bu arayış çıkarımızla ve siyasi hedefimizle uyuşmayan karar veren mahkemeleri karşı tarafın yanlış/taraflı karar veren bir gruba mensup yargıçlardan oluştuğu, kendi çıkarlarımıza uygun karar veren mahkemeleri doğru/hukuka uygun karar veren bağımsız yargıçlardan olduğu yorumlarıyla yargıya hep birlikte büyük darbeler vurmamıza yol açıyor.

Yargı artık taraf tutan, hukuki değil siyasi kararlar veren, siyaseti daraltan, siyasete ve milletin egemenliğine müdahale eden ve giderek ülkemizi yargıç egemenliğine götüren, milletin iradesiyle seçilen hükümetleri vesayet altına alan bir kurum olarak algılanmaya başlanmıştır.

Bu yanlış ve tehlikeli, geleceğimizi yok eden bir anlayıştır.

Yargı hukuk devletindeki işlevine uygun olarak toplumumuz tarafımızdan “adaleti dağıtan” bir mekanizma olarak görülmesi gerekir.

Yapılan araştırmalarda Türkiye’de yargıya güvenin olması gerekenin çok altında olduğu, hakim ve savcıların hukuktan ziyade devleti koruma eğiliminde oldukları görülmektedir.

Türkiye’de yargıya olan güven eksikliği ve bu kanaat köklü bir yargı reformuna olan ihtiyacın açık belgesidir.

Yargıdaki sorunların çözümü müstakil bir yargı reformu ile mümkün olmayıp yeni bir Anayasa değişikliğine ihtiyaç duymaktadır.

Ancak gerçekleştirilecek Anayasa/hukuk Reformu bir kesimin diğerinden intikam alması amacıyla değil, Türkiye’de gerçek anlamda hukuk devleti ve demokrasinin tesisi amacıyla yapılmalıdır.

Hukuk felsefesinin temel bir prensibi vardır: Bu prensip der ki; yasalar ne kadar mükemmel, sağlam, boşluksuz olursa olsun onu uygulayacak kişiler iyi insan değilse, iyi kanun kötü insan elinde kötü uygulanır. Ama yasa ne kadar kötü olursa olsun onu uygulayacak kişiler iyi insan olursa, kötü kanun iyi insanların elinde iyi uygulanır.

Sorun Anayasa ve hukuk kavramlarının yokluğu değildir.Bu kavramların laf olsun diyerek değil evrensel biçimleriyle samimiyetle uygulanmak üzere sistemimizde var olması gerekmektedir.

Hukuk devleti bireylerin sığınabileceği tek güvencesidir.Bir ülkede her bir bireyin yargıya olan “kesin güveni”ni tesis etmeden hukuk devleti olunamayacağı açıktır.

Hukukun araç olarak kullanılabilmesi için üzerine siyasal tartışmaları yansıtmak, yargıyı uluorta, bilgisiz ve bilinçsiz bir biçimde hukuk kültüründen uzak vasıfsız ve art niyetle kavgalarda kullanmak ülkeye yapılan büyük haksızlıklarından birisidir.

Bu nedenle kurumsal ve kanuni değişim ile birlikte insanlarımızı hukuk devleti/demokrasi bilinci ve hukuk kültürü konularında köklü bir eğitim sürecinden geçirmek gerekmektedir.

Her alanda olduğu gibi meseleler şekli düzenlemelerle çözülememekte zihniyet değişimi gerekli olmaktadır.

AKP Hükümeti yeni Anayasa ve Yargı reformu için somut bir proje hazırlamış ancak kapatma davası, Ergenekon iddianamesi derken bu iki önemli adımı rafa kaldırmış gözükmektedir.

Oysa bütün siyasi partilerin hemfikir olduğu bu iki reform konusunda güncel tartışmalardan sıyrılarak hesaplaşma şekline dönüştürmeden toplumu sağlıklı tartışma sürecinden geçirerek yeni Anayasa ve Yargı reformunu artık hayata geçirmelidir.

 
Toplam blog
: 178
: 1496
Kayıt tarihi
: 01.10.07
 
 

Balıkesir doğumlu.1990 İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mezunu. Balıkesirspor Kulüp Yöneticili..