Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '18

 
Kategori
Güncel
 

Yeni Yapım Türk Filmleri ve Gerçekleşmesi Beklenen Etkileşimler

Yeni Yapım Türk Filmleri ve Gerçekleşmesi Beklenen Etkileşimler
 

Son yıllarda çevrilen filmler, komedi programları Türkçenin daha kötü versiyonlarını sahneye sürmekle acaba tam olarak neyi amaçlıyor anlamak mümkün değil. Normalde herhangi bir sosyal mekânda söz konusu lisanla konuşulsa; kaba ve üsluptan uzak konuşma yapan kişi o mekânda bulunan birçoklarınca alay konusu olacaktır. Kesinlikle böyle biri ciddiye alınmayacağı gibi garip karşılanacağı aşikârken bu projelerin gerçekte altında yatan ne olabilir diye düşünmeden edemiyorum.

Cehaletin ve kabalığın dolaylı olarak övüldüğü, bunların sürekli gündemde tutarak insanların birbirlerine sokak ağzıyla uluorta küfür ettirilmesinden hedeflenen sanatın ne olduğu konusunda birçok insan kafa yorduğuna inanmaktayım.

İnsanlara dolaylı ve kimi zaman doğrudan küfür etmekle acaba ne amaçlanıyor? Geçmiş yıllarda özellikle 1980 sonrası dönemsel olarak yapıtlar benzerlikler göstermiştir. 1980’li yıllarda uzunca bir süre Ceyar gündemi meşgul ederken, sahtekâr din adamları, ağalar, sahtekârlıkların hicvedildiği Kemal Sunal, İlyas Salman, Şener Şen gibi yıldızların filmlerinden sonra acıların çocukları ortaya çıktı. Şüphesiz öğretmenlerin burnunun önünü göremediği, yaşını başını almış tiplerin uzunca bir dönem komedide yer aldığı ve etkisi uzunca bir süre devam eden Hababam Sınıfı versiyonları yirmi yıldan fazladır halen televizyonlarda izlenir oldu. Televizyon dünyası bize; bir zamanlar bir dansözü canlı yayında tokatlayan “mega starları” milletin evinin başköşesinde oturtarak bu günlere gelindi. Yaklaşık on yıla yakın etkisi süren ve gençler, özellikle de dışlanmış ve gerekli ilgiden yoksun olarak büyümüş, ciddi bir eğitim imkânına sahip olamamış insanlarca daha da takdir gören,  “Kurtlar Vadisi” serilerinin de yapılması muhtemelen o zamanın sosyal bir açlığını tatmin açısından son derece değerli bir ihtiyaca binaen yapılmış olduğu gibi söz konusu olan bu zamane yapımları da, şüphesiz tiplemeleri ile belli bir nedenden ötürü milletimize toplumsal bir tatmin sağlıyordur. Söz konusu yapımların en güzel taraflarından birisi elbette ki bir komedyenin de dediği gibi “bir komedyenin vergi rekortmeni olabildiği” gerçeğidir!  Türkiye kendisine vergi rekortmeni ödülü verilmiş aykırı tiplemelerle dolu iken, ne iş yaptığı belirsiz kimselerin lüks otolarla cirit attığı ancak vergi rekortmenleri listesinde asla adları sanları duyulmayan, “hiç başarıya” kırk milyon liradan fazla para veren bir ülkenin vatandaşları olarak fazla iyimser olabilme hakkına sahip olacağımıza dair en ufacık bir inanç kırıntısı olanların akıllarına şaşarım doğrusu! Vergi devletlerin kutsallarından biridir. Toplumun ambarıdır, ambarda ne varsa sofraya o gelir. O ambarın dolmasına katkı sağlayanları suçlamaktansa, o ambara hiçbir şey koymadığı halde oradan tırtıklayanların aksine ambarı dolduran şaklaban, komedyen, bilmem neyin patroniçesi olması diğerlerini utandıramıyorsa yapılan işlerin, sosyal bilinçten aşağı olmasıyla bir nebze açıklanabilir belki.

Bir kâğıtta ne yazarsa insan beyni onu kaydeder. Beyin uzunca bir süre neyi görür ve kanıksarsa,  görsellerde ne görürse onu doğru kabul edebilir hele ki bizim gibi kutsal kitabı ile ilgili yaptığı en önemli saygı ifadesi onu diğer kitaplardan yukarıda ve başköşede tutmaktan ibaret ise. Çinli bir filozof “bir resim bin kitaptan çok şey anlatır” demiş. Okuma, sorma, sorgulama gibi faaliyetlerinde herkesin bir köşeye savrulduğu ve okuma listelerinde dünyadaki alt sıraları paylaşan toplum gelişimini eğitim ve sosyal hayatı sürklase eden yapıtların toplumsal gelişimde olumlu etkileri olabileceğine dair ben şahsen en ufak bir inanç taşımıyor.

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..