Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Eylül '12

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Yeme -İçme Meseleleri...

Yeme -İçme Meseleleri...
 

BİR BOLU KLASİĞİ : KEŞLİ CEVİZLİ MANTI (Eser Bolulu arkadaşım Gül Yirmili'ye aittir)


Bizim Boluluların yeme- içme meseleleri pek meşhurdur bilirsiniz. Keyiflerine düşkünlükleri de tabii...

Sizleri bilemem ama ben mantı yerken, etli yaprak dolması hayali kurarım. Dolmayı yerken cantıklı pide, pideyi yerken piran, piranı yerken( aahhh nerde o günler... Bolu panayırına mı gidiyoruz yıllardır!)keşli cevizli erişte... bu yemek hayalleri bir türlü bitmek bilmez birbiri ardına ulanır durur. Öğlen yemeği yerken akşam yemeğinin hayali, akşam yemeğinde ertesi akşamın programı, akşamları sabah mükellef bir kahvaltının ayrıntıları...

Çoğu arkadaşım benim bu bitmek bilmeyen yemek programlarımdan bezmiş, mmmm nidaları içinde hayli iştahlı yiyişimden gına getirmişlerdır. Zira bana uyup acayip kilo almışlıkları çoook olmuştur.

Sevgili Gül Yirmili ile birlikteydik biliyorsunuz bundan kısa bir süre önce ve yaklaşık bir hafta süreyle. Onun da benden farksız olduğunu gördüm ve birlikte gülüşüp durduk muhteşem mantı partilerimiz esnasında, dolma hayal ederken bulunca kendimizi. Mmmmm..lar da cabası tabii...

Canım babacım da benim gibiydi, babamın arkadaşları da. Füsun da bilir. Babamla Hayrettin Amcamın Bolu Barosundaki özellikle ramazan günlerindeki bitip tükenmek bilmeyen yemek tarifleri dillere destandı. Yemek tarifleri yapıldıkça aşka gelip, arada bir evlere telefon edilir yemek siparişleri verilirdi. Hatta öyle ki anneme fenalık gelip “ Allahaşkına Doğan sen oruç tutma senin günahlarını ben ödeyeyim “ diye yalvardığını çok bilirim. Etli ve sulu bamya ramazan sofralarımızın olmazsa olmazıydı. Halen çok severim bamyayı her yiyişimde de babamı anarım mutlaka. Rahmetli Deli Ayhan amca (Ayhan Çakıroğlu) köy ekmeklerini kızartır altını üstünü bolca bembeyaz manda yağıyla yağlar, tuz biber eker ve bıçakla delik deşik ederdi, neymiş yağı iyice içine geçsinmiş...

Abant' ta ki sbabamın itina ile hazırladığı göveç eşliğindeki piknikten tıka basa şişmiş midelerle dönerken, (Emine Çakırlar, Eczacı Muzaffer Yengeler, bazen Nejla teyzeler, belki Füsunlar... )yol üstünde Çepniye uğranır, acı suyla yapılmış bazlamaçlar kızartılıp, tereyağı sürülerek yenir, eve dönünce de oturulamayıp onların deyimi ile “AKDÖRTLER GİBİ” (ne demekse) yerlerde yuvarlanılırdı tabii ki....

Babam ve diğer avukat şürekası Hayrettin Amca, Ragıp Hatipoğlu, Tahsin Amca, Caner Amca, Şadi Yücel, Hüseyin Özkan, Hüsnü Eraktaş , Yener Bandakçıoğlu ve şu anda isimlerini anımsayamadığım diğer keyifcilerin......." TATLI ÇARŞAMBALARI” çok meşhurdu. Her çarşamba bir yerlere gidilip daha ziyade de piknik yerlerinde patlayıncaya kadar yenir içilirdi ama erkekler tayfası olarak ! Tabii.ben erkek olmadığıma çok hayıflanırdım o zamanlar itiraf etmek gerekirse...

Bolu'dan sonra Karadenizin kıyıcığında geçti uzun yıllarım. Orada balık yemeği öğrendim. Balığa limon sıkmamayı mesela. Balıkların isimlerini, tazeliklerinin nasıl anlaşıldığını, o günkü balığın en güzel balık olduğunu, rakısız beş para etmeyeceğini... Haa bir de laz böreği(üüüfff...) hamsili ekmek, karalahana yemekleri... Hamsileri bir lokmada kılçığıyla filan atarken ağzıma herkes beni has karadenizli sanıp yemin filan ettirirlerdi. En çok da sobanın közünde yapılanı sevdim. Yanında kuru soğan, üstüne de tahin helvası..... başka türlü ölmüyormuş hamsiler!!!

Sonra Uşak yılları.. Keşkek dışında Uşak yıllarını hiç hesaba katmayalım isterseniz. Keşkeğe bayıldığımı da itiraf etmeden geçmeyeyim. Canım(buradaki “a)”parfi başında külah olan yani uzatmalı a harfi ama ne yazık ki klavyede yok ve Türkçeden kaldırdılar) tatlı kabağından yapılan soğanlı, biberli gözlemeler (!) kıymalı, ıspanaklı döndürmeler(bir çeşit alt üst böreği)... Bu kadar hamurişini yiyince neler olduğunu tahmin edersiniz az çok, şekilde görüldüğü üzere!!!

Kolestrol ve tansiyon meseleri devreye girince bu işler biraz geriler gibi olduysa da.... almışım babacığımdan talim terbiye kurs... Su uyur düşman uyumaz ! Tuzu filan kıstık biraz, kuzu pirzolalarına veda edip, balığa, ota ağırlık verip çözdük meseleleri...

Ve şimdi bir yanım Kaz dağları bir yanım Ege... bir yanımda keçiler, bir yanımda balıklar.. Otun her çeşidi de gani... Tek bir eksiğim var: KEŞ !!!

Kimileri yaşamak için yer, kimileri ölmemek için... kimileri de benim gibi yemek için yaşar işte...

Çözemedim gitti bir türlü Bolu'nun Kökez suyundan mıdır nedir, işimiz gücümüz yeme- içme- keyif meseleleri...

 
Toplam blog
: 171
: 2319
Kayıt tarihi
: 15.02.07
 
 

Düşünen, üreten, kendine, insana, çağına sorumlu, tavırlı, taraflı , çağdaş ve yüzü aydınlığa dön..