Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Temmuz '10

 
Kategori
Öykü
 

Yarım kalan bir öykünün öyküsü

Bir öykü yaz demişti bana içinde ben olayım. Beni anlatsın. Kolay bir şey değildi ki bir öykü yazmak. Onu yaşamak gerekiyordu önce, sonra sindirmek sözcüklerle dile getirilebilmesi için. Tamam demiştim ama, söz yazacağım. Onu yaşamaya başladım sonra. Onu yani yazacağım öykünün kahramanını. Onu yaşarsam dedim öykümü de yazabilirim ve anlatabilirim onu ona. Çünkü herkes birilerinin kendisini kendisine anlatmasını ister. Başka bir ağızdan kendisini dinlemesi insanı mutlu eder. Bunu biliyordum. Nereden mi? Daha önce beni bana anlatan bana bir öykü yazan kimse olmadığı için sanırım. Oysa insanın kendisini en iyi yine kendisi anlatır. Ama bunu her gece yaptığı için başka ağızlardan dinlemek daha güzel gelir.

Bir güzellik yapmak istemiştim sadece, ona onu anlatarak bir öyküde. Bir öykünün kahramanı olma tadını yaşayabilmesi için belki de. Ama zor bir kahramandı. Yine de kahramandı işte. Sadece öykünün değil... Kendime kendi kendime kurduğum duvarları yıkabilecek kadar güçlü, sıkıca kapattığım ve kolay kolay açılamayacak kapıları açabilecek kadar tatlı dilli ve kendimi onun akışına bırakabilecek kadar samimi bir kahraman. Çevresi tarafından çok sevilen, bir öyküden ziyade iyi yürekli bir masal kahramanı gibi. Tatlı dilli ama kendisine karşı hep suskun. Güçlü ama kalbine zayıf. Samimi ama çoğu zaman kendine karşı acımasız. Onu tanımaya başlamıştım. Bir öykünün kahramanını iyi tanıyorsa yazar bilir ki olaylar kendiliğinden gelişecektir. Bir olay değil bir durum öyküsü olacaktı yazacağım öykü. Durumun iyi olmasını umut ederek çıkmıştım bu yola çünkü. Aslında iyi de gidiyordu öykü hazırlıkları. Hızla gelişiyordu ama daha çok yol vardı. Acelemiz yok diyordum kendi kendime böyle giderse yavaş yavaş tamamlanır bu öykü. Hani dedim ya kahraman bir öykü kahramanından ziyade bir masal kahramanına benziyor diye kahramana yakışır bir şekilde tüm masallarda olduğu gibi bu öyküyü mutlu sonla noktalamak istedim. Ama emek istiyordu bir öykü yazmak ve bir öykünün kahramanı olmak. Kahraman da yazarla birlikte emek harcamalıydı. Çünkü bir yazarın adının yanına yakışan en güzel ad kahramanının adıdır. Bir güzellik varsa eğer ikisi birden taşır bu güzelliği ve ne zaman öyküden bahsedilse yazarla birlikte kahramanın adı da anılır.İşimiz zordu belki de ama yapılamayacak bir şey değildi emek harcadıktan sonra.

Öykünün ilk paragrafı tamamlanmıştı bile. Gerisi daha kolay gelir diye ümitlenmiştim her yazar gibi. Öyle ya giriş kısmı en zor bölümüdür öykülerin. Nereden nasıl başlayacağını bilemezsin. Geçmişten de bahsedilebilir bu bölümde gelecekten de ama en iyisi şimdiden bahsetmekti ve öyle yapmıştım. Geçmişte aklıma yüreğime takılanlar canımı acıtan şeyler olsa da geçmişi geçmişte bırakmış , gelecek için hiçbir hesap yapmadan şimdiye çevirmiştim gözlerimi ve kararlıydım, bu öyküde geleceği önceden çizmeyecek ve geçmişi de düşünmeyecektim. Olan biten ne varsa şimdiyi yaşayacak şimdiyi yaşatacaktım bu öyküde. Ama öyle olmadı… İkinci paragrafa henüz geçmiştim ki öykünün kahramanı terk etti yazarını… Meğerse öykünün kahramanı gelecek için önceden hesaplar yapmış. Öykünün mutsuz biteceğine inandırmış kendini.

Evet zordur bir öykünün kahramanı olmak. Emek harcamak gerekir en başta ve bir kahraman kendi öyküsünü terk edip gidiyorsa öykünün orta yerinde bunun iki sebebi vardır: ya emek harcayacak gücü kalmamıştır geçmişteki acı bir öykü yüzünden ya da yazarını ona emek harcayacak kadar değerli görmemiştir. Yazar önce kalakalır bu iki soru arasında.cevabını arar ama bulamaz. Çünkü gitmiştir kahraman ve öykü yarım kalmıştır. Ve her yarım kalan şey arkasında acabaları bırakır. Yazar öyküyü kendi kendine tamamlamak istese de acabalar yüzünden kalem bile oynatamaz. Yarım kalan öyküyü yırtıp atmaya kıyamaz. Acaba kahraman geri döner de bu öykü kaldığı yerden devam eder mi diye, acaba kahraman geri dönmezse bu öyküyü kahraman olmadan da kendi kendime tamamlayabilir miyim diye, sonra acaba, acaba, acaba… Birbiri ardına sıralanır acabalar. Ama hiçbir yazar öyküsünün içine başka bir kahraman almaz öykü yarım kalacak olsa bile. Çünkü bu sadece yazarın değil kahramanın da öyküsüdür ve sadece öykü değil yazar da kahraman da yarım kalır. Kahraman gitmeseydi eğer belki gerçekten acı , mutsuz bir öykü olacaktı bu öykü ama yaşayıp göreceklerdi ikisi de ve mutsuzluğu kabullenmek daha kolay olacaktı. Ellerinden geleni yapmış olacaklardı sonuçta ya da gerçekten yazarın inandığı gibi mutlu sonla noktalanacaktı bu öykü kimbilir… Ama öykü yarım , yazarla kahraman yalnız kaldı. Mürekkebi kurusa bile her yarım kalan şey gibi unutulamadı…

 
Toplam blog
: 32
: 570
Kayıt tarihi
: 23.09.08
 
 

İstanbul Ünüversitesi Türk Dili ve Edebiyatı mezunuyum. 6  yıldır özel bir dershanede edebiyat öğ..