Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Eylül '08

 
Kategori
Siyaset
 

Yeni eğitim öğretim yılı başlarken

Yeni eğitim öğretim yılı başlarken
 

Demokrasi kültürünün vazgeçilmezi örgütlü olmaktır. Halkın demokrasiyi seçimden seçime sandık başına gidip oy kullanmaktan ibaret görmesi, dernek, sendika, sivil toplum kuruluşlarına mesafeli hatta devlete muhalefet gibi algılaması, gücü elinde bulunduranların da işine gelmemesi nedeni ile bu birliktelikleri öcü gibi göstermesi Demokrasimizi sıkıntılı hale sokmakta, iktidar gücünü elinde tutanları keyfiyete en hafif tabiriyle rehavete sürüklemektedir.

Ülkemizde örgütsel davranışı en iyi uygulayan kesim tarikat çevreleridir. İhtiyaçlarını varsa mutlaka siyasi görüşlerini paylaştıkları satıcılardan temin ederler. İçlerinden herhangi birisi maddi veya manevi desteğe ihtiyaç duyarsa hiç tereddütsüz destek verilir.

Diğer taraftan sosyal çalışma alanları özellikle öğrencilerdir. İrili ufaklı yurtlar, pansiyon tarzında konaklama yerleri, yine hangi siyasi görüşçe verildiği özellikle belirtilerek verilen ayni ve nakdi yardımlar. Elbette bu oluşumları örgüt olarak tanımlamamın içinde biraz hiciv var.Elbette ki örgüt denilen şey belli kurallara yasalara tüzüklere ve hukuki denetime tabidir.Burada sözü edilense tamamen kontrol dışı birkaç kişinin güdümünde ve yolsuzluğa art niyete suistimale tamamen açıktır.

Ülkemizdeki orta öğretim ve yükseköğretime yönelik barınma olanaklarının yetersizliği, öğrencileri ve ailelerini tarikatların kucağına itmektedir. Bu yerler denetimden uzak olmalarının da avantajı ile yardımlarını siyasi şantaja dönüştürmektedir. Öyle ki ilk kayıt sırasında bir yıllık ücret karşılığı senet imzalatılmakta daha sonra öğrenciye kendi kurallarına uygun giyinmez ya da davranmazsa yurtla ilişiğinin kesileceği ancak bir yıllık ücreti ödemek zorunda olduğu söylenmekte söylenmese bile hissettirilmektedir. Zaten ekonomik olarak zor durumda olan öğrenci ve veli her şeye katlanmak zorunda kalmaktadır. Buralarda kalan öğrenciler isteyerek ya da istemeyerek davranış değişikliğine uğramaktadır.Ayrıca bu dönem bir insan açısından kişiliğin ve siyasi görüşün oluşmaya başladığı dönem olmasından dolayı son derece önemlidir.

Maalesef laik çevrelerin böyle kaygıları ya da çabaları yoktur. Onlar kendi dünyalarında yaşayıp gitmektedir. 2007 seçim şokundan sonra kısa süreli bir uyanış yaşanmış ancak yine eski umursamazlığa dönülmüştür. Bunun yanında örneğin cumhuriyet mitinglerinde ortaya çıkan güç organize edilememiş peşinden gelen seçim şoku bu çevrelerde yılgınlığa ve teslimiyete yol açmıştır.

Yapılması gereken Sayın Fazıl SAY gibi yılgınlığı ilan etmek değil, kendisini aydın olarak niteleyen insanların öncülüğünde STK’ lar aracılığı ile örgütlenmek olmalıdır. Tarikat çevrelerinin çalışma alanlarına, belli bir kurum kimliği altında açık ve şeffaf olarak girilmeli ve etki alanları daraltılmalıdır. Laik çevreler bilinçlendirilmeli maddi ve manevi katkıları sağlanmalıdır.

Burada CHPye önemli görevler düşüyor. Öncelikle dinamikleri harekete geçirmek için bir güce ve teşkilata gerek olduğu açık. Bu da CHP’de fazlası ile var. Ayrıca (tabiî ki bu konudaki bilgilerimiz tamamen basından duyduklarımızdan ibaret)İş Bankasındaki parti hisselerinin gelirleri ile öğrenci yurtları ve okullar yapılıp adına da ATATÜRK ya da CUMHURİYET okulları ve yurtları denilebilir. Böylece ATA’nın mirası da amacına ulaşmış olur. Unutulmaması gereken şey kitleler ortak bir amaca yönlendirilirse başarılamayacak hiç bir şey yoktur. Kurtuluş savaşı ve Cumhuriyet bunun kanıtıdır.

Acilen planlı ve programlı bir şeyler yapılmazsa korkarım Cumhuriyetin kazanımları birer birer ortadan kalkacak.

 
Toplam blog
: 7
: 772
Kayıt tarihi
: 25.09.07
 
 

1970 doğumluyum Anadolu Üniversitesi mezunuyum. Kamu görevlisiyim...