Yaşlanmak; insan ve tüm varlıklarla ilgili bir olgudur.

RİNDLERİN AKŞAMI

Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç..
Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç . Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile.. Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.. Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan, Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan. Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece. Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince, Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül, Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül.

YAHYA KEMAL BEYATLI

Nüfusu yaşlanan ülkelerde çok farklı sorunlarla karşılaşılmaktadır. Sağlık harcamaları büyümekte , sosyal hizmetlere yönelik yeni kadrolar ve yeni unitelere gereksinim duyulmakta. İnsanların emeklilik dönemine geçişte bazı hazırlıklarını yeterince yapamaması sosyal ve psikolojik problemlere neden olmaktadır.

Genç kuşak için hayatın henüz başları iken ebevenleri, hayli farklı problemlerle başbaşa kalarak, bu hastalıklarla mücadele etmekte ; hipertansiyon, diyabet, koroner yetersizlikleri, dolaşım bozuklukları rahatsızlıkları yaşam kalitesindede ciddi eksilmelere yol açmaktadır..

Hastalıklar kontrol edildiği kadar yaşam süresi uzar ancak risk faktörleri kontrol dışı seyir ettiğinde kaçınılmaz son kapımızı çalmak için hazır beklemektedir..

Eşlerden birinin kaybında hayatta kalan kadın olunca yaşayacağı diğer günlerinin çok uyumlu geçeceği bilinen bir gerçektir. Onlar çocuklarıyla birlikte yaşama hususunda daha mutlu birliktelikler oluşturabilmektedirler.. Yapılan bütün araştırmalarda. kadınlar oğlunun, kızının yanında hayatını idame ettirirlerken çok rahattırlar. Ana olmakta budur sanırım.. Tek kalsalarda hayatlarını problemsiz bir şekilde sürdürebilmektedirler. Birde ileri yaşın getirdiği hastalıklar olmasa.

Osteoproz, ankilozan spondilit, artrit, siyatik ve varisler ile kendini gösteren dolaşım bozuklukları ileri yaşlarda en sık görülen rahatsızlıkların örnekleridir.

Yaşlılık döneminde erkekler eşini kaybettiğinde , hayat çok daha zor ve bakıma muhtaç geçmektedir. Sakatlanmalar, yoğun bakım, refakat hemşireliği v.b pozisyonlara hizmet verecek kadrolara çok ihtiyaç vardır. Ayrıca sosyal güvenlik sisteminde iyi hizmet veren, kendini iyi organize edebilmiş özel yapılanmalara ihtiyaç olacaktır. Özel kuruluşlar devlet organları kadar yeni projeler üretebilmelidirler..

Devlet sosyal - güvenlik cephesinde yeterli hizmet tesis edecek çalışanları organize edebilmelidir. İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya, Adana gibi büyük illerimizde Rus, Azeri, Türkmen ve hatta Ermeni kökenli kaçak çalışan binlerce kadın, erkek işçiler bu işlere talip olmaktadırlar. Ciddi bir hizmet açığı olduğu gerçeğini herkes kabul etmelidir.

Yabancı ülkelerden bir çoğunda sosyal devlet geleneği ile yaşlanan nüfus için planlı ve programlı çalışma örneklerine rastlarsınız. Bir çok ülkede yaşlı nüfus hayatta yapmak istediği ancak fırsat bulamadığı hayallerini emekli olduktan sonra gerçekleştirmektedirler. Batı ülkelerini şöyle bir gözden geçirirsek ; Almanya, İsviçre, Hollanda, İtalya, İngiltere, İsveç, Norveç, Danimarka, İspanya, Portekiz, Macaristan, Polonya dahil bu ülkelerde böyledir..

Ancak Türkiye, Bulgaristan, Romanya, Hırvatistan, Arap Ülkeleri, Irak, Ürdün, Libya, Afrika Ülkeleri ile Pakistan, Afganistan gibi ülkelerden hangisinde bunu başarabilirsinizki..

Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin yaşlanan nüfusumuzla ilgili planları acaba nelerdir. Şu anda belki ihtiyacımız yoktur şeklinde düşünceleri olabilir. Lakin bu süreç ile başbaşa kalınması maalesef kaçınılmazdır. Bazı devlet büyükleri ve politikacılar her evli çiftten ( tabiiki gençlerden) en az 3 çocuk yapmalarını aleni istemektedir. Şöyle bir durup düşündüğünüzde bu talep neden ısrarla dile geliyor.? Bir çok avrupa ülkesinin yaşadığı " yaşlanan nüfus" tablosu ciddi bir durum arzediyorda ondan.. Korkulan kaç yıl sonra olacaktır. Benim öğrenmek istediğim "sosyal güvenlik uzmanları" acaba tarih öngörülerinde bulunuyorlarmı.?

Saygılarım ve sevgilerimle..