Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Nisan '09

 
Kategori
İlişkiler
 

Yaşanmış bir aşk hikayesi! (aşk- yalan- ihanet) Bölüm-5

Yaşanmış bir aşk hikayesi! (aşk- yalan- ihanet) Bölüm-5
 

Yaşanmış gerçek bir öykü...


“Sevgi neydi? Sevgi insan eliydi, sevgi iyilikti, sevgi emekti.” (Selvi Boylum Al Yazmalım)

5.BÖLÜM

Genç kıza askerden önceki duygularını sürekli yineliyordu ve eskisi gibi hala onu sevdiğini, askerde olunca sivil hayattaki bazı şeyleri daha iyi anladığını, ailesinden sonra ne yapıyor acaba diye düşündüğü tek kişi o olduğunu söylüyordu. Onu kaybetmek istemediğini, “sevmesem neden hala görüşmeye devam edeyim, neden senden hiç kopmadım, kopamadım “ diyordu. Bazı sorularına karşıda genç kıza “sadece bir sitemdi ve tavırdı sen anlamak istediğin gibi anlamışsın” diye cevap veriyordu. Genç kız ise delikanlının bu tavrını anlamıyordu, çünkü delikanlı genelde ilişkileri bitti mi kendini bir nevi geriye çeker, eskisi gibi ilgisi olmazken, şimdi böyle çok üstüne düşmesini askerlik psikolojisi olarak nitelendiriyordu ve onu sevmediğini düşünüyordu bunu da delikanlıya söyledi. Delikanlı ise askerlik psikolojisiyle alakası olmadığını, onun yanında iken bile onu sevdiğini nasıl anlamadığını soruyordu ve “seni sevmediğimi söylüyorsun ya sana deliler gibi, köpekler gibi aşığım ben” diyordu ve hep tekrarlıyordu mesajlarında…

Genç kızla delikanlı o kadar çok mesajlaşıyorlardı ki, delikanlıyı nöbetlerinde bile yalnız bırakmıyordu hep onunla, ona destek oluyordu genç kız gece 03.30 a kadar mesajlaştıkları bile oluyordu, genç kız sabah işe gideceği halde… Artık mesajların sonunda, “yarın başka bir konuyla devam etmek üzere” diye şaka bile yapılıyordu, çünkü her gün, her gece konuşacak bir şeyler buluyorlar ve nöbet saati bile bitiyordu…

Yalnız, yanlış mesaj trafiği maalesef askerde iken de devam etti. Genç kıza 3-4 defa başka sevgiliye çekilir şekilde mesajlar gelmişti. Genç kız inanmıyordu kendisine çekildiğini çünkü yenilecek yutulacak cinsten mesajlar değildi... Delikanlı hattı arkadaşıyla paylaştığını ve oda nişanlısına çekerken baş harflerinden oluşan hatalardan kaynaklandığını söylüyordu ama hata 1-2 defa olacağını biliyordu genç kız. En basiti mesajlardan ikisi şöyle; “ aşkım ben seni ne zorluklarla arıyorum sen bir çağrıyı zor görüyorsun” ve “ aşkım yine ne oldu da içtin” genç kız bu mesajların nişanlı bir kıza çekildiğine inanmıyordu ve inanılacak türden de mesajlar değildi ve genç kız artık hiç bir özür mesajına, açıklamalarına cevap vermiyordu… Hatta son mesajında da delikanlının " gelmeden önce ettiğim teklifi düşündün mü..." içerikli bir mesaj vardı. Genç kız artık cevap vermiyordu mesajlara çok sinirliydi, delikanlıda bu son mesajı cevap verir umuduyla çektiğini ve nihayetinde doğru olduğunu söylüyordu. Çünkü genç kız bu mesajı görünce çıldırmıştı ve cevap vermişti... Delikanlı genç kıza "sana çektiğim o kadar güzel mesajları görmüyorsun, yanlış çekilmiş, hatta ayrıntı bir kelimeye takıyorsun güzel hiçbir şeyi görmüyorsun, benden uzaklaşmak için bahane arıyorsun, sonraki mesajı artık mesajlarıma cevap vermiyorsun diye çektim, çünkü biliyordum böyle bir mesaja cevap vereceğini" diyordu... Genç kız tartışıyor, bağırıyor, kavga ediyor ama hep sevdiği delikanlının yeminlerine inanır gibi gözükmeye devam ediyordu, kalbini de kırmak istemiyordu her ne kadar kendi kalbi kırılsa da… Bu 3-4 mesaj olayından sonra delikanlı artık hattı paylaşmadığını ve arkadaşıyla yanlış çektiği mesajlar yüzünden kavga ettiğini söylüyordu( güya yanlış mesajları çeken hep aynı arkadaşı)…

Bir gün delikanlı ile genç kız mesajlaşırken delikanlı genç kıza “ aşkım bu şekilde sormak istemezdim ama "BENİMLE EVLENİR MİSİN?” demişti. Hatta bu teklifini arkadaşlarının yanında bile yinelemişti.. Genç kız şaşkındı tabi ki sevdiği adamla evlenmek istiyordu ama güveni yoktu, bir ömür ‘acaba’ ile yaşayabilir miyim diyordu hem kendi içinde, hem delikanlıya. Çünkü acaba şuan benle değilken kimle, acaba biriyle mi buluşuyor, acaba başkasıyla mı konuşuyor diye içi içini yiyeceğini biliyordu. Her telefon konuşmasında bu güvensizlik ortaya çıkıyor, delikanlı ona güvenmesi için elinden geleni, ona ilk güvendiğinden daha fazla güvenmesi için herşeyi yapacağını söylüyordu. Onu kaybetmek istemediğini her defasında yineliyordu. Bazense “ bana hiçbir zaman güvenmeyeceksin” diye söyleyerek üzülüyordu. Ciddiyetini belirtmekti belki amacı şöyle diyordu genç kıza “beni askerden sonra akşam yemeğine çağırır mısın size? Babanla da tanışmak istiyorum, niyetimizi, ciddiyetimizi bilsinler” diyordu ve ailesi ile tanıştırmak istediğini “annenden izin alsam verir mi? Tanıştırmaya götürmeye” diyordu. Genç kız, delikanlının ilk defa evlilikte bu kadar ciddi tavrına şaşkındı ve bunu dile getirdiğinde, delikanlı “benim, senle alakalı düşüncelerim bu yaz içindi” der, genç kız askerden gelmesini bekliyordu, askerlik psikolojisi olarak düşündüğü ve delikanlının tavrının-ilgisinin değişip, değişmediğini görmek için bunu da hep söylüyordu delikanlıya…

Artık kopma noktasına yaklaşılmıştı belki de…

Delikanlı askerlik boyunca da genç kızın hep onu aramamasından, mesajı bile kendisi çekmeden çekmemesinden, bir çağrı bile bırakmamasından şikayetçi olmuştur. Aralarında önceden delikanlının kullandığı bir kelimeyi kullanmıştır genç kız, seni üzüyorsam görüşmeyebilirim. Delikanlı çok şaşırmıştır bu lafa saçmaladığını, daha önce genç kızın verdiği cevabı bu sefer o ona vermiştir ben istediğim için değil, sen istemiyorsan demişti…

Yine delikanlıya pek vakit ayıramadığı günlerden birinde genç kızın işyerinde iken toplantı yapılmaktadır ve genç kızda ordadır. 10 dakika ara verilecektir ve genç kızda o sırada delikanlıyı aramak istemektedir. Yanlışlıkla “aşkım 10 dk sonra arayacağım yerine aşkım 10 dk sonra ordayım” diye mesaj çekmiştir ve aradığında delikanlı telefonu görmemiş ve açmamıştır. Mesajı daha sonra gören delikanlı bunu yanlış anlar, genç kızı üst üste defalarca arar ama genç kız toplantıda olduğundan açamamaktadır telefonu, müsaade ister ve lavaboya gidip delikanlıyı arar. Delikanlı öyle bir hışımla kıza tepkide bulunur ki yargılarcasına nerde olduğunu bilmiyorum diye suçlayarak 15 dk sonra tekrar aramasını ister genç kızın, onu denetlemek amaçlı. Genç kız 15 dk sonra bir şekilde tekrar müsaade ister toplantıdan ve tekrar lavaboya gider, delikanlının kendisini zora soktuğunu, ne demek istediğini, ne yapmaya çalıştığını sorar ve söyleyip kapatacağını dile getirir. Delikanlı ısrarla telefonu kapatmayacağını söyler, genç kız kapatacağını, delikanlı kapatmayacağını derken bu söylem 15 dk yı bulur. Genç kız onun yüzünden çok zor duruma düştüğünü ve artık 3 e kadar sayıp kapatacağını söyler, delikanlı kapatırsa durumun kötü olacağını söyleyerek ayrılmakla sonuçlanacağı gibi tehdit ederek konuşur ve genç kızda tehdide gerek olmadığını ve telefonu kapatarak bitirdiğini gösterir. Genç kız telefonunu geç saate kadar açmaz ve açtığında delikanlının çağrıları başlar aramasını içeren mesajlar gelir. Genç kız aramayacağını, konuşacak bir şeyin olmadığını söyler. Delikanlı bu sefer eğer aramasa evini arayacağını söyler, saat geç olmuştur ve o saatte telefon çalacak ve babası açacaktır. Genç kız, delikanlının saçmaladığını, böyle bir şey yapmamasını söyler ama delikanlıyı da tanıyordur, yapacağım dediyse yapacaktır.

Genç kız arayacağını söyler ve 10 dk sonra arar ve ne istediğini sorar. Delikanlı ise son kez konuşmak istediğini ve veda etmek istediğini dile getirir bu şekilde görüşme soğuk ve sert şekilde biter ve yolları ayrılır… Yani askerden dönüşüne bile kalmamıştır bu bitiş.

Yılbaşı günüdür ve gece yarısı yeni yıla girildiğinde genç kızın telefonu çalar ve arayan delikanlıdır. Konuşurlar çok kısacık yeni yılını kutlar, genç kız şaşkındır. Çünkü son görüşmeden sonra delikanlının arayacağını düşünmüyordu bile bunu da delikanlıya da yansıtır bu şekilde. Delikanlı da “ seni yalancı çıkarmayım o zaman” der ve kapanır.

Genç kızın doğum günü gelmiştir. Herkes hatırlamıştır ama delikanlı aramamıştır. Genç kız çok üzülmüştür yılbaşı bile o kadar önemsizken aradığı halde, onun için önemli olan doğum gününde aramamıştı delikanlı, içine attı üzüntüsü öylece kabullendi niye arayacaktı ki diye düşünerek…

Askerden geleli 2 ay olmuştu delikanlının…

Genç kız durakta bekliyordu evine gitmek için. Otobüste arkadaşını görmüştü ve muhabbete başladılar o sırada arkadaşı genç kıza, delikanlıyla küs olup olmadıklarını soruyordu, genç kız ise nedenini sordu. Genç kızın arkadaşı, delikanlının bir arkadaşıyla arkada genç kıza baktıklarını, küs olduklarını düşündükleri için konuşmadıklarını sandığını söyledi. Genç kız çok şaşırmıştı…İşyerinde iken nette genç kıza, bir selam denmişti, delikanlıydı “hoş geldin” dedi genç kız delikanlıya, hal hatır sorulduktan sonra ilk sorusu delikanlının, saçlarını mı boyattın olmuştu, çünkü genç kızın saçları, onlayken olduğu gibi boya değil kendi doğal saçlarıydı ve delikanlı öyle sanmıştı demek ki durakta gördüğünde, genç kız nerden biliyorsun dediğinde ise avatardaki resimden öyle gözüktüğünü söylüyordu delikanlı… Genç kıza onun bulunacağı sıralarda durağa çok geldiğini ama genç kızı hiç görmediğini söylüyordu, genç kız hiç görmedin mi diyince, yok işte dediğim gibi diyordu. Öyle muhabbete başladılar nerdeyse 2 saat konuştular, ilk sıradaki konuşmada olan despotluk yavaş yavaş eski şakalara götürdü, birbirleriyle yine uğraşmaya başladılar. Birbirlerine sürekli taktıkları lakapları yinelediler kendilerine, sonra görüşme bitti. Genç kız kimseyle küs kalamıyordu, içinden kötü bir şey asla geçiremiyordu özellikle de delikanlı için…

Genç kız yaygın olan bir arkadaşlık sitesinde kendi adresinden delikanlının profiline bakmak istedi bir gün vee…

...

 
Toplam blog
: 57
: 2010
Kayıt tarihi
: 26.03.09
 
 

26 yaşındayım (06.02.1984) Ankara'da ikamet etmekteyim. İşletme Fakültesi mezunuyum. Özel bir şirket..