Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Nisan '12

 
Kategori
İnançlar
 

Yaşar Nuri Öztürk

Yaşar Nuri Öztürk
 

Yaşar Nuri Öztürk


Yaşar Nuri Öztürk’ü dinlemek sevaptır desem, bir çok kimse bana çok kızar. Belki Yaşar Nuri Öztürk Hocam bile kızar. Fakat bu cümlemin içindekileri sizlere izah ettiğim zaman, belkide kızmaktan vaz geçip bana hak verirsiniz…

Neden Yaşar Nuri Öztürk’ü dinlemek sevaptır?

Cevap veriyorum. Kendime soruyorum, kendim cevaplıyorum. Bu bir çeşit kendimle mülakat gibi bir şey…

Sevap, çünkü onu dinlerken günahı sevabı doğrusu ile öğreniyoruz.

Âşık olduğum İslam dinine, hocayı dinledikten sonra iyice sevdalandım… İslam dinine, daha bir sıkı sıkıya sarıldım.

Daha bir sevdim, dahanın içinde lütfen art niyet aramayın.

Tabi ki çok seviyordum.

Kendimce acizhane olarak iyi bir Müslamanım… Neticede insanım, kendimi çok yargıladığım, cezalandırdığım zamanlar oluyordu. Bilerek bilmeyerek kendimle kavga halinde yaşıyordum. Bu da beni sinirli yapıyordu. Bana öğretilen o kadar çok şunu yapma günah, bu olmaz günah, bumu asla günahlar vardı ki! Bunlar beni yaparak da – yapmayarak da üzüyordu… Altından kalkamıyordum. Çok takıyordum. Çok günah işliyorum diyordum. Daha asabi belki de daha yanlışlar yapmama neden oluyordu…

Sonrasında:

Ne yapıyordum biliyor musunuz?

Kaçıyordum.

Evet. Evet… Kaçıyordum. Korkuyordum. Çok büyük yükleri taşıyamıyordum.

Hocayı dinledikten sonra, öyle olmadığını anladım.

Ben çocukken kardeşimle birlikte; Allah Rahmet Eylesin, babam bizleri yaz tatillerinde hocaya gönderirdi. Hatim indireceksiniz derdi. Hatim indirmek, Kuranı Kerim-i okumaktı. Okumuştuk.

Uzun yıllar sonra arkadaşlarımla birlikte, bir bayan hoca eşliğinde Kuran-ı Kerim-i bir daha okumuş, yani hatim indirmiştim.

Yıllar hızla geçti.

Bizler Hocamız, Yaşar Nuri Öztürk’ü bulduk. Anlattı. Çabaladı. Uğraştı, didindi.

“Ben hazırladım, gecelerime, gündüzlerime keder verdim, uyumadım, uğraştım. Hazır, buyurun okuyun” dedi.

Sonra televizyonları gezdi, programlar yaptı. Uğraştı da uğraştı.

Üstelik İslamı aklına geldiği gibi, büyüklerinden duyduğu kulak dolması bilgilerle de anlatmadı. Anlatmıyordu…

Onun elinde rehberi vardı, var…

Elinde kılavuzu vardı, Var…

İslamı, dünyayı, yaşamı, güzeli anlatan Mukaddes Kitabımız Kuran-ı Kerim vardı.

Bize Kuran-ı Kerim’i anlattı.

Tek – tek anlattı ve anlatıyor.

O kadar akılda kalıcı, o kadar güzel anlatıyorki.

Ben onun anlatımlarından sonra, Allah kabul ederse, sevaplar işlemeye başladım.

Ben onun anlatımlarından sonra daha cesur olmaya başladım.

Ben onun anlatımlarından sonra yarına, ölüme, ahirete daha korkusuzca, daha metanetli, daha sağlam düşüncelerle bakmaya başladım.

Sevabın tam anlamını, günahın tam anlamını öğrendim.

Hala öğreniyorum.

Okuduğunuz duaların anlamlarını biliyor musunuz diyor ya, bilmeye çalıştım. Kuran - ı Kerim-i Türkçe okumaya başladım.

Bir çok güzelliklerle buluştum. Anlaştım. Rahatladım.

Huzur duydukça, daha huzur verdim çevreme, bu sevap işlemek değil mi?

O zaman onu dinlemek, onu okumak nasıl sevap olmasın?

Her Cuma programlarım varsa iptal ediyorum…

Benim randevum var, Yaşar Nuri Öztürk hocamla.

Ona çok dua ettim. Bir ben miydim dua eden. Asla… Herkes etti, etmeli… Kesinlikle etmeli. Onu takip de etmeli. O bir yol gösterici, o bir anlatıcı, o bir ışık.

Işık derken, sevap derken neleri söylemek istediğimi anlıyorsunuz, muhakkak ki ama ben yinede az biraz anlatmak istiyorum.

“Şunu yapmayın diyor, ilave ediyor bu benim isteğim değil. Siz bilirsiniz.” Tavra bakın nasıl insanca…

Devam ediyor…

“Bu Kuran’nın isteği…”

Kuran-ı Kerim’i kim gönderdi kullarına, kurban olduğum Mevlam göndermedi mi?

Kime gönderdi, Peygamberimiz, Hazreti Muhammet’e göndermedi mi?

Bize bunu söylüyor. Kuran-ı Kerim’i anlatıyor.

Allah ondan bin kere razı olsun.

Bizler şanslıyız. Ya yazdığı kitaplar!

Okunası kitaplar, elimizden hiç düşürmeden tekrarlanacak kitaplar…

Ben yazarım. Bir kitabın nasıl yazıldığını biliyorum – ki!

Benim yazdığım kitaplar din içerikli, Kuran-ı Kerim’i anlatan kitaplar değil ki ne haddime.

Yaşar Nuri Öztürk’ün anlatıları olan programı işte bu yüzden izlemeli, onun yazılarını takip etmeli, onun kitaplarını okumalıyız.

O bize yanlışı değil, uzun zamandır yapılan yanlışların doğrularını söylüyor. Elinde Kuran-ı Kerim ondan anlatıyor.

Kırk bin kere maşallah. Daha ne olsun.

Bence o yol gösteriyor, bizlerde onun söylediklerini öğrenip, ona göre hareket edip sevap işliyoruz.

Ben onu izlemeye devam edeceğim.

İlk bulduğum fırsatta, beni kabul ederlerse de ziyaretine gideceğim.

Şifalar onunla olsun… Çok güçlü olsun. Çok sağlıklı olsun. Bizim ondan öğreneceğimiz daha çok şeyler var.

 

Nazan Şara Şatana

 

http://www.facebook.com/#!/profile.php?id=100002892442552

http://twitter.com/#!/nazansarasatana

 

  

 
Toplam blog
: 1731
: 4678
Kayıt tarihi
: 09.12.10
 
 

Turizmci; Genel müdür Yazar ; Romanlar, senaryolar müzikkaller... Sinema filmleri, TV filmleri.....