Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Ağustos '09

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Yaşandı bitti

Yaşandı bitti
 

Alıntı


-Neden?

bile diyemedi kadın. Bir nedeni yoktu çünkü. Uzun zamandır sürüklenen, hastalanmış bir ilişki ve yıkılmış bir köprünün iki yanında kalmış iki kişi.

Sadece;

-"ama" dedi kadın, "ama ben anlayamıyorum."

Pek duyarsızdı adam, etrafa bakınıyordu arsızca, umursamaz ve bıkkın gözlerle. İşini bitirmiş olmanın huzuru ve rahatlığını yaşıyordu o anda, söyleyeceklerini bitirip bir an önce de kalkıp gitmekti niyeti. Gün boyu burada böylece kalmayı da düşünmüyordu zaten...

-Yaşandı bitti,

dedi, tüm umursamazlığı ve rahatlığıyla.

-"Herkes kendi yoluna bundan böyle, acı, evet haklısın, unutulmaz evet, ama artık hayatı yaşamaya bak, beni unut yaşandı bitti" diye yineledi sözlerini. "Üzgünsün, evet bende üzgünüm, ama bu böyle gitmezdi, tükendim ben, hissetmiyorum artık seni, sen yoluna ben yoluma"

diye de devam etti acımasızca.

-"Zaten tek kişilik bir oyundu bu" diyebildi kadın, "sahnede ben vardım sadece, sen senaryoyu yazmıştın" titrek sesini kendisi bile duymamıştı. "Sen hep yazan olmuştun, oyuncularsa hep başka başka..."

Kadının geleceğini bildiği, ama hep o ya da bu şekilde ertelenen son, işte gelmişti.

Gözleri taa uzaklara dalmıştı kadının, dalgın, kırgın, mutsuz öylece bakıyordu. Film şeridi gibi geçti gözlerinin önünden anılar bir bir. Daha o masasına oturmadan her sabah tazelenen ve mis gibi kokan çiçekleri, kendisine feda edilen zamanları, söylenen sevgi sözlerini hatırladı... İki damla yaş aktı hüzünlü gözlerinden, çantasını aldı eline, mendil arıyordu gözyaşlarını silmeye. Hoşuna gitmemişti akıveren yaşlar, zayıf düşürmüştü onu engel olamadan döktüğü gözyaşları.

Yanındaki koltuğa bıraktı çantasını, gözlerini kurulayıp saçlarını şöyle bir düzelttikten sonra başını kaldırdığında, karşısındaki koltuk boştu.

Tıpkı dünyası gibi...

H e r y e r
k a r a
d e l i k t i...

***

Aracına kadar zorlukla yürüdü, ayakta bile durmakta zorlanıyordu kadın, sanki bir o yana bir bu yana savruluyordu. Küçük bir sandalla denizin ortasında kalmış gibi sallanıyordu sağa sola. Başı dönüyor, midesi bulanıyordu. Sanki yıllardır tonlarca yük taşıyormuş gibi güçsüz hissetti kendisini, taşıyamayacaktı artık bu yükü ne ayakları ne omuzları, ne bedeni, ne ruhu... Ölmek daha kolay olmalı bu günü yaşamaktan diye geçirdi içinden. Ağır ağır ilerlerken yolda, radyodan gelen şarkının sözleri sanki saplanıyordu yüreğine...

Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin,
Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin,
Madem ki son şarkının kırık bir güftesiydin,
Neden yarım bıraktın, neden bırakıp geçtin,
Bir yangının külünü yeniden yakıp geçtin...

***

Kolunu yarıya kadar dışarıya çıkarmıştı adam, son sürat sürdüğü aracının camından, kendinden emin, güneş gözlüğünün nasıl durduğuna bakıyordu bir yandan da aynada. Güneş nasıl da parlak, hava nasıl güzel bugün, yaşamak ne güzel diye geçirdi içinden. Radyodan gelen müzik daha da coşturuyordu içini...

Giden gitsin gül, gül ki bitsin dert
Yeniden aşık olsam kaç yazar
Dikenli tellerin ortasından bak
Güzel olman gerekmez bana...

Yaşandi bitti saygısızca
Aldatmanın tadına varınca
Doğru söylesen kimin umurunda
Gözüme inanırım, haydi zıpla...

Değişik birşeyler yapmalı bugün, farklı şeyler yaşamalı diye mırıldandı kendince. Uzun zamandır sıkılmış olduğunu hissetti birden, istemsizce yüzünü buruşturdu o anda. Fakat sanki bugün omuzlarından büyük bir yük kalkmıştı. Rahattı ve de huzurlu. Yolun kenarına çekti aracını, durdu, indi ve uçsuz bucaksız denizi seyredip bir kaç kadeh demlenip keyiflenmek için seslendi.

"Bakar mısınız, bir viski lütfen"

Bir yandan da telefonun karşı tarafındaki diğer kadına, "özledim seni, görüşelim diyordu", belli ki onu birkaç zamandır ihmal etmişti.

***
Savruldu, sallandı, zaman zaman ayakta durmakta bile zorlandı kadın, fakat düşmedi. Direndi, tutundu yaşama, fakat tuttuğu gibi kopuverecek bir dalla değil, kendi kendine tutundu, kendi beynine, kendi gönlüne tutundu.

Düşmedi direndi kadın, çünkü düşeceği heryer çamurdu...

***
Güçlükle doğruldu adam, ellerini ovuşturdu, üzerini silkeledi, dizlerini, paçalarını... Fakat bir türlü temizlenmiyordu çamurlar. Paçalarını silkelese ellerine, ellerini silse üzerine bulaşıyordu tekrar tekrar. Yüzü gözü çamura bulanmış, gözleri bile bataklıktan bakar olmuştu artık...

Bir türlü temizlenemiyordu adam, dokunduğu her yer çamurdu...

Nuray Dilruba ÖRS

 
Toplam blog
: 153
: 1584
Kayıt tarihi
: 18.12.08
 
 

Yaşamayı seven, yaşamı dürüst ve içten yaşayan, evi, eşi ve iki yavrusunun annesi... ..