Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Ocak '13

 
Kategori
Eğitim
 

Yeni Kuşak Köy Enstitüleri

Köy enstitüleri 1940’lı yılların, köylü toplumunu kalkındırmaya yönelik, sınırlı süreli eğitim kurumları değildir. Belki o okullar o dönemdeki, belli bir toplumsal kalkınmaya yönelikti ve orada kaldı. Ama Köy Enstitüsü sistemi, toplumların her kesimine ve her dönemde, ülke genelinde ve hatta dünya üzerindeki her ülkede her zaman güncellenip uygulanabilecek bir sistemdir.

 

Çünkü Köy Enstitüleri sistemi durağan bir yapılanmanın değil, değişimin dönüşümün adıdır. Değişip dönüşerek gelişimin, ilerlemenin adıdır. Çağı yakalamanın ve zamanda yolculuğun adıdır. Birleşmiş Milletler Eğitim ve Kültür Kurumu UNESCO’nun, bir eğitim ve kalkınma modeli olarak, üye ülkelere tavsiye ettiği bir sistemdir.

Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazar ve düşünürlerin yetiştiği bir sistemdir.

Buyüzden Köy Enstitüleri sisteminden bu gün de yararlanılabilir. Ve hatta bana göre tam bir felaket haline gelmiş bulunan, sınav için ezber öğretim sistemini, yeniden eğitim için öğretim sistemi haline getirebilir.

İşte “Yeni Kuşak Köy Enstitüleri” ülkemize özgü ve zamanında başarıyla uygulanmış, ama en verimli döneminde egemen güçlerin çıkarlarıyla örtüşmediği için katledilmiş olan bu sistemin yeniden güncellenerek, hayata geçirilmesi için çaba göstermektedir.

www.ykked.org.tr adlı sitelerinde, derneğin niçin kurulduğu kısaca söyle açıklanmaktadır.

“Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği, Aralık 2001'de Cumhuriyetimizin en önemli eğitim projesi olan Köy Enstitüsü çıkışlıların, kurucularının, çalışanlarının, yakınlarının bu aydınlanma projesi kültürünü, anlayışını gelecek kuşaklara taşımak amacıyla kuruldu.”

Yine bu sitelerinde amaçlarını söyle açıklanmış.

“O döneme özgü aklını kullanabilen, sorgulama kültürüne sahip, üretken, yaşama sımsıkı bağlı laik-demokrat yurttaşlar, öğretmenler, sağlıkçılar yetiştirme anlayışına sahip çıkmaktır.

Köy Enstitüleri dönemine ilişkin tüm zenginlikleri, birikimleri yeni yüzyıla taşımak ve Köy Enstitülerinin yetiştirdiği tüm aydın ve sanatçıların birikimlerini yeni anlayışlarla değerlendirmektir.

Toplumuzda akıl ve bilimin egemen kılmak ve daha demokratik ve bağnazlıktan arınmış bir toplum adına; 1940'ların aydınlanmacı anlayışını, bilim teknoloji ve sanatla donatarak, eğitimle ilgili her tür ilerici, insana özgü anlayışlarının merkezi olmaktır.

Yoğun bir emekle, mimari proje yarışmalarıyla üretilen ve öğrenciler tarafından kurulan Köy Enstitüleri mekanlarının eğitim merkezlerine ve müzelere dönüştürülmesi ve bu mekanların korunmaları adına çaba göstermektedir.

Bu aydınlanma projesinin oluşumuna katkıda bulunan tüm aydınlarımıza, özellikle projenin yaratıcıları olan Hasan Ali YÜCEL, İsmail Hakkı TONGUÇ ve çalışma arkadaşlarına sahip çıkmaktır.”

Yukarıda sayılan amaçlara ulaşmak için neler yapıldığı da şöylece özetlenmiş.

“YKKED düzenlediği paneller, çalıştanlar, sempozyumlar, anma   toplantıları, etkinlikleri ve açtığı sergiler, yarışmalarla aydınlanma ışığını gelecek kuşaklara taşımaya çalışıyor. Köy Enstitülerinin kuruluş yıldönümü olan 17 Nisan'da ülke çapında kutlama haftaları gerçekleştiriyoruz. Mustafa Necati, Saffet Arıkan, Nafi Atuf Kansu, Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç, Ferit Özbayır, Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Sabahattin Eyüboğlu, Ruhi Su, Vedat Günyol, Fakir Baykurt, Dursun Akçam başta olmak üzere Anadolu aydınlanmasının öncülerini anma etkinliklerimiz ülke çapında sürüyor.”

İşte bu etkinliklerden birisi de 16-18 Kasım 2012 tarihleri arasında Antalya Grida otelde “2. Akdeniz Buluşması” adı altında ve bir panel şeklinde yapıldı. Panele 21 ilin dernek başkanları, üyeler, öğretmenler ve ilgi duyan vatandaşlar katıldı.

Konuşmacılar: Dernek Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş, Prof. Dr. Ayfer Kocabaş, Prof. Dr. Oğuz Makal, Prof. Dr. Songül Sallangül ve Mete Aka’ydı.

Konuşmacılar, Köy Enstitüleri, amaçları, sistemleri ve bu sistemden günümüzde nasıl yararlanılabileceğini anlattılar. Konuşmalardan sonra Öğretmen Okulları Marşı ve Köy Enstitüleri Marşı hep birlikte büyük bir coşkuyla söylendi. Atatürk ve öğretmenlikle ilgili şiirler okundu.

Toplantıda bir üye Özbek İncebayraktar’ın “Köy Enstitüleri Destanı” adlı şiirini ezbere okudu. Ve genel istek üzerine şiir bir kez de yazarı tarafından okundu. Köy Enstitülerini en iyi anlatan bir şiir olarak kabul ettiğim, Edebiyat Öğretmenim Özbek İncebayraktar’ın bu şiirinin tamamını aşağıya koyuyorum.

 

KÖY ENSTİTÜLERİ DESTANI

 

(Köy Enstitülü olmak demek cumhuriyetçi, Laik, demokrat, Atatürkçü, çağdaş ve üretken olmak demektir.)

 

Onlar

Köy çocuklarıydı.

Kurumuş çalılar

“Otlar, böcekler”

Kavrulmuş ekinler gibiydiler bozkırda.

Aç’tılar, yoksuldular,

Sırtlarında yüzyılların ağırlığı,

Yorgundular.

Geldiler,

Yalın ayakları,

Çatlamış dudakları

Ve

Yırtık mintanlarıyla geldiler.

Gönen’e, Aksu’ya, Kepirtepeye.

Ezilmiş, sömürülmüş, horlanmış

Ve

Unutulmuştular bin yıldır.

Ferhat oldular,

Yardılar İdris Dağını,

Gürül gürül akıttılar suyunu,

Hasanoğlan’a.

Köroğlu oldular,

Kafa tuttular Bolu Beylerine.

Yıktılar saltanatını ağaların.

Tolstoy’u, Balzac’ı okudular koyun güderken.

Mozart’ı, Beethoven’i çaldılar dağ başlarında.

Moliere’i, Sophokles’i oynadılar.

Horon teptiler Beşikdüzü’nde kol kola.

Halay çektiler Yıldızeli’nde türkülerle.

Diz vurdular Ortaklar’da efece…

Siz,

Her gece,

Mehtaba çıkarken Heybeli’de,

Onlar, Duvar ördüler

Çatı çattılar.

Yıldızlara bakarak yaz geceleri

Harman yerlerinde yattılar.

Kazma salladılar yorulmadan.

Kerpiç döktüler

Kerpiç.

Sızlanmadılar hiç.

Yakıştı nasırlı ellerine,

Kitap ve çekiç.

Başladı yurt harmanında imece.

Onlar,

Köy çocuklarıydı.

Toprak öperdi üretken ellerini.

Dudaklarında “Köy Enstitüleri Marşı”

Yürüdüler karanlığa karşı.

Unutmadılar,

“En büyük ahlaksızlık, üretmeden tüketmektir” diyen

Tonguç Baba’larını.

Unutmadılar,

“Çağın en güzel gözlü Maarif Bakanı”, Hasan Ali Yücel’lerini.

Ve

Başöğretmen,

Atatürk’ü.

“Komadı karanlığın ağaları,

Halk uyansın, ülke çiçeğe dursun,

Komadı aydınlıktan korkanlar…”

Bir gece,

Karanlık inlerinden sinsice,

Brutuslar çıktı ansızın.

Çektiler zehirli hançerlerini,

Vurdular sırtından haince…

Çıktı mağaralarından yarasalar,

Çıktı halk düşmanları,

Üşüştü sülükler gibi üstümüze.

Emdiler kanımızı,

Doymadılar.

Yıktılar umudunu Türkiye’min.

Aydınlık bir Türkiye gelir aklıma,

Kalkınmış bir Türkiye gelir

Köy Enstitüleri denince.

 

Not: Tırnak içindeki 4 dize Başaran’a aittir

 

Özbek İncebayraktar.

 

 

 
Toplam blog
: 81
: 702
Kayıt tarihi
: 21.11.08
 
 

Nazmi Öner 1946 yılında Burdur’un Bucak İlçesine bağlı Seydiköy’de doğdu. Seydiköy İlkokulu v..