- Kategori
- Dilbilim
Yazılı anlatımda tırnak işareti ile ilgili öneri
Hepinizin bildiği gibi 1860 yılına kadar, yazın hayatımızda noktalama işaretleri, kullanılmıyordu. İlk noktalama işaretlerinden bazılarını edabiyatta yeniliğin babası olarak kabul edilen Şinasi, “Şair Evlenmesi” adlı piyes kitabında kullanmıştır. 1896 başlayan Edebiyatı Cedide hareketiyle, noktalama işaretleri kullanılmaya başlanılmıştır.
Noktalama işaretleri, yazılı anlatımda tümcelere ve sözcüklere anlam yüklemesini sağlar. Sözlü anlatımda gerçekleştirdiğimiz beden dilini, yazılı anlatımda noktalama işaretleriyle gerçekleştirilir. Bu anlam yükleme işlevi, yanlış anlamalarında önüne geçer. Böylece, daha sağlıklı iletişim ağının örülmesi gerçekleştirilir.
Yazın hayatımız da bu güne kadar çeşitli gelişmeler olmuştur. Özellikle şiir konusunda aruz vezni, hece vezni, serbest şiir yazım şekilleri ortaya çıkmıştır. Devrik tümce uygulamasıyla, tümcelerin özne- tümleç- yüklem yapıları değişmiştir. Özne- yüklem –tümleç; tümleç -özne -yüklem şeklinde tümceler kurulmaya başlanıldı. Bu değişiklerin özünde, okuyucu ile daha iyi iletişim kurmaktır. Okurun, roman veya öykünün içinde ki kahramanla özdeşleşmesi, bütünleşmesi amaçlanmaktadır.
Anlatım tekniklerinde gelinen aşama, dilbilimcilerin işini kolaylaştırmaktadır. Bazı yazarlarımız, kahramanlara yükledikleri rollerin tüm hareket tarzlarını, coşkularını, korkularını sözcüklerle betimlemektedirler. Böylece noktalama işaretlerinden doğabilecek yanlışlıkları ortadan kaldırıldığı gibi, noktalama işareti ile verilecek anlam, daha da zenginleşmiş olmaktadır.
Bilindiği gibi tırnak işareti, başkasına ait bir düşünce ve bilgi alıntısında kullanılmaktadır. Yetmişli yıllardan sonra, öykü ve roman yazarları, kahramanların konuşmalarında konuşma işareti yerine, tırnak işaretini kullanmaya başlamışlardır.
Bilimsel yazılarda, (Makale, Araştırma v.b.) alıntı yapılan konunun, tırnak işareti içinde gösterilmesi, araştırma tekniği açısından zorunludur. Yazarın ortaya koyduğu düşünce ve savının, hangi düşüncelerle desteklediğini de vurgulama açısından önemlidir.
Roman ve öyküye gelince, konu yazarın kahramanlara yükledikleri rol gereği yapılan konuşmalar ve bilgi akışlarıdır. Yazar toplumdaki çeşitli olgu ve olayları kendi düşünce sistemi içerisinde irdeleyerek, hayal gücü ile de bütünleştirerek eserini yazmaktadır. Öykü ve romanda geçen, (Belgesel olan yazınlar hariç) tüm konuşmalar ve bilgi akışları, yazarın kahramanlara yüklediği rol gereği ortaya çıkan bir durumdur. Kahramanların konuşmaları ve davranışları bir başkasının değil, yazarın kendi düşüncesi ve savıdır. Bu konuşma ve düşünceleri tırnak içine almak, kahramanların konuşmalarını ayrıştırmanın ötesinde bir anlam yüklemediği görülmektedir.
Kaldı ki, yazar anlatım tekniği ile kahramanını konuşturmakta ve düşündüğünü ortaya koymaktadır.
( Seval öfke ile içeri girdi. Kocası Kazım’ın karşısında durarak, bağırmaya başladı. “Yetti artık senin yüzünden çocuklarla yüz göz olduk. Biraz sorumluluk duy “dedi. Kazım, başını sağa sola çevirdi, yanıt vermemek için direndi. Yatak odasına doğru yürüdü. Seval bağırıyordu, ” sorumluluktan kaçma” diye.)
Örnekte, Seval’in konuştuğu belli olmaktadır. Seval’i konuşturan kim? Yazar. Düşünce kim in? Yazarın. Bu anlatımda, Seval’in konuşmalarının tırnak işareti içine alınması, tırnak işaretinin yüklediği anlamla çelişki yaratmıyor mu? ?
Öykü ve romanlarda anlatım tekniğine göre, konuşma işaretinin kullanılmasını yararlı görmekteyim. Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi, yazar kahramanın konuşmasını betimleyerek anlatıyor ise, burada konuşma işaretine de gereksinme duyulmamaktadır Örnekte görülen konuşma şeklinin, bir sayfa sürdüğünü düşünüldüğünde, sözcüklerden çok tırnak işaretinin kullanıldığı görülecektir. Ortaya anlam yüklemeyen bir görüntü kirliliği çıkmaktadır
Yazar, kahramana geri besleme denilen bilgi akışı yaptırdığında:
( Yatak odasına giren kazım, karısının seslerini duymuyordu. Pencereden dışarı bakarken, ” Bu kadına ne oldu? Her geçen gün öfkesi artıyor. Tanıdığımda ne kadar masumdu. Yıllar! Sevecen bakardı gözleriyle. Kumrular gibi sokulurdu yanıma. Çok değişti, çooook” diye söylendi durdu.)
Bu örnekte de Kazım’ın geri besleme yaptığı ortadadır. Tırnak işaretini kullanmanın, noktalama işaretlerinden beklenen anlam yüklemesi yine söz konusu olmamaktadır.
Önerimin, öykü roman gibi eserlerde, konuşmaların hangi kahraman tarafından yapıldığı belli olan anlatımlarda, tırnak ve konuşma işaretlerine yer verilmemesi olacaktır. Noktalama işaretlerinden beklenilen amacın değerini taşımadığı kanısındayım. Bu açıdan bakıldığında, yanlış kullanıldığını da söyleyebiliriz
Dileğim dil bilimcilerinin bu konuyu tartışmaları olacaktır.
29.01.2009