Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Eylül '12

 
Kategori
Opera / Bale
 

Yeni " Pavarotti" ler doğuyor.

Yeni " Pavarotti" ler doğuyor.
 

S. Erdem Kapusuz. Gelecek vaat ediyor.


Kendisine, K.Yakadaki bir restoranda tanıdım. Yanımızdaki masadan opera eğitimli bir ses “ Volare” yi söylüyordu.  Kalın  ( Bas) sesli Erdem Beyle tanışıverdik. Yemek boyunca İzmir körfezine şarkılar söyledik. Gece bizi dinledi, biz de geceyi. Atmosfer haşmetliydi.Bini konser bittiğinde, tanıyan tanımayan, bu  bas sesli sanatçıyı bütün restoran alkışlıyordu.

Stili, aynen bir “Pavarotti” yi andırıyordu. Karşımızdaki sokak lambalarının tellerine  sıralanmış kuşlar bile, huşu içinde  bu restorandan yükselen sesi dinliyordu. Kuvvetli bas sesi ile, titreşimden, düşmemek için  tellere, sanki sıkı sıkıya tutunur halleri vardı. Gece tam bir romantizm idi. Ve Pavartotti, o gece, K.Yakada doğmuştu sanki.  

O’nu, bir de sizlere tanıtayım dedim. Gayet samimi ve açık görüşlü ve güleç bir yüzü vardı.  Baktı ki biz usul usul not alıyoruz, o da usulüne  uygun olarak usul usul anlatmağa başladı:

“Öğretmen anne ve babanın oğlu olarak Almanya'da 1988 Tarihinde dünyaya geldim. 4 Yaşıma geldiğimde ablamın hala kendisine ait varsaydığı org enstrümanına el koyarak müzik yaşamıma başlamış bulundum. 19 Yaşında Devlet Konservatuarına, 23 Yaşında ise devlet operasında profesyonel sanat yaşamıma başlamış bulundum.

TSK. Armoni Mızıkası ve A.Ü.D.K Çoksesli korosu ile verilen konserlerde Halil AŞIK, Yrd.Şef. Bnb. Kıvanç TEPE ile 'Çanakkale Oratoryosu', 'Bu Vatan Bizim Oratoryosu' ve 'Prens Igor Müzikalinde' Solo Bass olarak , Türkiye'nin çeşitli yerlerinde çok sayıda başarılı konserler verdim. 2010 Yılında Ankara Devlet Opera Balesinde Staj çalışmasına katıldım. Şef Mustafa ERDOĞAN ve Alessandro CEDRONE ile 'Çardaş Prensesi Opereti' ve 'Saraydan Kız Kaçırma Operasını' çalıştım. 2011 Yılının Temmuz ayında Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuarından Nuray SARIOĞLU'nun öğrencisi olarak 'Başarılı' derecesi ile mezun oldum. “

Kapusuz, Aynı yılın Ağustos ayında Samsun Devlet Opera ve Balesi'nin açmış olduğu sınavı kazanarak Bass grubuna katıldı. Halen SAMDOB'nde koro sanatçısı olarak çalışmakta

Biz sordukça, o cevapladı.. Merak ettiklerimi sordum: “Başta Rusya ve Baltık ülkeleri olmak üzere, bu yöre halklarının tamamına yakını, bir enstrüman çalmakta, her birinin evinde piyano bulunmakta. Bale ve diğer sahne hareketlerine, operaya meraklılar aynı zamanda. Ve bu eğitimi almış gözüken bir topluluk var.Bizde bu neden yok?” Cevabı çok net oldu:

“---- Yıllar boyu savaşmış, ekonomisine ambargo uygulanmış bir yorgun Osmanlı İmparatorluğu... Her alanda da olduğu gibi kendisini yenilemek isteyen ancak; temel düşünce, Osmanlı toplumunun bakış açısı yetersiz olduğundan atılan projeler hüsranla sonuçlanmaktaydı.  Bugün Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası'nın temelini oluşturan Mızıka-yı Hümayun, reformcu padişah II. Mahmut tarafından davet edilen, Donizetti Paşa şefliğinde Osmanlı'nın batılılaşma yolundaki ve  çok tabi Türk müzik tarihi açısından önemli bir adımdı.”  

Hiç ara sualler sormadan, söyleşimizi devam ettirdik. Devamla:

“Opera sanatçısı, sesi düşmesin diye, performansa zararlı diyerek  opera parçalarının dışında her hangi bir müziği söylemiyorlar. Kulak ritimleri bozulmasın diye mi? yoksa başka nedenden mi?”

“---- Bu Aslında profesyonel müzik yapıyor ve sürekli ses egzersizleri ile şarkıcı kendini formda tutuyorsa, emin olunuz kontrollü şarkı söyleme tekniğinin dışına çıkılmadığı sürece Türk ve Türk halk müziklerinin ne sese ne de kulak duyumlarına zararı olacağını düşünmüyorum. Operadan arkadaşlarım ile Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği söylediğimiz çok oldu. Elbet bazı düşünceler kişide realleşmiş ise kesinlikle yadırgamamak gerekiyor.

“Sesinizi ilk nasıl keşfettiniz?”

İlk okulda okurken 11-12 yaşlarımda 19 Mayıs Gösterilerinde "Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi"' ile sesimin farkına varmıştım.

En büyük hayaliniz neydi?”

17 yıl hep hayalini kurduğum konservatuarlardı. Ardından operaya girme hayallerim, şimdi ise en büyük hayalim dünyaya sesimi duyurmak...   

“Opera ve bale, bizde neden yaygın değil?”

“---- Bir çok sebep gösterebilirim. Kültürümüzde opera ve baleyi barındırıyor olmayışımız olabilir. Halkın büyük bir kesimi bu sanatı biliyor ama; içeriği hakkında pek bilgi sahibi değiller. Son 10 yıldır bu konuda çalışmalar yöneticilerimiz tarafından büyük bir hızla sürdürülmekte, başarı hedeflenmektedir. Başarılı olup olmayacağını da zaman gösterecektir.

“Eskiden, ücretsiz  üniversite konserleri olurdu. Bir enstrüman tanıtımı ile başlar, " Fındıkkıran suiti ile devam ederdi ( Şef Dr. Hans Hohner İdaresindekiler mesela) Şimdi niye yok?

“---- Günümüzde şan yarışmaları, senfonik konserler popüler müziğin gölgesinde kalmış durumda. Arz ve talep olarak düşünüldüğünde popüler müziği üniversite konserlerinde isteyenlerin sayısı çok oluyor. Bazı üniversiteler halen bu konserlerden vermeye, tabii büyük şehirlerimiz başta olmak üzere devam ediyor.”

“ Pavarotti Türkiye'de beğenilmedi, geri yollandı denilmektedir. Halbuki bu adam, hala o yeteneği ile ortalığı kasıp kavurmaktadır. Bilhassa tenor, bariton ve bas seslere eşlik ederek. İlgililer neden böyledavrandı sizce ?”

“---- Bu konuda sadece şöyle bir duyumum var; L. Pavarotti'ye  şöyle sorarlar:  "Türkiye'den neden başarısızlıkla döndünüz" sorusuna " …. ….Demek ki o zamanlar o kadar da iyi değilmişim." diye cevap verir. Bunun dışında herhangi bir bilgim bulunmamaktadır.”

“Halen görev yeri ve vazifeniz den memnun musunuz?

“---- Görev yerim Atatürk'ün şehri olarak da bilinen Samsun... Dünyanın en güzel işini yapıyorum. Amirlerim ve iş arkadaşlarım ile Anadolu'da Opera ve Baleyi tanıtıyor, sevdirmeye çalışıyoruz.

“Anadolu’da halkın operaya bakış açısı nasıl?”

“---- İlk duyanlar oldukça şaşkın, gülmeler ve buna benzer tepkilerle karşılaşıyoruz. Samsun ve civarlarındaki ilkokul ve liselerine giderek yaptığımız işi de tanıtıyoruz. Karadeniz halkı operayı seviyor.

“Büyük şehirlerde mesleğinizin performansı daha da mı yaygındır?”

“---- Elbette sayısı daha fazla olan orkestralar ve sanat kurumları mevcuttur. Sırf konser salonlarında konserler olmaz, konsolosluklar ve lokallerde bir çok konserler verilmekte; bu da sanatçı için sürekli iş anlamına gelmektedir.

Sahnede, birlikte olmak istediğiniz solist'in kim olmasını isterdiniz?”

“---- Şu ve ya bu kişi olarak aklımda bir isim yok. Kulisten sahneye, sahneden kulise işini iyi yapan her solist ile şarkı söylemek benim için şeref olur.”

“İleriye dönük hayalleriniz nelerdir? Bumesleğin itibarının korunacağından emin misiniz?”

“---- Mesleğimde yapabileceğimin en iyisini yapmak. Bunun için de bünyesinde barındığım kurum ve genel müdürlüğüm bu konudaki hassasiyeti olabildiğince göstermektedir. Mesleğimin itibarı için kuşkularım var ancak; bu halktan gelmeyecektir diye düşünüyorum....” 

“Turistler, Tanju Okan'ın sesini kendi opera sanatçılarına benzetirlerdi. Sizin sesinizi de  Tanju’nun sessine benzetenler var mı?

“--- Bir hayli fazla. Çocukluğumda en çok dinlediğim sanatçıdır.  Şarkılarını da iyi bilirim. Aile yemeklerinde, klüp toplantılarında salonda bir piyano var ise muhakak akşamın belli saatler piyanomla birlikte, Tanju Okan sevenlerine Tanju Okanı tekrar yaşatmaktan zevk ve kıvanç duyarım.”

Kendisi genç yetenek. Bir bakarsınız Türkiye’de de bir Pavarotti doğabilir. Biri bas, biri tenör. O şimdi sıkı bir çalışma içinde.

Kendisi bekar. Şiirleri var. Arkadaş topluluklarına önem veriyor. (Resimlerdeki)

Bu röportaj için, kendisine teşekkür ettim. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
Toplam blog
: 1616
: 918
Kayıt tarihi
: 13.08.06
 
 

Hayatın dikenli yollarından geçmenin  sırrı, aralarından çabuk geçmektir. Ümit, naylon çorap giyd..