- Kategori
- Gündelik Yaşam
Yaşlanmak güzel değildir!
Doksan yaşını aşmış olsanız bile, yaşamayı seversiniz, yaşama ihtimalini seversiniz, yüz yaşını aşma ihtimalini seversiniz…
Uyumaz; geceyi, güne katmaya çalışır ve uzatmak istersiniz günlerinizi.
Yemenize içmenize dikkat eder, ilaçlarınızı düzenli alır ve sabah sporunuzu sürdürmeye çalışırsınız.
Çevrenizdeki insanların bu çabalarınızı anlamsız bulduğunu da fark edersiniz.
“Beş yıl daha yaşasan ne olacak.” gülümseyişini yakalarsınız yüzlerinde.
“Yaşlanmış aslanın artık sürüden ayrılması gerektiğini” düşünen genç aslanın bakışlarını yakalarsınız gözlerinde.
Hatta hiçbir şekilde yükünüzü çekmeyenlerin bile çok yaşamış olmanızdan rahatsızlık duyduklarını hissedersiniz.
Amaçlarınıza, ideallerinize, destek verenler, anlayış gösterenler bu amacınıza burun kıvırmaktadır artık.
Sizi anlayabilecek yaşıtlarınız da yoktur zaten ortalıkta.
Yüz yaşını aşma hedefinde tek başına kalmışsınızdır yani.
Bütün bunlar, hevesinizi kırar, suçlu hissettirir, güçsüz hissettirir ama vazgeçmezsiniz.
Gece yarılarına kaydırırsınız sporunuzu; odanızda yürür ve yatağınızda hareketler yapmaya çalışırsınız.
Bazen o karanlık odada, düşüncelere dalıp, geçmişinize, gençliğinize gidersiniz.
“Yetmiş yaş bana yeter.” gibi iddialı sözlerinizi hatırlar ve gülümsersiniz.
“Seksen yaş ona yeter.” gibi işgüzarlıklarınızı hatırlar ve rahatsızlık duyarsınız.
Yaşlıların hayata tutunma çabalarını karşı, sarf ettiğiniz o acımasızca sözleri hatırlar ve bunun pişmanlığını yaşarsınız.