Yazı yazmak zor mu kolay mı?

Bazen atıcılığı tutar dostlarımızın.

Bir köşe yazısını okuduktan sonra; Amma da sallamış ha. Ya da edebiyat parçalamış der ve ardından ekler.

Ne yani, bir kalemi elimize almadığımız var.

Bende yazarım o kadarını. Ne olacak yani… Dinlersiniz.

Hem de Allah’tan sabır dilenerek dinlersiniz.

Hayatında duvar örmemiş birinin koy tuğlaları üst üste sende yap bir duvar demeleri gibi.
İşte bunun için pek bilinmiyor sanatkarın kadir kıymeti ya.
Böyle zannedenler bunun cezasını duvarın altında kalarak çekiyor.

Hani kelimeleri getir yan yana sende bir yazı yaz der gibi.

Kalemin, kağıdın yazının altında kalmak duvarın altında kalmaktan beterdir biline.

Bir yerde okumuştum.

Böyle bir konu üzerine yazmıştı; “Dersinki şöyle böyle bir söz, hadi sende söyle bir söz.” Diyordu.

Şimdi cevap vermek gerekiyor. Diyorlar ki şöyle böyle bir yazı, hadi sende yaz böyle bir yazı?

Ne oldu tıs. Ses yok. Neyse.

Ben meşhur bir fıkra ile cevap vermeye çalışayım. “ Ünlü bir karikatürist lokantaya gider. Yemek yer. Kendisine faturayı getiren garsona şöyle bir bakar ve resmini çizer. Faturanın karşılığında uzatır. Garson resmi alır çok güzel olmuş fakat siz burada iki satir yemek yiyorsunuz. Ancak bu resmi iki dakikada çizdiniz. Karikatürist garsonun gözlerine bakarak konuşur; İki dakikada değil kırk yılda” der.

Ya işte böyle dostum.

Ustalık kırk yılda öğrenilir iki dakikada icra edilir.

Yazıda böyledir.

Yoksa yani iki dakikada öğrenip usta olduğunu zannedenlerde birkaç saniyede duvarın altında kalırlar. Yazı yazmak zor mu kolay mı demiştim.

Zor hem de zorun zoru.

Onun sancısını erbabı bilir.

Pardon zor mu kolay mı? Eee artık bu kadar muhabbetten sonra ona da siz karar verin.