Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Mayıs '10

 
Kategori
Deneme
 

Yaşamak ve Severek Öğrenmek

Yaşamak Sevmek ve Öğrenmek LEO BUSCAGLIA... Bu üç kelimeyi ne kadar anlamlı biçimde yana yana getirmiş bilerek ya da bilmeyerek...

"Gerçek sevgide kimin daha karlı çıkacağını düşünmeden bir insana vermeyi düşünmektir" der...

Sevgilerimizi verirken hangimiz acaba bunu düşünüyoruz... Severken iyi de hangi sebepten olursa olsun ayrıldığımızda veya terkedildiğimizde mi anlıyoruz.. Sevdiğimiz insanın aslında hiç sevmediğimiz hatta düşmanımız olduğunu...

İşte bu yüzden dir ayrılsalar bile insanlar sevdiklerini ayrıldıktan sonra pekte yere vurma haklarını görmemeleri kendilerinde...

Her insan hata yapabilir bu sevgilerinde... Kimse bizi karşımızdaki insanı sevmeye zorlamaz biz kendimiz severiz ve seviliriz bu zaten zorlama ile olmaz....

İçten gelen tarif edilemeyen sıcacık bir şey...

Yani mutluluğumuzun da mutsuzluğumuzun da mimari biziz aynı anda...Hayatta...

Sevmek işte böyle bir şey biraz aptalca ama düşünürsek hak vereceğiz birbirimize...

Severken her şeyi göze almaz mıyız.... Sevilmekle birlikte ayrılığı da kabullenmiş oluruz...Benim isyanım her iki tarafın ayrılıklarında bunu unutması...Arkadaş olarak başlayan ilişkilerin sevgiye dönüşmesi ayrıklarınla bitenlerin ise nefret, üzüntü,kırgınlık her neyse bizi sarmasına izin vermemiz...Kabullenememiz...Neden?

Sizi bir araya getiren bağları hiçe saymak , yaşananları yok saymak niye? Seven insan yaşadıklarında mutlu olabilmeli... gerçek aşk işte ayrılıklardan sonra başlar zaten...

Derdin ne kadar içine oturmuş, görünüşün ne kadar umutsuz, yanlışın ne kadar büyük olduğu hiç farketmez demiş...

Sevgiyi yeteri derecede anlamak hepsini yok edecektir.

Burda kişiye sahiplenmekten çok sevgiye sahiplenmek lazım... Hayat bizim hayatımız bunun içinde sevmekte ve sevilmekte olduğu kadar ayrılıkta var ise ayrılanlara bu sitem niye?

Hiç kimse bir ilişkiye kesin ayrılımı gözüyle bakmaz zamanla yerine oturmaya taşlar yüreklerde yavaş yavaş dökülmeye başlar her iki taraf da kendince emek verir belli eder etmez...

Ayrılık tek taraflı ateş değildir ki her iki tarafı da yakar...Seviyeli bir ilişkide tersini söylemek kendini kandırmak ise, insanın kendine yapabileceği en büyük kötülük hayatta... Oysa ki bu gerçeği hep atlarız...

Hayatta en kolay şey ise insanın kendini aldatması...

Kendilerine inananlar ve yaşadıklarına güveneneler yaşamı en keyifli bulanlardır.Bunlar geçmişin pişmanlıklar değil anılarını depolayacak bir yer olduğunu bilirler... O yüzden de derler ya.... Aşk derinliklerde gizlidir...Seven yürek derinden sever...Karşılık beklemeden gerekirse sevdiğini karşısındakine hissettirmeden...

İnsanını kendini yargılaması başkalarını yargılamasından daha zordur...Bunu başarabildin mi sevmenin derinliklerine de inmeyi başarabilirsin...

Ayrıldığımda onu düşündüğüm zaman üzüldüğüm çok mutlu olduğum anlarım gelir aklıma... Benden uzakta da olsa, yanında başkalarıda da olsa yine sevse de , sevilse de onun mutlu sağlıklı olduğunu bilmek huzur verir bana ya nefesinin atmadığı bir an olsa...Ya ayıran ölüm olsa...Sevmek böyle bir şey bence...Görme yeniden birleşme ya da birleşmeme ümidin varken bir toprağı okşamak bir toprağa sarılmak kadar ne acı olabilir ki...

Ölümün aldığı, ayırdığı bir sevgiden daha fazla ne canımızı yakabilir ki...

O yüzden hayattayken sevdiklerimize olan anlık kırgınlıklarımızı rafa kaldıralım...Yaşananları ne kadar acı da olsa tecrübe olarak algılayıp içimizde sindirelim...

Hayat unutmamalı ki tek bir varlığın üzerende dönmez..Dönmemeli...Merkezimiz o olmamalı...Teğet geçen bir ok gibi hayatımıza dokundu acıttı ve geçti gitti...

Öyle günler oluyor ki hayatımızda acıyı arar oluruyoruz...Hayatta...

Ömür törpüsü dediğimiz bu hayat yolunda...Sevgiyle törpülenelim...Mutsuzlukların kucağına da kulaç açmaya çalışarak değil, küçük mutluluklara da çırpınarak yüzelim...

Kimseyi sevmeye zorlayamayız...Ancak kendimizi sevilebilecek bir insan yapabiliriz...Anlayana...

Haa anlamıyorsa... Elbet bir gün anlayan çıkar karşımıza...

Kimin söylediğini eğer yanlış hatırlamıyorsam DOUGLAS Ferrold der ki; Mutluluk kendi ocağımızda yetişir, başkalarının bahçelerinde değil...

O yüzdendir ki kendi bahçemizde kendimize ait yemekleri pişirmeye başlayalım... Yayılan kokuları kim takip edip yemek isterse, kapımız tüm sevenlere açık buyurup gelsinler, kaynayan kazanların başına....

Eğer hayat bir hikaye ise onu ne kadar uzun yaşadığımız değil, ne kadar güzel yaşadığımız önemli...

Aşk gülü dikenle avuçlamak değil midir?

 
Toplam blog
: 227
: 543
Kayıt tarihi
: 16.01.08
 
 

Fazla söyleyecek bir şey yok herkes gibiyim. Artık... Bazı acılar faydalıdır. Önce üzer, sonra he..