Yarın Gazi Paşa'nın Huzurundayım

29 Ekim sabahı, yani yarın, günün ilk ışıklarıyla Ankara'da olacağım. Oğlumun ve eşimin ellerinden tutup, Mustafa Kemal Atatürk'ün ebedi istirahatgahının önünde saygıyla duracağım. Yüce milletine emanet ettiği vatanı, devleti ve rejimi; O'na layık bir şekilde koruyamadığımız için Kendisi'nden özürler dileyeceğim.

Bu "Cumhuriyet Bayramı" diğerlerinden çok farklıdır dostlar. Seksen altı yıl önce ilan edilen cumhuriyet, tarihi boyunca, bugün olduğu kadar hiç tehdit altında kalmamıştır. Böyle bir bayram yazısında iç bulandıran ayrıntılara hiç ama hiç girmeyeceğim burada. Ama söyleyeceğim tek söz şudur ki yanmış, yıkılmışken kendi küllerinden doğurduğu bu milleti ve memleketi; kendi içinde barındırdığı o eşsiz kudreti ile Ulu Önderi'nin resimlerini memleket duvarlarından, fikirlerini iz'an sahibi vicdanlarından, ülkülerini ise milli benliğinden hiç ama hiç indirmeyecektir. Bu böyle biline!

Bu vatan, şaşal suyu ile değil şehit kanıyla "vatan" olmuştur.

Bu millet, birilerinin arkalarından iteklemesiyle değil tarihi boyunca hep kendi bileğinin hakkıyla "millet-ulus" olabilmiştir. Kendi ipini de kendi çekmiştir.

Şimdi "millet" dediğim için "ırkçı"; "vatan" dediğim için "şovenist"; "cumhuriyet rejimi" dediğim için "staükocu"; "şehit kanı" dediğim için de "barış karşıtı" olmakla, birileri tarafından yaftalandırılacağımı çok ama çok iyi biliyorum.

Şu dünya üzerinde yapılacak en kolay iş birleştirmek değil bölmektir, üretmek meydana getirmek değil tüketmek bitirmektir; fikir, inanç ve ülkü birliği yapmak değil yafta yapıştırmak, etiket basmaktır. Basın, basabildiğiniz kadar.

Eline silah almış, dağa çıkmış, sözümona özgürlük savaşını verdikleri topluluğa mensup olan kundaktaki bebekleri bile öldürmekten geri durmamış eli kanlı militanlara "terörist" diyemeyenlere denecek çok söz var ama ben yine de sözlerimi, yine adını ağızlarına alamadıkları Gazi Mustafa Kemal Paşa'mın bir sözü ile bitimek istiyorum.

Ne mutlu Türküm diyene.

Bu aziz memleketin sahibi olan ve Türk, Türkiyeli, Anadolulu tanımı altında yaşayan; kökeni Laz, Arnavut, Boşnak, Türkmen, Yörük, Kürt, Gürcü, benim gibi Kuzey Kafkasyalı, Ermeni, Rum, Musevi ve adını sayamadığım pek çok kimliğe dayanan milyonlarca vatandaşımızın, ay-yıldızlı al bayrağa saygı duyan, ay-yıldızlı pasaporta sahip milyonlarca insanımızın 29 Ekim Cumhuriyet bayramını en içten duygularımla kutluyorum.

29 ve 30 Ekim günlerinde Ankara'da olacağım. Ankara'nın taşına bakıp, gözlerimin yaşıyla taçlanacağım.

Umarım bu bayramın anlam ve önemini iliklerimize kadar hissedebiliriz.