Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Nisan '09

 
Kategori
Deneme
 

Yazmak üstüne düşünceler

Yazmak üstüne düşünceler
 

“ Ne içtimai mevkide, ne servette gözüm var, tek ihtirasım güzel şiirler söylemektir. Yeryüzünde türküler söylemekle iktifa edeceğim.”

Günümüz hayat şartları ve beşeri arzular bakımından düşünüldüğünde, inanılması güç bir feragati dile getiren bu sözlerin sahibi, Cahit Sıtkı Tarancı’ dır. Böyle bir düşünceyi benimseyebilmek her ne kadar kalender bir gönül sahibi olmayı gerektiriyorsa da, sanatçı duyarlılığının varabileceği nokta ancak burasıdır. Çünkü sanat, varlık sebebini paranın kudretine değil yeteneğin gizem ve bereketine borçludur.

Farklı bir ruh hali, engin bir sabır, azim ve inançtır yazmanın mayası. Harfler, kelimeler ve cümlelerin nabzını hissedebilmek, hayali yaşantılarına ortak olabilmektir. Hayatın sahiciliğine hülya değirmeninden su taşımaktır… İnanmak ile kuşkudan kurtulamamak hallerinin bir türlü yenişememe ikilemini sürekli yaşamak, hep, iki arada kalmaktır. Zihinlerde belki bir ikinci defa belirmeyecek, duygularda tekrar yaşanmayacak olanların resimleştirilmesi, renklendirilmesi, seslendirilmesidir.

Yazmak, çaresizliğin bile kalem gücüne nasıl yenik düşürülebileceğinin göstergesi hatta ispatı olmuştur yeri geldiğinde. Bir öyküsünde, yazmasam deli olacaktım cümlesiyle; sarıldığı son çareyi içtenlikle vurgulayan, bir yandan da içinde teselli barındıran bir söylemi dillendirmiştir Sait Faik. Ancak, isyanına kâğıt ve kalemini ortak edip, okurunu da bu olaya tanık tuttuğunda bir nebze huzur bulabilmiştir. Zaten bu hassasiyet nedeniyle kısıtlı bir gücün, cılız bir sesin, bir acizlik halinin inadına o soylu direnç kaleme gelebilmiştir. Başka türlü; doğruluktan, inançtan, insani değerlerden güç alan bir yazarın adaletten yana olan tutumu, nasıl bu denli hafızalarda yer edebilirdi? “ Yazmasam” kaygısı yazarın gönlüne düşmese idi; bir dolu yaşanmışlık, unutulma ya da önemsenmeme gerçeğine nasıl bu kadar direnebilir, sayfaların geçmiş zaman aynasında, her okunuşta yeniden, nasıl canlanıverirdi?

Diğer yandan, kimilerine çekici gelen, hayallerine hep yakın duran, çoklarına da titiz yüzünü göstermeyen bir kavramdır yazmak. Bu yüzden olsa gerek, bazılarının, çok rahatlıkla üstesinden gelinebilir sandığı, ciddiyetini pek idrak edemediği cazip bir uğraşı alanıdır. Mavi boncuk dağıtmakta oldukça cömert bir esin perisi, onların, her zaman pek yakınlarındadır. İçini dökebilmek, derdini paylaşabilmek ya da bilgi ve yeteneğini kanıtlamak isteyen bu insanların iç dünyalarını yansıtma çabalarının kolay ulaşılabilen aracıdır kalem, kâğıt ya da yazı klavyesi… Listesinde yüzlerce yazıların arşivlendiği nice blog sayfaları, kabarık tıklanma sayıları eşliğinde internette arz-ı endam etmekte, edebiyat sahnesi şair ve yazarlarla şenlenmektedir.

Bir de bu aldanışlardan kendini uzak tutabilmiş insanlar vardır. Yazmaktan önce bilgeliğin hayat damarı olan okuma ve düşünmeyi ilkeleri arasına almış, ne yaptığını bilen kimselerdir onlar. Bir yazıda saklı olan ruhu, kendine özgülüğü ve yazarının cümlelere karışmış varlığını sezebilirler. Sadece doğru kullanılmış yazım kurallarının, bir edebi metne sıcaklık, hatta kişilik katamayacağının şuurundadırlar. Onlar yazının, yazı da onların dostudurlar artık.

 
Toplam blog
: 34
: 589
Kayıt tarihi
: 28.07.08
 
 

1952 yılı Şanlıurfa doğumluyum. Edebiyat ve Türk Sanat Müziği yapabildiğimce- uğraştığım sanat dalla..