Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Nisan '12

 
Kategori
Felsefe
 

Yaşamsal ayrıntılar üzerine...

Yaşamsal ayrıntılar üzerine...
 

Yaşadığımız Dünya’daki hiç bir ayrıntı önemsiz değildir. Yaşamda da bu bağlamda önemi olmayan hiçbir ayrıntı yoktur ve her şey birer gerçektir ve her şey de fevkalâde önemlidir…

 

Tüm; “tüm” gerçekliliği ile ayrıntılardan oluşur.  Yaşamak da zaten bir “tüm“dür ve yaşananların tümü birer gerçektir. Yaşanan anlar, bu anlarda olanlar, yaşanan ilişkiler ve bu ilişkilerin detayları, yaşarken kazanılan edinimler, velhasıl yaşamın tüm detayları gerçektir ve tümü ile de hepsi çok önemlidir.

 

Mükemmellik de bu bağlamda bir ayrıntılar yumağıdır. İçinde bulunduğumuz doğa, ayrıntılarla dolu bir mükemmelliktir. İnsanoğlu belki önemsemez/önemseyemez ama her canlı zaten kendi için çok önemlidir. Çünkü başta yaşam çok önemlidir ve her canlı evvelâ farklı şekillerde yaşam mücadelesi vermektedir...

 

Dünya’da yaşayan en mükemmel organizma;  bu yazımızın ana konusu olan “İnsan”dır…

 

İnsan bedenini oluşturan parçalardan, acı duymadan kesip atabileceğimiz bir parça var mı?

 

Ya da işlevi olmayan bir uzuv…

 

Mesela apandisit için halk arasında işlevi olmayan ya da bir işe yaramayan bir uzuv denir. Burada haddimizi aşmamak için tıbbi bir tanımlama yapmayacağız ama bu tam olarak gerçeği yansıtmayan bir söylemdir.  İnsan bedeninde işe yaramayan ve ağrımayacak hiçbir parça yoktur. Hani şu halk sözünü bir anımsayalım: “Nerem ağrıyorsa canım oradadır.

 

İnsan da diğer canlılar gibi tek bir bütünü oluşturan parçalardan oluşmuştur ve insanın bedenini oluşturan bu parçaların tümü de çok önemlidir. Bu tümceyi, Dünya’daki en mükemmel ayrıntılar yumağı; insan bedenidir şeklinde de söyleyebiliriz.

 

Tabi, bu parçaların bir de sürekli uyum içinde olması gerekir ki yaşayan her canlıda bunun mükemmelliğini görmek kabildir. Çünkü ancak bu mükemmellik içinde ve uyumla çalışan parçaların bileşkesi ile ortaya bir canlı varlık çıkar.

 

Biz yazımızın buradan sonrasında, tüm canlılara atıfta bulunmayı bir kenara bırakarak en mükemmel organizmayı,  düşünen, seven, ağlayan hülasa olarak iyi ya da kötü içinde bir ruh taşıyan “İnsan”ı irdeleyelim ve “yaşam” dediğimizde de insan yaşamını kast edelim…

 

Tüm’ün güzelliği ve önemliliğini nasıl ki ayrıntılar sağlar ise yaşamda da her olay, olgu, edinim ve davranış insan için çok önemlidir. İnsan nasıl ki tek başına yaşamayan ve kısaca “toplum” olarak tanımladığımız bir ortamda yaşıyorsa, bu toplumun süreğenliğini sağlayan unsur da “ilişkiler”dir. İnsanın yaşaması için gereken tüm ihtiyaçlarını, sosyal ve aile ortamlarında bulunmasını sağlayan ve ailesi ve diğer bireylerle bir arada olmasını sağlayan unsur/unsurlar da farklı tanımlamalar ile ve farklı davranış şekilleri ile olmakla birlikte buna yapılacak tanımlama tekdir. “İlişki”…

 

Bu nedenle, ilişkilerdeki her husus çok önemlidir. Karşıdaki, iletişimdeki, etkileşimdeki, sosyal ve aile birlikteliklerindeki her bireye yönelik, her davranış ilişki ile sağlanmaktadır/tanımlanmaktadır…

 

Şimdi yazımızın başındaki, “Yaşadığımız Dünya’daki hiç bir şey önemsiz değildir ve hiçbir ayrıntı da önemsiz olamaz.” sözünden ilerleyelim…

Bir ilişki ancak tüm ayrıntıları ile bir “tüm”dür...

 

Bir ilişki; içinde, içinde sevgi de olan bir kadın/erkek ilişkisini de barındırıyorsa, bu çok daha önemlidir. Zira Dünya’nın devinimi için diğer canlılarda da olduğu gibi devinime gereksinim bulunur. Ve “İnsan”ın devinimi sağlayacak tek unsur da “kadın/erkek ilişkisi”dir.

 

Ayrıntıların bir kısmını önemsiz sayan taraf, diğer tarafa karşı ya duyarsızdır, ya bencildir ya da “aldığı ile yetinen”dir.

 

Kısaca; “önemsemeyen”dir…

 

Ayrıntıların önemsenmemesini, önemsemeyen taraf için “hoşgörülü” olarak tanımlamak yanlış olur. Burada tabi ki insanın doğasında bulunan, “hata yapma” olasılığı karşısında, hatanın kabul edilebilirliği ile doğru orantılı olarak taraflardan birinin “hoşgören” olmasına karşı bir kavram yaratılmamaktadır…

 

İlişkinin süresince -ki bu çok zaman bir hayat arkadaşlığı şeklindedir- taraflardan birinin zaman zaman “hoşgören” olması gerekecektir. Burada hoşgörenin, hoşgörülene karşı olan “kabul edilen hata payı”  sevgi ya da aşkı ile doğru orantılı olarak değişecektir ve tabi ki temennimiz insanın mümkün olduğunca hatasız ve hoşgörülmeye gereksinim duymadan bir ilişkiyi sürdürmesidir.

 

Taraflardan birinin sıkça hoşgörülmesi,  hoşgörenin sıkça hoşgörmek zorunda kalmasına şu nedenler etki eder:

 

Bazen fazla sevmek ve kaybetmek korkusu,

 

 

Bazen feodal bir yapının sosyal korkusu,

 

 

Acı ama çok zaman da maddi olanaklara sahip olmamaktan ya da maddi olanakların fazlalığı.

--------------------------

Yazar gördü ki tümceler kendi içinde dönüp durmaya başladı ve hep aynı yere çıkıyor!

 

Ve dedi ki “bu yazıyı daha fazla uzatmayayım”…

 

Yine yazarın “bence” tanımlaması ile “yaşamda hiçbir şey önemsiz bir ayrıntı değildir. İlişkilerde de hiçbir ayrıntı önemsiz olamaz”…

 

Unutmayalım ki Dünya; “Neden” ve “Niçin” dönüyor?

 

Ve her ayrıntının da bir “Neden”i ve bir “Niçin”i var!

 

Yani  anlayacağınız ayrıntılar haylice…

 

 

Bojidar Çipof

9 Nisan 2012 Yeşilköy

 
Toplam blog
: 336
: 625
Kayıt tarihi
: 29.01.10
 
 

Araştırmacı yazar BOJİDAR ÇİPOF: 1953 yılında İstanbul'da doğdu. Ailesi; Ege Makedonyasından İsta..