Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Mart '12

 
Kategori
Anılar
 

Yaşayan kadın kahramanlar

Yaşayan kadın kahramanlar
 

KAR ALDTINDAN GÜNEŞ GÖRMEK...


Van ve Hakkâri; hep terörle, ölümle, kepenk kapatmalar ve çocukların geleceklerini etrafı yakan molotoflara yüklemesiyle görür, duyarız.

Şırnak’tan Hakkâri’ye doğru yola koyuldum. Yol; iki tarafı yüksek dağlar, derin bir vadi boyunca zikzaklar çizerek, Zap Suyu ile akıp gidiyor…

          İki yönlü yoldu, gittiğim. Fakat karşıdan gelen aracın geçebilmesi için yolun kenarına çekip, karşıdan gelen aracın geçmesini beklemem gerekiyordu. Arabanın camından yukarı bakınca insanın tüyleri ürperiyor. Yol kenarına dikey inen dağların yamacından bir kaya parçası yuvarlanıp, üzerime düşer diye…

         Yaz mevsiminin başlangıcıydı. Yüksekova’ya bir iki kilometre kala sağ tarafta bir köy gördüm, baharı yaşayan…

Yüksekova deyince, Cilo Dağı’nın erimeyen karları ve yazın ortasında açan rengârenk çiçekleri gözümde canlanır.

         Suüstü Köyü’ne gidip, köylülerle tanıştım ve birkaç gün orada kalmak istediğimi söyledim. Köyün en yüksek rakımında dalgalanan ay-yıldızlı bayrağın dibinde klasik bir köy evi vardı. O eve doğru gittim ve o evde yaşayanlarla tanıştım. Beni ellili yaşlarda bir Anadolu kadını karşıladı avlu kapısında. Üzerinde hücum yeleği, omzundan namlusu aşağıya sarkan bir kalaşnikof…

 “Köyümüze hoş geldin evladım.” Dedi. Elini öptükten sonra içeri girdik. Çocuklarına hemen “Çay, yemek, bir şeyler hazırlayın! Misafirimiz var.” Dedi.

Çay gelene kadar birer sigara yaktık. Evlerinin yanında dalgalanan bayrağı sordum. Kadın birden iç çekerek “Evladım, her akşam bayrağı ütüleyip, öyle göndere çekerim. Elim silah tuttukça da bu topraklarda bu bayrak dalgalanacak.” Dedi.

          Ana dediğim bu kahraman kadın, Gönüllü Köy Korucusu idi. Bu sözüne karşılık “Senin gibi cesur yürekli, kahraman insanlarımız oldukça, bundan şüphem yok.” Dedim.

          İki gün boyunca beni el üstünde ağırladılar. Köyden ayrılacağım gün “oğlum seninle bir atış yapmadan bırakmam bir yere” dedi. Bayrağın dibine doğru yürüdük ve parmağıyla karşı tepede bir taş göstererek “Taştaki siyah noktaya ateş edelim.” Dedi. Önce o ateş etti. Sonra silahı bana uzattı. “oğlum sıra sende, yalnız silahı titretmeden ateş et!” dedi. Ben gülümseyerek, elinden silahı aldım ve üç el ateş ettim. İkimizde taştaki siyah noktayı beyaza boyadık.

“Oğlum, senin gibi evlatlarımız, biz öldükten sonrada bayrağımızı dalgalandıracak.” Deyip bana sarıldı. Ağlamamak için kendimi zor tuttum.

         Köylülerle vedalaşma vakti geldi, çattı. Kimisi buğday tenli, kimisi esmer çocuklar arkamdan koşup, el salladılar. O çocukların gülen yüzlerinde daha da çok sevdim ülkemi…

         Yüksekova’dan çıkıp, Van’a doğru yola koyuldum. Yol boyu yüksek dağlar arasında derin bir vadiye akan hüzünlerim ve sevinçlerim bir arada…

          Beni iki gün boyunca el üstünde ağırlayan cesur yürekli Anadolu kadınına: “Yaşayan Nene Hatun” demek yakışır.

          Şimdi sırada Van ili, Çatak ilçesinde yaşayan; hem mahalle muhtarı hem Gönüllü Köy Korucusu hem de torununa anneannelik yapan, cesur yürekli Leman Ana’ya gidiyorum. Anadolu’nun kadın kahramanları saymakla bitmez. Ama bu iki cesur yürekli anayı görmeden ölseydim, gözüm arkada kalırdı. Gerekirse aylarca yol yürüyün, ama yinede onları ziyaret edin!

           Leman Olgan yaklaşık 16 yıldır, oturduğu mahallenin muhtarı. Kocasını kaybedeli yıllar olmuş. Muhtar, Gönüllü Köy Korucusu ve anne olan kahraman kadın…

           Leman Ana muhtarı olduğu mahallenin sakinleri için günde birkaç defa devlet dairelerinin kapısını çalar, insanların sıkıntılarına çare arar. İlkokul mezunu olan bu cesur yürekli kadın, okuyamamanın acısını çok derinden hissediyor. Bu acı nedeniyle olacak ki, mahalledeki bütün kız çocuklarının okuması için yoğun çaba sarf eder.

          Elinde silah koruculuk, cebinde mühür muhtarlık ve yüreğinde bitmek bilmeyen sevgiyle anne ve anneannelik yapıyor…

“Anadolu’nun kadın kahramanları dedikleri bunlar olsa gerek.”Diye aklımdan geçiriyordum. Genç yaşta kocasını kaybetmiş olması, onun yaşam mücadelesini zerre kadar etkilememiş diyebilirim. Hatta ona daha çok idealist olup, mücadele etmesini sağlamış.

         Hayat onlar için; öncellikle uğruna silahı ellerine alıp ölümü göze aldıkları ülkemizin bütünlüğü, sonrada çocuklarının geleceğinden ibarettir, diyebilirim.

         Yüzlerindeki çizgilerden ve bakışlarından; uykusuz kaldıkları geceleri, tandırda pişirdikleri ekmeklerin kokusunu ve terör belasına verdiğimiz canların hüznünü görebiliyorsunuz. Onlar, Gönüllü Köy Korucusu olarak vatan savunmasında sarsılmaz birer bekçiler…

         Vatan savunmasında verdikleri mücadele karşılığında maaş almaya utandıkları için gönüllü hizmet veriyorlar. Onlar, sadece kendi çocuklarına annelik yapmıyorlar. Ülkemizde bütün çocukların güzel yarınlar yaşaması için hayatlarından ödün vermektedirler.

         Onlar, silahsız ve kardeşçe bir arada yaşayacağımız yarınlar için ellerine silahı alıp, onurlu bir mücadele veren cesur yürekli analar…

         Hem Van’daki hem de Yüksekova’daki cesur yürekli insanlarımız olduğu sürece, ülke insanımızı kimse birbirinden ayırmayı başaramaz.


 

 
Toplam blog
: 15
: 538
Kayıt tarihi
: 12.03.12
 
 

AİBÜ uluslararası ilişkiler mezunuyum. Ülkenin; iç ve dış politikları üzerine makaleler yazmaktay..