Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Şubat '08

 
Kategori
Mizah
 

Yaşasın Türk polisi

Yaşasın Türk polisi
 

Çok sevdiğim bir arkadaşımla ayrı şehirlerde oluşumuz nedeniyle uzun zamandır görüşemiyoruz. Ancak bulduğumuz her fırsatta telefonlaşıyoruz. En son dün telefonlaştık. Hal hatır sorma faslı bittikten sonra '' biz de uzun zamandır pek bir yere çıkamıyoruz .'' Dedi.Sandım ki kardan kıştan. Meğerse arkadaşın eşi alkollü araç kullanırken polise takılmış ve 6 ay süreyle ehliyetine el konulmuş.Para cezası da cabası. Eeee... bunda ne var ? diyeceksiniz.. Bence bunu demek için biraz erken.. Size olayı olduğu gibi anlatayım.. Belki sizler de böyle fıkra gibi bir olayı ilk kez duyacaksınız.

Arkadaşım, eşi ve 5 yaşındaki kızları bir arkadaşları tarafından eve yemeğe davet edilirler. Güzelce yerler, içerler, ailecek sohbet, muhabbet derken şişede durduğu gibi durmayan malum meret bedene girince çıkar 50 promilin üstüne.
Gece yarısına doğru da kalkarlar evlerine gitmek üzere yola çıkarlar. Ama yıllardır gidip geldikleri güzergahta bugüne kadar hiç görmedikleri birşey görürler. Kontrol yapan trafik polislerini. ''Hay Allah! bunların burda ne işi var.''Der eniştemiz.
''Yaaa..enişteciğim asıl senin o direksiyonun başında ne işin var?''Neyse.. Çaresiz alkol muayenesinden geçer bizim enişte. Yüksek promilden dolayı ehliyetine el konur..

Eveeet şimdi asıl film başlıyor... Ne mi oluyor? Benim iyi niyetli arkdaşımı şeytan dürtüyor. O da başlıyor ''affedin bizi '' edasıyla konuşmaya.

''Memur bey, biz aslında bu durumlarda asla yola çıkmayız. Ama çocuk çok hasta onu hastaneye götürüyoruz. Çok öksürüyor ve de ateşini düşüremiyoruz. Yani mecbur kaldık. ''Deyiverir.
Bunun üzerine arka koltukta oturan 5 yaşındaki kız çocuğu annesinin yalanı ortaya çıkmasın diye şiddetle öksürmeye başlamaz mı? Yavrucak kimbilir ne düşündü o an.

Arkadaşım söze devam eder.'' Başka çaremiz yoktu. Size söylesek götürürmüydünüz bizi hastaneye? Memur bey gayet kibar, '' Tabiki götürürdük.''Der ve dediğni de yapar. Enişteyi arka koltuğa alır, Memur bey direksiyona geçer. Bu sefer 5 yaşındaki çocukcağız korkar ve ağlamaya başlar. Sık sık öksürmeyi de ihmal etmez ama. Hastaneye gidene kadar da ağlar. Memur bey hastanenin acilinde de kendileriyle yakinen ilgilenir. Çocuk muayene olurken yanlarından biran olsun ayrılmaz. Doktor , ''çocuğun ne si var? '' der. Arkadaşım, polise söylediği yalana devam etmek zorunda kalır.''Ateşi çok yüksek.''der. Doktor çocuğa dokunur. Çocuk buz gibi....Sonra arkadaşım ustaca bir manevrayla kıvırır.'' Ateşini zorla düşürdüm de öksürüğü kesemiyorum.''der.

Ağlamaktan ve rol icabı öksürmekten boğazı inen çocukcağızı muayene eden doktor ''Oooo... Küçük kız senin boğazın çok kötü durumda. Çok üşütmüşsün demez mi?

Yani sapasağlam çocuk anne babasının yüzünden yarım saatte hasta olup çıkar. Doktor bir sürü ilaç yazar yavrucağa. Neyse hastanede işleri bitince de memur bey - sağolsun - onları evlerine kadar götürür.

Eee.. şimdi ne demek lazım bu işe.. Bir yanda alkol, diğer yanda ehliyeti kaptırmamak için masumca söylemiş bir yalan. Ortada 5 yaşında, hasta rolünü profesyonel tiyatroculara taş çıkartacak ustalıkta oynayan bir kız çocuğu. Karşıda kül yutmaz, yardım sever Türk polisi ve bütün bunların sayesinde hastane acilinde karşılanan yeni bir gün...

 
Toplam blog
: 14
: 1345
Kayıt tarihi
: 08.11.07
 
 

Sıdıka ben. Her zorluğuna rağmen hayatı, ağlamayı bilmeme rağmen gülmeyi, unutmamama rağmen kin t..