- Kategori
- Deneme
Yazmaya başlarsın, kalemin biter
Hayat dediğin böyle işte! Ölümler, gidişler, bitişler iç içe. Hep bir arada, birbiri arkasına...
Ne zaman, nerede güneş açar bilinmez? İçinde bir umut yaşarsın . Yeni doğan sabaha kaptırırsın kendini, tazecik ılık bir bahar sabahına açarsın yüreğini. Kuş cıvıltıları okşar kulağını, taaa içine süzülür. Derin bir nefes tekrar diriltir seni. Her gece karanlığa teslim ettiğin acılarını, sabahın ışığından teslim alırsın. Ama bilirsin artık hayatla nasıl başedeceğini, öğrenmişsindir, alışmışsındır. Buruk bir tat boğazında, yutkunur, "haydi "dersin yeni güne "gel bakalım bugün ne göstereceksin bana, bugün nerden vuracaksın beni, kaldı mı açık bir yer, kaldı mı bıçağını saplamadığın bir boşluk sırtımda?"
Merak da etmezsin. Nasılsa vardır, bir yerler kalmıştır. bıçak saplanacak olduktan sonra! "Üzülme"nin anlamını daha bir iyi bilirsin. İçindeki tarifsiz yanma, kanının çekilmesi damarlarından. Nefesinin yarıda kalması, sıkışan göğüs kafesin, ağrıyan sırt kasların, kamburumsu duruş, moraran göz çukurları, feri kaçmış ölü bakışlar... Hiç biri, hiçbiri tarife yetmez, kelimeler eksik kalır acını anlatmaya...
Özlersin; hem de kendine bile ifade etmeye çekinecek kadar çok özlersin, gizlersin ; kimse bilmesin istersin. Dillenirse azalır sanki özlemin. Öyle zannedersin.
Kızarsın; neden dersin, sorgularsın. Hak etmediğini düşünürsün, neden ben? Sorarsın. Cevabını hiç bir zaman alamasan da...