Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Mart '08

 
Kategori
Aile
 

Yaşlanmanın yaşları

Yaşlanmanın yaşları
 

DOĞUM GÜNLERİMİZİ , NASIL COŞKUYLA KUTLARIZ.

Doğum yıldönümleri, önemli günler, kutlamalar, birer kutsama dır aslında.Geçip giden zamanın ardında hiç boşluk kalmaz. Hep birileri doldurur ve birilerini arar ve anarlar.

Bazı günler, huzuru huzurda ararım. En huzur duyduğum yer malum üzere seccadenin başı , ya da sessiz bir köşe olur .Tefekkürü etmek beni dinlendirir.Bir yaş günü kutlamasından sonra, Kurandan bir ayet geldi aklıma, her olay için hep hatırlayacağım bir ayet bulunur hafızamda.Okumayı ve tefsir ilmini çok sevdiğimden.

“EBEVEYNLERİNİZE YAŞLANDIKLARI ZAMAN ÜF BİLE DEMEYİNİZ, ardından tamamlayıcı olarak;”BİZ KİMİN ÖMRÜNÜ UZATIRSAK ONU TERSİNE ÇEVİRİRİZ”

Bir türlü şimdiki pencereden yorumlayamamıştım bu ayeti.zaten hep sonradan gelir ya aklımı başıma hep sonradan….bir şarkıdaki gibi..ve yaşadıkça anlaşılıyormuş Lafzatullahların derin anlamı…

Üf dediğimiz o kadar çok olay olur ki ilişkilerimizde, hayat kısır bir döngüye dönüşür, farkında olmadan sahnede oyuncular değişiverir..İlk ilişkilerden başlar değişim.Ana-baba ocağını terk etmek sanki farzdır.Evlilik denilen olay genelde ayrılık demektir yuvadan , ve yeni bir yuvanın uçurucusu olarak.Bu yüzden evlenirken iki kişi hayatlarını birleştirirken, sadece bedenlerini ve zevklerini paylaşmak isterler.Ya yan hayatlar.

Bazı ana bağımlısı kişiler belki bu yüzden evlenemezler.Ya da bakmakla yükümlü oldukları yaşlı kişiler hayatlarının bir parçasıdır.Bu sorunların eski konaklarda yaşandığını sanmıyorum.Eskilerde ne bu kadar mal sıkıntısı ne de şüphe vardı.Sadece sevgi bağları ve ev ahalisi.Aile büyüklerine saygılı iletişim.bir konakta belki birkaç aile barınırdı hizmetkarlarda dahil olarak belki de bereket denilen sıfat daha boldu .

Günümüzde ben de dahil , evlenirken ilk şart ayrı oturmak istemi oluyor.Eğer birlikte yaşamaya razı olduysa da eğer bir evladı olursa asla birlikte olmamalıyım , ya da yanıma gelin , damat almamalıyım diyor.Bu belki de teselli mükafatı.Her ne kadar böyle düşünülse de kimse evladından kopmak istemiyor .Ya evlatlar?

Ben seni alıyorum anneni değil diyen bir damat, ben senle evleniyorum ailenle değil diyen bir gelinin sağlam temeller üzerinde aile bağlarını götürebileceğini kim düşünebilir.İşte temel kopukluk.Senin anan benim babam vb .olaylarla ilk kavgalar başlıyor.Ebeveynler mi?Aman siz mutlu olun biz çeker gideriz deyip çift iseler köşelerine tek iseler huzur ya da bakım evlerine hatta sokağa bile atılabiliyorlar.Toleranslı ve fedakar ebeveynler Bayramlarda bile tatil yerlerine tercih edilir oluyor, ta ki evlatlarda bir ebeveyn olana kadar

Bir kitabeden esinlenerek bir yazı sunmak istiyorum.Bunu yazarken kişi ya da isim önemli olmuyor bunu yazan herkes ve hiç kimse..kendini örterek ilham oluyor ve ben benden çıkarak yazıyorum bunları,

Sevgili yavrularım ;Bir gün benim de doğum yıldönümlerimi kutladığınızda, bilin ki ben hiç yaşlanmayacağım.Siz bana her ne kadar yaşlandın artık , deseniz de ben her gün gençleşeceğim ve istediğiniz kadar mum dikin pastama..YAŞLANMIYACAĞIM. yaşı ancak gözlerindeki damlacıklarda görebileceksiniz.

Bu gün yemekte , annem ketçapı masaya döktü.elleri titriyordu.Söylesene vereyim , bak canım örtü ne hale geldi diye azarladım.Siz de bebekken döker saçardınız, BEN GİBİ, ve ben size hiç kızmazdım .Annem çatalı tutamadığı için parmaklarını yemeğe daldırıyordu, sofrada kaşıkla ye dedim elini sürme!Sizde parmaklarınızı muhallebinize daldırıp suratınıza bulardınız, gülerdim.ANNEM GİBİ…Dedeniz manavdan dönerken bize de meyve getirirdi, yağmur yaş demezdi erzak taşırdı hamal gibi .Üstü başı paçaları çamur içinde gelirdi, onu kapıdan içeri almazdım , bu yağmurda ne işin var sokaklarda evine git derdim elindekileri alıp.Siz de oynarken üstünüzü başınızı çamura bulardınız.Hemen soyar yıkardım .

Annem saçını öremiyordu , beni çağırıp şunu örsen dedi .Örerken üff dedim .Madem uzadı kes başını da ört örgüyle uğraşamam vaktim yok dedim.O zaman bana “saçlarım seninkine çok benzerdi yavrum .Saçlarını İpek gibi olsun diye her hafta Hint yağıyla nazikçe tarar , besler yıkar örerdim.Bu yüzden kesmeye kıyamıyorum” üff kapris yapma, yine çenen açıldı artık , geçmişte geçmiş der durursun işim var diye kaçtım yanından, Şimdi sende dinlemek istemiyorsun beni BEN GİBİ..!

Babam ziyaretine gittiğimde bozuk plak gibi takılır .Bir lafı elli kere söyler bir şeyi tutturdu mu tutturur du.şimdi de Bilgisayar istiyor.Hem de kucakta taşınanından.Cep telefonunu bir yerde kaybolur diye aldım .Bilgisayar da nesi.Ne anlar o bu yaşta ..oturup kahvede oynasın , konuşsun diye söylendim.Sizi nasıl oyunlarla kandırıp oturtmuştum başına .Ve sabırla nasıl minik ellerinize Mouse verip alıştırırken sabretmiştim.Kaç elektronik eşyayı bozdunuz .O zaman akıllı merak edip söküyor demiştim.Babam ise elektrik prizlerine kadar bozdu .Nasıl da en son karışma evimin düzenine demiştim.Bir hafta küsmüştü.Kaprisli şey…En son annem evin anahtarlarını parkta kaybetmiş .Kapıda kalmış.Çilingirle gittiğimde nasıl bağırdım.Bu kaçıncı her gün ben senin anahtarınla mı uğraşacağım bunadınsa çıkma dışarı diye…Nasıl da korkup boynunu içine çekmişti çocuk gibi…

Siz de unuturdunuz çantanızı okulda , akıllı taşımamak için getirmemiş der gülerdim..çocuk işte unutabilir.Kaybettiklerinize kızamaz yenisini alırdım koşup ağlamayın diye..

Şimdi sizi yanıma çağıracağım ve bu yazdıklarımı okumanızı isteyeceğim.Niye mi?

Ben sizi yanıma çağırdığımda belki ne vaar diyeceksiniz ve gelmeyeceksiniz yanıma BEN GİBİ…!.Ya da geldiğinizde ÜFFF ÇABUK SÖYLE İŞİMİZ VAR diyeceksiniz ..BEN GİBİ…!Bu yüzden anlatamıyorum bunları dinlemeyeceksiniz BEN GİBİ..!

Yavrularım ;ben geç de olsa fark ettim, hayat yolunda yalnız yürünemiyormuş.Hani ilk yürümeye başladığınızda , ellerinizden tutarken, ilk adımınızda düşecek diye yüreğim yerinden fırlayıp koşup elimi uzattığım gibi…uzatın bana ellerinizi..ne kadar çırpınsam faydasız .Çünkü sizde olacaksınız ilerde BEN GİBİ..!Ama geç fark etmeyin BEN GİBİ..!

Ve ..bir gün hani ilk çığlıklarınızla terk ederken beni, Benim de sizi terk edip gideceğim gün, son bir kez daha uzatın salıma ellerinizi.Son yolculuğumda kefenleyin beni , sizi ilk dünyaya geldiğiniz gün kundakladığım gibi, Ve…ardımdan son kez uzanan ellerini , bundan sonra duaya açılsın EL GİBİ….!

Ve bir zamanlar dilimden düşmeyen bir şarkı sözüyle sonlandırayım bilenler bilir..

Geçici ayrılık benimkisi, ilk yaz çiçeğine gebeyim.

Ağıtlar yakmayın adıma, ben ölmedim ölmeyeceğim.

Sıcak saklayın gecelerimi, Karlar altından çıkıp geleceğim.

Düşlerinizin ötesinden, ılık bir rüzgar gibi eseceğim…., , ,

 
Toplam blog
: 165
: 856
Kayıt tarihi
: 17.10.07
 
 

Edebiyet fakültesi  mezunuyum. Öğrenmenin yaşı yoktur diyerek çeşitli kurslardan da el sanatları ..